Ülke TV'de Hasan Öztürk ve Ünal Tanık'ın birlikte sunduğu Aslında Ne Oldu programında konuk İbrahim Kahveci ile birlikte Başbakan Erdoğan'ın Irak ziyareti masaya yatırıldı. Programda Başbakan Erdoğan'ın Erbil gezisi, Kürt bölgesinin Türkiye ile entegrasyonu konusu ele alındı.
Programda Türkiye'nin yıllarca Ortadoğu'daki komşularını görmezden geldiğini, gelişmeleri çok farklı pencerelerden baktığını ve Ortadoğu ülkelerinin Türkiye'den uzaklaşmasının nedenleri üzerinde duruldu.
Türkiye'nin 2002'den itibaren daha doğru bir politika izlemeye başladığını başlangıçta korkak başlayan bu politikanın 2007'den itibaren daha ciddi bir politika izlediğini söyleyen Tanık, Türkiye'nin komşularıyla yeni bir sayfa açtığını söyledi. Tanık, 2009 yılında Erbil'de yapılan bir toplantıya dikkat çekerek 20'nin üzerinde Kürt grubunun olduğunu gördüğünü bunun kendisini çok şaşırttığını ve Kürt gruplarının Türkiye'ye yönelik olumlu yaklaşımlarına dikkat çekti.
Türkiye'nin Güney Doğu'dan daha fazla Kuzey Irak'ta yatırım yaptığını anlatan İbrahim Kahveci Türkiye'nin bu politikasının bölge için çok farklı değerlendirildiğini dile getirdi.
Tanık Erbil ile Mardin arasında tabelaların kaldırılması halinde herşeyin aynı olduğunu belirtirken İbrahim Kahveci, Türkiye'nin bölgede aynı zamanda işletmecilik örnekleri verdiklerini de dile getirdi.
Türkiye'nin Kuzey Irak'a yönelik tüm bu yapılanlara karşın sızmaların yaşandığını hatırlatan Hasan Öztürk, bu sızmaları yapanlar ve eylemleri yapanların Kuzey Irak'tan geldiğini bugün sızmanın neden yaşanmadığına değinerek bunun dış konjoktürden mi kaynaklandığını ya da Türkiye'nin Irak'ı inşaa edişinden mi kaynaklandığının ortaya konması gerektiğini söyledi.
Programda Türkiye'nin Libya politikası da gündeme gelerek Başbakan Erdoğan'ın 'NATO'nun Libya'da ne işi var' dedikten sonra NATO'nun operasyon üstlenmesi ve Türkiye'nin bu harekette yer almasının nedenlerine değinildi.
Başbakan Erdoğan'ın 'Kardeşim Barzani' sözünün birilerinin yüreğini yaktığını anlatan Hasan Öztürk, Türkiye'nin bölgede yatırım yapması, konsolosluk yapmasının ve bölgeye sahip çıkmasının çok önemli olduğunu dile getirirken birilerinin içini yakmasının da doğal karşılanması gerektiğini dile getirdi.
TÜSİAD'ın anayasa taslağı hazırlamaması gerektiğini savunan İbrahim Kahveci, TÜSİAD'ın sömürü düzeninin savunucusu durumunda olduğunu belirtirken "İnsan öncelikli anayasa vurgusu yapanlar bugün Kahramanmaraş'ta toprak altında bekleyen 9 kişinin durumunu ne kadar dikkate aldıklarını söyledi. Kahveci, TÜSİAD söylem ve eylemlerinin birbirinden çok kopuk olduğunu TÜSİAD'a üye kişilerin sahip olduğu fabrikalarda insan haklarınının çok gerilerde olduğunu savundu.
TÜSİAD'ın sermayenin en tepe noktası olduğunu sorunlu bir sermaye olduğunu dile getiren Hasan Öztürk, Türkiye'nin 82 anayasasından kurtulmak istiyorsa ve toplumun tüm kesimlerinde yeni bir anayasa talebi doğmuşsa TÜSİAD'ın da bunun içinde yer alması gerektiğini savundu.
TÜSİAD'ın hazırladığı anayasanın sermayenin temsilcileri olmaları nedeniyle kamuoyu oluşturma gücünün çok fazla olduğunu savunan İbrahim Kahveci, Öztürk'ün TÜSİAD neden hazırladığı anayasada geri adım attığı sorusuna ise sermayenin çok ürkek olmasından kaynaklandığını ve geçmişten beri de benzer olayların yaşandığını savundu.
TÜSİAD'ın anayasa taslağında geri adım atmış olamalarının başka nedenleri olacağına değinen Ünal Tanık ise, hükümetin anayasa taslağını hazırlattığı şeklindeki MHP iddiasının da gerçekle alakası olmadığını savundu. 22 Mart'ta Nevruz olaylarının hemen öncesinde TÜSİAD'da yapılan yüksek istişare toplantısında geri adım atıldığını, bunda medyanın da önemli rolü olduğunu belirtirken medyada TÜSİAD'ın hazırlattığı anayasaya yönelik attığı manşetlere dikkat çekti. Tanık, İmralı'ya gidip gelenlerin Öcalan adına yaptığı 'Benim düşündüklerimle TÜSİAD'ın yaptığı anayasa taslağı örtüşüyor' sözünün geri adım atmakta önemli rol oynadığını dile getirdi.
İbrahim Kahveci konu ile ilgili İshak Alaton'un geçmişte yaptığı açıklamaları örnek gösterdi.