Uçaklardaki otomatik pilot yakında yola da inecek

Otomobil artık dört tekerlek bir direksiyondan ibaret değil.

Bir resmin bütününü görmek her zaman mümkün olmayabiliyor. Bu sosyal olaylarda yaşandığı gibi teknolojik değişimler için de geçerli bir tespit. Örneğin, yıllar içerisinde öyle yeniliklere maruz(!) kalıyorsunuz ki, dışarıdan bir gözlem yapamadığınız sürece nereden nereye gelindiğini net göremiyorsunuz.

Otomobilde şu sıralar durum biraz böyle. Daha 10-15 yıl önce kullanılan modeller ortada. Yan aynaların, teybin, hidrolik direksiyonun ekstra bedel ödenerek alındığı yılların üzerinden asırlar geçmedi. Ancak otomobiller çok değişti; ortalama bir modelin içerisine geçtiğinizde bile birçok teknolojiyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Özetle otomobil artık dört tekerlek bir direksiyondan ibaret değil. Ve bu durum pek çoğumuz için artık çok tanıdık geliyor.

O halde şimdi yeni olan birkaç teknolojiye kulak verelim. Bugün parça parça uygulanan bu teknolojilerin bir bütün olarak otomobile hâkim olduğu gün tıpkı uçaklarda olduğu gibi otomatik pilot dönemi başlamış olacak! Karayollarının durumu buna ne kadar izin verir bu belli değil; ama bu teknolojlerin sürücülere daha fazla güvenlik kazandıracağı kesin.

Mercedes, GM, Honda, Audi, VW gibi markaların birkaç yıldır üzerinde çalıştığı, trafiğe uyumlu hız sabitleme sistemleri bu alandaki ilk adımlardan biri. Söz konusu markaların birçok modelinde çok yüksek olmayan bedellerle donanım listesine ekletilebiliyor. Sistem, araç içinde tek tuşla devreye alınabiliyor ve önde tampon arkasına gizlenen radarlar vasıtasıyla etkin hale geliyor. Sürücünün akışkan bir trafikte sadece direksiyonu kontrol etmesi yeterli; çünkü, belirlediğiniz hızla örneğin 90'la giden otomobil önde bir araca ya da başka bir nesneye yaklaştığında ne kadar mesafe kalması gerektiğini kendisi otomatik olarak hesaplıyor ve yumuşak bir şekilde frenleme yaparak hızı azaltıyor. Sistem, söz konusu hızda öndeki araçla güvenli mesafe oluştuğuna kanaat getirdiğinde ise hızı yine normale yükseltiyor. Bu işlem saniyeler içerisinde bile sürekli tekrar edebiliyor. Normal hız sabitlemede olduğu gibi siz gaza ya da frene basmadığınız sürece devre dışı kalmıyor. Ani durumlarda da yine bir sürücü gibi davranıp frene çok sert basabiliyor.

Şerit algılayıcı sistem, sürücüsüz otomobile giden yolda ikinci önemli teknoloji. Sistemin temeli araç altında bulunan sensörlerin otomobili yol çizgileri içinde tutma girişimi olarak özetlenebilir. Başlangıçta sürücünün uyuklama ya da dalgınlıkla şeritten çıkıldığında koltuğunun titretilmesi gibi basit bir uygulaması olan teknoloji, şimdi direksiyonu ele alıyor. Honda'nın yeni Accord modelinde yer alan sistem sadece ekran uyarısıyla yetinmiyor, direksiyonunuzu da kontrol ediyor. Araç herhangi bir nedenle şerit dışına çıktığında direksiyona yüzde 80'lik tork uygulanarak tekrar eski yerinize geçmeniz için güçlü bir destek sağlanıyor.

Amerika'da uygulamaları bulunan bir başka teknoloji ise özellikle uydu bağlantılı olarak aracın istenen hedefe götürülmesi konusunda önemli bir adım. Navigasyon yardımıyla sisteme girdiğiniz bir adrese (her ne kadar pratikte pek mümkün olmasa da) sürücü direksiyona dokunmadan gidebilmek teknik olarak artık mümkün. Araçtan araca iletişim projesi ise bu teknolojinin akan trafik içinde bile kullanılabilmesini sağlayacak adımlardan biri.

İnsan olmadan otomobillerin bir anlamı yok, ancak her teknoloji gibi doğru kullanıldığında kendi kendine giden otomobiller de insanlık için birçok fayda sağlayabilir.

Zaman

Otomobil Haberleri