Vergilerle birlikte fiyatı 1,6 milyon Euro'ya (3 milyon TL) ulaşan Koenigsegg'i geçen ay İstanbul'dan adı açıklanmayan bir yatırımcı aldı. Bugüne kadar Bugatti Veyron'a, Mercedes ise Maybach ve SLR adlı pahalı otomobillerine Türkiye'de müşteri bulamamıştı.
Dünyanın en pahalı otomobillerinden biri sessiz sedasız önceki ay Türkiye'ye geldi. Vergilerle birlikte 1,6 milyon Euro'ya (3 milyon TL) satılan Koenigsegg CCX modeli araç, bugüne kadar Türkiye'deki en pahalı otomobil unvanına da sahip oldu. Dünyada sadece 80 müşterisi bulunan, geçen yıl 18 adet satılan Koenigsegg, tıpkı Bugatti gibi tamamen özel müşterilere yönelik üretim yapıyor. Marka, Ferrari, Porsche, Bentley ve Lamborghini'nin de üzerinde konumlandırılıyor.
Geçen hafta sonu Türkiye'ye gelen İsveçli markanın patronu Christian Von Koenigsegg, bugüne kadar Amerika, Ortadoğu, Avustralya, İngiltere ve Rusya gibi ülkelerden müşterileri olduğunu, şimdi yüksek vergiler sebebiyle fiyatların ikiye katlandığı Türkiye'nin de bu listeye dahil olmasından büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Eşiyle ilk kez geldiği İstanbul'dan çok etkilendiklerini belirten Koenigsegg, "Ben otomobil satmıyorum, müşterilerimiz talip olup sipariş veriyor. Biz de onlar için özenle kullanıp saklayacakları otomobili üretiyoruz." dedi.
5 yaşından itibaren otomobil tasarlama hayaliyle yaşadığını ve 22 yaşında babasının da desteğiyle bu hayali için 1994'te ilk adımı attığını söyleyen Koenigsegg, 2002 yılında kendisinin tasarladığı ilk otomobili ürettiğini ve o yıl 3 müşterisi olduğunu dile getirdi. Her yıl müşteri sayısını birkaç artırdığını ifade eden Koenigsegg, "Dünya küresel krizin tam ortasında olmasına rağmen en çok satış geçen yıl gerçekleşti. Buna çok şaşırdım, işler kötüleşecek diye beklerken en yüksek satışa ulaştım. 18 otomobil sattık. Kriz olmasa demek ki daha çok satacaktım. Bu yılki hedefim 20'yi aşmak. Önümüzdeki yılın tüm siparişleri şimdiden doldu. Ancak bir yıl sonraya teslimat verebiliyoruz. Satılan süper spor otomobillerin yüzde 20'si Koenigsegg." diye konuştu.
Süper spor olarak adlandırılan bu sınıfta Bugatti ve Pagani Zonda gibi markalarının yer aldığını belirten Koenigsegg, Ferrari, Porsche, Mercedes gibi markaların ancak 10 yılda bir özel modellerle bu sınıfa kısa süreli giriş yaptığını söyledi. "Bu sınıfta aslında kimse kimsenin rakibi değil, çünkü bu kadar para ödeyen müşteri zaten koleksiyon amacıyla alıyor bu otomobili.
Beğeniyorsa gidip bir de diğer markayı dahil edebiliyor garajına." diyen Koenigsegg, müşterilerin, bu tarz otomobilleri özel üretim olduğu için tercih ettiğini kaydetti. Toplam 50 kişinin çalıştığı butik fabrikada bir otomobili üretmek için 3 bin 500 saat gerektiğini ve sadece parlatma işleminin bile 300 saat sürdüğünü dile getiren Koenigsegg, şunları söyledi: "Dünyanın kilo başına en fazla güç düşen otomobilini üretiyoruz. Bu bir mühendislik harikası. Tüm otomobili olduğu gibi motoru ve şanzımanı da biz tasarladık, özel bir yere ürettiriyoruz. Lastiği bile sadece bizim için geliştirip üretiyorlar."
