Çukurova Elektrik A.Ş.'nin (ÇEAŞ), Berke Barajı inşaatıyla ilgili Uzan Ailesi'nin ödeme yapmadığı gerekçesiyle haklarında 120 milyon dolarlık alacak davası açan İtalyan Fintecna Şirketi'ne 50 milyon dolar ödeme yapmasına karar verildi.
Ancak Uzanlar'ın içinde bulunduğu durum nedeniyle İtalyan şirketin bu tazminatı alabilmesi zor görünüyor. İtalyan şirketin avukatı Hakan Çınar, "ÇEAŞ'tan alacağımızı talep edeceğiz. Alamazsak onun mallarına el koyan devletse ona başvuracağız" dedi.
Çukurova Elektrik A.Ş.'nin (ÇEAŞ), Berke Barajı'nın yapımı için 1991'de 670 milyon dolarlık ihale açtı. Uluslararası ihaleyi eski adı İtalstrade iken Fintecna olarak değiştirilen İtalyan şirketi kazandı.
Barajın temeli 12 Ekim 1992'de atıldı ve inşaata başlandı. Sonradan ÇEAŞ'ın çoğunluk hisselerine sahip olan Uzan Ailesi'ne ait Rumeli Holding, 1994'te ödeme yapmayınca İtalyan şirketi, buna rağmen yatırımını durdurmadı.
Bir ara 30 milyon dolar kadar alacaklı duruma geçen İtalyan şirketi, ÇEAŞ'ın ödeme yapmamakta direnmesi üzerine de daha fazla dayanamadı ve 28 Temmuz 1994'te ÇEAŞ'a sözleşmeyi son erdirme bildiriminde bulundu.
Bu bildirimde, "Hiçbir işi bitirmeden bırakmayan firmamız, ilk kez böylesi ağır bir karara varmaktan başka seçeneği kalmamıştır" denildi. Berke Barajı'nın yapımını Uzan'lara ait Yapı ve Ticaret A.Ş. üstlendi.
KARŞILIKLI DAVALAR
İtalyan Fintecna Şirketi de uğradığı zarara karşılık ÇEAŞ hakkında Adana 1'nci Asliye Ticaret Mahkemesi'nde 1997 yılında 120 milyon dolar alacak davası açtı. ÇEAŞ yöneticileri de, zarara uğradıkları gerekçesiyle aynı mahkemede yaklaşık 80 milyon dolarlık karşı alacak talebinde bulundu.
Yaklaşık 12 yıl süren dava sonuçlandı. Mahkeme, davayı kısmen kabul etti. Mahkemenin geçen ay verdiği kararda İtalyan şirketinin 50 milyon dolar ÇEAŞ'tan alacaklı olduğuna hükmedilirken, ÇEAŞ'ın bu şirketten alacağı bulunmadığı belirtildi.
İtalyan şirketin avukatı Hakan Çınar, kararın ellerine geçmesiyle birlikte, İtalyan şirket yetkililerinin değerlendirmesine göre temyize gidip gitmeyeceklerine karar vereceklerini söyledi. Avukat Çınar, tahsil işlemine de başlayacaklarını belirterek, "ÇEAŞ'ın mal varlığı tartışmalı. Santraller, barajların mülkiyeti ÇEAŞ'ın mı, devletin mi? Uzan'lar üzerindeki sözleşme feshedilince hukuki boşluk ortaya çıkmıştı. ÇEAŞ'tan alacağımızı talep edeceğiz. Alamazsak onun mallarına el koyan devletse ona başvuracağız. Sonunda bulabileceğimiz malı haciz edeceğiz" dedi.
Osmaniye'nin Düziçi İlçesi'nde, Ceyhan Nehri üzerinde yaptırılan Berke Barajı ve Hidroelektrik Santrali'nin (Berke HES) temeli 12 Ekim 1992'de atıldı. 1998'de bitmesi öngörülmüşken, 8 Eylül 2001'de su tutmaya, 4 Ocak 2002'den itibaren enerji üretimine başladı.
