Ordu içindeki "üst rütbeli" cuntanın hazırladığı Balyoz darbe planında yer alan en can alıcı bölüm şöyle:
"TSK haricindeki dost unsurlar tarafından yapılacak ekonomik operasyonlarla hem ulusal hem de uluslararası ortamda ülke ekonomik darboğaza sürüklenerek, AKP hükümetine karşı büyük çaplı toplumsal gösteriler için zemin hazırlanacak ve koordine edilecek.
Sürekli irticai faaliyetler ile ilgili haberler, öğrenci olayları, artan şehit cenazeleri, ekonomik bunalım, faili meçhule eylemlerle sokaklara dökülmüş halk temaları sürekli işlenerek, halkın en güvendiği kurum olan TSK'dan gereğini beklediği yönünde kamuoyu yönlendirme çalışmaları yapılacaktır."
El Kaide'den eş zamanlı eylem
Taraf Gazetesi'Nde yer alan habere göre Balyoz Harekatı'nın "icra" safhasında yapılması öngörülenler arasındaki ilk eylem tarifi aynen şöyle:
"Bölücü Terör Örgütü ve El Kaide'inn büyük şehirlerde özellikle İstanbul'da eş zamanlı büyük eylemleri ve anılan eylemler sonrasında icra edilecek, Sivil Toplum Kuruluşu ve üniversiteler ile koordine ederek yönlendireceğimiz çok geniş katılımlı toplumsal gösteriler ve eylemler neticesinde oluşan kaos ve karmaşa nedeniyle öncelikle olağanüstü hal ve sonrasında sıkıyönetim ilan edilecek."
Bu irkiltici ifade, ordu içinde PKK ve El Kaide'nin eylemlerine sadece "araç" değil "garanti" gözüyle bakan, bu eylemleri kışkırtma ya da örgütleme gücüne sahip olduğunu düşündüren bir grubun varlığına işaret ediyor.
El Kaide'nin, Balyoz Planı'nın masaya yatırılmasından dokuz ay sonra İstanbul'da tam da plandaki ifadesiyle "eş zamanlı büyük eylemler" gerçekleştirmiş olması, HSBC, İngiliz Konsolosluğu ve sinagog saldırılarının hafızalarımızdaki dehşetini daha da arttırıyor.