Christian Von Koenigsegg, tıpkı Enzo Ferrari, Henry Ford, Ferdinand Porsche gibi soyadını otomobil markasına dönüştüren isimler arasında yer alıyor. Koenigsegg, spor otomobiller sınıfındaki köklü markalara karşı hangi cesaretle yola çıktığı sorusunu şöyle cevapladı: "Ailemin temeli 12. yüzyıl Roma sarayına kadar gidiyor.
Büyükbabam, İsveç'te sulama sistemleri tasarlayan biriydi, annem ise İsveç sarayı için şapka dizayn ediyordu. Hiçbir zaman bir yere girip çalışayım demedim. Canım ne isterse yaptım; en büyük hayalim otomobildi ve 20 yıl sonra nerede olmak istediğimi düşündüm, hayata kalıcı bir şeyler bırakmam gerektiğine inanıyorum."
Koenigsegg'in Türkiye temsilcisi Erk Otomotiv'in ortağı Mehmet Buğra Yüce ise otomobilin Türkiye'de satılabilmesi için 6 ay çalıştıklarını belirterek, "Bu süreçte birkaç kez İsveç'e fabrikaya gittik. CCXR olan aracı Trevita modeli gibi modifiye ettirdik ve birkaç hafta önce Türkiye'ye getirttik. Gümrükten alıp şehir merkezine gelene kadar polis 5 kez durdurdu. Türkiye'de satılan bu fiyatta başka bir otomobil yok. İkinci bir müşterimiz olabilir, kendisiyle görüşmelerimiz devam ediyor." açıklamasını yaptı. Bugüne kadar İngiltere'de 14, ABD'de 12, Katar'da 7 adet Koenigsegg satılırken Türkiye ile birlikte toplam 16 farklı ülkede markanın temsilciliği yer alıyor.
100 kilometreye 3,1 saniyede çıkıyor
Christian Von Koenigsegg'in kendi adını verdiği spor otomobilin CCXR modeli 1.250 kilogram ağırlığına ve 1.018 beygir gücüne sahip. Araç, 0'dan 100 km/saat hıza sadece 3,1 saniyede ulaşıyor. Almancada 'kralın köşesi' anlamına gelen Koenigsegg'in otomobillerin üzerine uyguladığı logo, ailenin 12. yüzyılda şövalye olan temsilcisinden beri kullandığı armanın kalkan haline dönüştürülmüş halini ifade ediyor. Koenigsegg, tasarladığı CCXR ve Agera modellerinde hayvanların yapılarından esinlendiğini, ancak en çok yunus balığını örnek aldığını söyledi. İsveç Angelholm'deki fabrikada üretilen araçlar, yakınlardaki askerî uçak pistinde deneniyor. Müşteriler sipariş vermeye ve araçlarını almaya özel jetleriyle geliyor.
Saab'a talip olmam, tamamen milliyetçilikti
Koenigsegg geçen yıl General Motors'un bir süredir satmaya çalıştığı Saab'ı almak için şirketle anlaşmaya varmıştı. Ancak satın alma gerçekleşmedi. "Saab, İsveç için bir değerdir. Arkadaşlarımızla markayı alalım istedik. Çünkü üretim tesisi var, inanılmaz bir bilgi birikimi ve teknolojiye sahipler. Neden kapansın, ilginç bir fırsattı." diyen Christian Von Koenigsegg, yılda 100 bine yaklaşan araç üretimiyle Saab'ın kendisinin tam olarak alanına girmediğini ancak markanın ayakta kalması için bu girişimde bulunup bir plan çıkardıklarını söyledi. Koenigsegg, "Ama iş bir noktaya geldi, bizi aştı. Ancak Hollandalı Spyker şirketi aldı." dedi. Koenigsegg, İsveçli Volvo'nun Çinli Geely'ye satılmasını da anlamlı bulmadığını dile getirdi