Yılda 1.7 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üretim kapasiteli Berke HES Türkiye'nin hidroelektrik enerji üretimini yüzde 5 oranında artırdı. 427 milyon metreküp hacminde göl oluşturan, beton kemer tipindeki Berke Barajı, 201 metre gövde yüksekliğine sahip.
BİLİRKİŞİLERE RÜŞVET İDDİASI
ENERJİ ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca ÇEAŞ'a el konulmasının ardından Berke Barajı yapımında davalı olan Kemal Uzan ile İtalyan Şirketi'nin Adana 1'inci Asliye Ticaret Mahkemesi'ni kendi lehlerine sonuçlanması için bilirkişilere rüşvet verdikleri ortaya çıktı.
Kemal Uzan ile ÇEAŞ'ın eski Genel Müdür Yardımcısı ve barajın proje müdürü Mehmet Ertuğrul Kaçar hakkında 'rüşvet vermek' suçundan 12 yıla kadar, İstanbul Sular İdaresi'nden seçilen bilirkişi Hasan Cihan Yılmazsoy hakkında da 3 bin lira 'rüşvet almak' suçundan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle Adana 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
Bu kez İtalyan şirketinin Türkiye'deki temsilcisi olduğunu iddia eden Nusret Gürbüz, ÇEAŞ Genel Müdürü Zafer Savrun, ÇEAŞ Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Dokgöz ile birlikte 11 Nisan 2003'de Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na giderek, İtalyan Şirketin Genel Müdürü Giuseppe Rossi ile şirket yetkililerinden Giorgio Bognin'nin 200 bin dolar rüşvet karşılığında öğretim üyeleri Prof. Dr. Cevat Erkek ile Prof. Dr. Necati Ağıralioğlu'na rapor hazırlattıkları yönünde ihbarda bulundu. Bu ihbar üzerine, Cumhuriyet Savcısı Mustafa Atalay, Adana 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde İtalyan işadamları ile 2 profesör ve rüşvete konu paraların transferini gerçekleştirdiği öne sürülen Cafer Sait Okray hakkında 'Rüşvete dayalı bilirkişi raporu tanzimi ve bu suça iştirak' suçundan dava açtı. Her iki dava da karar aşamasına geldi.
MALİYETTEKİ KARIŞIKLIK
ÇEAŞ, Berke Barajı ihalesini 670 milyon dolar üzerinden açmasına rağmen, şirket Uzan'lara geçtikten sonra maliyeti 900 milyon doların üzerinde açıklandı. Baraj için dış kredi veren Dünya Bankası ise, maliyeti 591.3 milyon dolar olarak ilan etmişti. Aradaki farkın, şişirilmiş taşeron firma faturaları ile fazladan kullanılan Uzan'ların kendi çimento fabrikalarının ürünlerinden kaynaklandığı, yaklaşık 470 milyon dolar örtülü kazanç sağlandığı, bu paranın ÇEAŞ kasasından grubun diğer şirketlerine aktarıldığı, ayrıca baraj için grubun bankalarından fahiş faizlerle kredi alındığı ileri sürülmüştü.
'Şişirilen' bu maliyet de ÇEAŞ hisse senedi bulunan küçük tasarrufçunun cebinden çıkmış oldu. Dünya Bankası da inşaat sırasında kredinin öngörülen inşaatta kullanılmadığı savıyla bir ara krediyi geri çekti.
Uzan Ailesi, varlıklarına devlet ve TMSF tarafından el konulduğunda Atatürk Barajı'nın beşte biri büyüklüğündeki Berke Barajı için DSİ'den Atatürk Barajı maliyetinin 5 katını istemişti. Atatürk Barajı 2.1 milyar dolara mal olurken, Uzan'lar Berke için 10 milyar dolar talep etti.
İmar Bankası'nın tasfiye kararı ile gündeme gelen bu talepte Uzan Grubu'nun off-shore'dan yüzde 120 faizle para kullanarak yaptığı barajın maliyetini büyük oranda şişirdiği de ortaya çıkmıştı.
