CHP Lideri Kılıçdaroğlu Wall Street Journal’a yaptığı açıklamalarda "Türkiye kurulduğu tarihten, 1071′den bu yana yüzünü medeniyete çevirmiştir. Şimdi bizi bir Orta Doğu ülkesi haline getirmeye çalışıyorlar. Bu kabul edilemez." demiş.
Kendilerinin medeniyet telakkisini gayet güzel açıklamış Kılıçdaroğlu, işte bu medeniyet telakkisi yüzünden CHP ve onun zihin dünyasındakiler, yıllarca Türkiye’de geniş kitlelerde taban bulamamış ve bu düşünce Anadolu coğrafyasında hep bir eğrelti otu gibi kalmıştır. Kılıçdaroğlu’nun 1071’den beri Türklerin yüzünün medeniyete dönük olmasından bahsetmesi nakış kalmıştır. Medeniyete doğru yüzlerin çevrilmesi Türkler için 7. Yüzyılın ortalarına, Talas savaşı ile birlikte Müslümanlığı seçmelerine kadar dayanır.
Vahiyle beslenmiş bir medeniyet telakkisi dir Türkleri Türk yapan, ve bu medeniyet telakkisi Kılıçdaroğlu’nun kastedmeye çalıştığı Batı medeniyeti değil Müslüman Türk Medeniyetidir. Bu noktada şöyle bir şerh düşmekte de yarar var, evet Türkler yüzünü batıya çevirmiş ama medeniyet almaktan ziyade Medeniyet götürmek için olmuş bu. Vahiy ile irtibatın sağlam olduğu dönemlerde İslam medeniyetlerinin üretimlerine bakarsak Dünya’ya ziya saçan nice ışıklar görürüz astrolojiden, matematiğe, tıptan, edebiyata.
1071’den beri hep batıya doğru yönelen fetih hareketlerini, büyük çınarların diplerinde ışıktan yoksun, eğrelti otları gibi yetişen zihniyetin anlamasını beklemek beyhude olur. Köklerini vahiyden ve vahyin yeşerdiği coğrafyadan kopartıp kendini seküler, insanın insanın kurdu olduğu bir dünyada bulmaya çalışan bu zihniyet maalesef bu çabasında da başarılı olamamış ve sonuçta ne İsa’ya ne Musa’ya yaranan nevzuhur bir anlayış geliştirmiştir.
Sırtını minarelere dönüp, yüzünü çan kulelerine çeviren, asıl medeniyetin yitirdiği değil de batı olduğu serabına kapılan bu zihin dünyası Anadolu’da değil belki amma Viyana kapılarında kendine bir yaşam alanı bulabilir. Ki vardığı Viyana kapısından da Atalarının vermek için geldiği bu kapıya sen almak için mi geldin be humeka-yı zaman diye kovulması da pek muhtemeldir.
Tabi eğer Kılıçdaroğlu’nun “bizi bir Ordatoğu ülkesi haline getirmeye çalışıyorlar, bu Kabul edilemez” serzenişini de tıpkı Ziya Paşa’nın dizelerinde olduğu gibi.
“Diyâri- küfrü gezdim, beldeler, kâsâneler gördüm
Dolaştım mülki İşlâmi bütün virâneler gördüm.” Noktasından değerlendirişek, O zaman da Kılıçdaroğlu’na; evet bizim bir ortadoğu ülkesi gibi anti demokratik yöntemlerle, devlet içine kümelenen oligarşik yapılarla hükümet devirmeye çalışan bir ortadoğu ülkesine döndüremezsiniz. Mısır’da olduğu gibi seçimle iktidara gelen meşru bir hükümeti gayri meşru yolla düşüremezsiniz dememiz gerekiyor.
Kılıçdaroğlu net olamalı Ortadoğulu ülkelerden kasdettiği onların İslamiyetle olan ilişkisi mi? Yoksa anti demokratik bir biçimde halklarına rağmen diktatörlükler ve oligarşik yapılarla yönetilmesi mi. Eğer Kastı dinimiz ize, bu mahallede salyangozun satılamayacağını çoktan öğrenmiş olması gerekir. Yok kastı anti demokratik uygulamalar ise o zaman da Kılıçtaroğlu’na haklısın, “Bizim medeniyetimizi bu noktadan sonra ne çuvalla ne çapulla, ne de derin yapılarla sömürgeleştirilmiş Ortadoğu ülkelerine benzetemezsiniz” demek gerekir.