Elektrik Mühendisleri Odası Adana Şubesi de barajın gecikmesinin 510 milyon dolarlık bir zarara yol açtığını ve bunun baraj maliyeti kadar olduğunu, ayrıca dünyada hidrolik santral maliyetleri 'KW maliyeti anahtar teslim' 750- 1000 dolarken, Berke'de 1800 dolara mal olduğu açıklanmış, nedenini sormuştu.
İTALYANLARIN YARIM BIRAKTIĞI İLK İŞ
Uzan Ailesi'ne ait Rumeli Holding'in ÇEAŞ'ı ele geçirmesinden sonra şirketin iç bünyesinde olduğu gibi yatırımlarında da 'niyeti tam anlaşılamayan gelişmeler' yaşanmaya başladı. 2 bin 500 işçi ile baraj inşaatını sürdüren Italstrade Şirketi sıkıntılara girdi.
Birkaç kez şirket yetkilileri dayanamayıp kamuoyuna açıklamalar yaptı ve ÇEAŞ yönetiminin tutumunu anlamakta zorluk çektikleri ifade edildi. Bu arada işçilerin bağlı bulunduğu Tes-İş Sendikası devreye girip, Uzan'ları ağır şekilde eleştiren açıklamalar yaparken, barajın geciktirildiği belirtildi. O dönemin Tes-İş 3 nolu Şube Başkanı Başkanı Veysel Kocakaplan yaptığı bir açıklamada, "Yapımcı firma yabancı, yaptıran Türk ama, bu gelişmeler karşısında ülkemizin menfaatlerini korumak üzere yabancı firmanın yanında yer alıyoruz" dedi. Kocakaplan o tarihlerde, barajın gecikmesinin yıllık 75 trilyonluk kar kaybına yol açtığına dikkat çekti, devlet yöneticilerini göreve çağırdı.
Bu arada, ÇEAŞ'ta Berke Barajı ile muhatap durumdaki yetkililer de bir bir değiştirilmeye başlandı. Yatırımını durdurmayan Italyan firma, bir ara 30 milyon dolar kadar alacaklı duruma geçti, ancak ÇEAŞ ödeme yapmamakta direndi. Italstrade daha fazla dayanamadı ve 28 Temmuz 1994'de ÇEAŞ'a sözleşmeyi son erdirme bildiriminde bulundu. Bu bildirimi yaparken "Hiçbir işi bitirmeden bırakmayan firmamız, ilk kez böylesi ağır bir karara varmaktan başka seçeneği kalmamıştır" denildi.
Uzan'ların uyguladığı strateji böylece başarıya ulaştı ve barajın yeni yapımcısı Yapı ve Ticaret A.Ş. oldu. Ancak 1994 yılının Temmuz ayından itibaren 52 ayda bitirilmesi ve 1998'de işletmeye açılması planlanan baraj inşaatı geciktikçe gecikti.
ÇEAŞ'IN SEYİR DEFTERİ
ÇUKUROVA Elektrik A.Ş. (ÇEAŞ) 1953'de 50 yıllık imtiyaz ile kuruldu. 1993'te Uzan'lar ÇEAŞ'ın önce kamuya ait yüzde 11.25'lik hissesini aldı, ardından borsadan yaptıkları alımlarla çoğunluk hisselerine sahip oldu.
1995'de Enerji Bakanlığı ve SPK, ilişkin olmadığı şirketlere sermaye aktardığı gerekçesi ile el koyup geniş bir inceleme başlattı. 1999'da o dönemin en çok ilgi gören hisse senetleri olmasına rağmen İMKB'deki tahtası kapatıldı.
2000 yılında şirkete bir kez daha el konulup inceleme başlatıldı. 2003'de el konulduğunda ise, imtiyaz sözleşmesi fesih edilip, şirketin bütün barajları ve varlıkları devlete geçti. Uzan'lar, bu işlemin haksız olduğunu öne sürerek çeşitli davalar açtı, ancak talepleri kabul edilmedi. SPK'nın ÇEAŞ aleyhine açtığı birçok dava ise zaman aşımına uğradı.
Kaynak: Hürriyet