Türkiye'ye Osmanlı tuzağı

İstanbul’da medya temsilcileriyle bir araya gelen Bakan Davutoğlu, Türkiye’nin uluslararası siyasette etkin ve görünür olmak istediğini vurguladı.

Erhan BAŞYURT yazdı...

“Yeni Osmanlıcılık” ifadesini “Türkiye’yi engelleyen psikolojik harekât” olarak yorumladı. İsrail’in barışma yönünde irade göstermediğini söyledi.   

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu dün İstanbul'da gazetecilere Türk dış politikasının 2010 yılını değerlendirdi.

Eksen kayması tartışmalarından WikiLeaks'e kadar birçok konuda açıklamalar yapan Davutoğlu, Türkiye'nin küresel sistemde ve uluslararası siyasette etkin ve görünür olmak istediğini kaydetti. "Uluslararası sistemin yeniden düzenlendiği bu dönemde katkı sağlayan, sözü geçen bir ülke olmak istiyoruz" dedi.

Davutoğlu, geçmişte küresel sistemlerin büyük güçler tarafından şekillendiğini, Türkiye'nin de o sisteme "intibak" sağladığını vurgulayarak, yeni dönemde "merkez ülkelerden biri" olmak için çaba sarf ettiklerini belirtti.

Türkiye'nin yeni dönemde yoksul ve mazlum Güney ülkelerinin zengin Kuzey ülkelerine karşı sesi olacağının altını çizen Davutoğlu, NATO üyesi olup Kuzey ülkeleri arasında yer alıp bunu başarmanın kolay olmadığını dile getirdi.

192 ülkenin katıldığı ve 10 yılda bir gerçekleştirilen "Az Gelişmiş Ülkeler Zirvesi"ne İstanbul'un ev sahipliği yapacağını da hatırlatan Davutoğlu, sosyal eşitsizlik konusunda dünyanın önde gelen entelektüellerini de davet ettiklerini söyledi. "Güney'in Kuzey'e karşı sesinin yükseldiği zirve olsun istiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin uluslararası sistemdeki yerinin güçlenmesinde ülke olarak çabaları kadar bireysel başarıların da arttığına dikkat çekti. Son dönemde NATO Genel Sekreter Yardımcısı olan Hüseyin Diriöz ve BM Genel Sekreteri'nin Özel Temsilcisi olarak atanan Engin Soysal isimlerini hatırlattı. Yine Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı seçilen Mevlüt Çavuşoğlu ile Dünya Belediyeler Birliği'nin başkanı seçilen Kadir Topbaş'ı örnek gösterdi.

Bakan Davutoğlu, Türk dış politikasının yeniden şekillenen küresel sistemde merkez ülke olmak dışında 3 ana hedefini de tek tek sıraladı.

İkinci hedef, Soğuk Savaş dönemindeki stratejik yönelimlerimizi tahkim etmek. Avrupa ve ABD ile her alandaki ilişkilerimizi daha da güçlendirmek.

Üçüncü hedef, bölge ülkeleriyle ilişkilerimizi derinleştirmek. İkili yüksek düzeyli işbirlikleri kurmak ve bölgesel ölçeklerde üçlü-dörtlü görüşme mekanizmaları kurmak.

Dördüncü hedef, Afrika ve Latin Amerika gibi alanlara açılmak ve bu bölgelerde ilişkileri daha da güçlendirecek elçilikler açmak.

Yeni Osmanlıcılık Türkiye'ye tuzak

Genel değerlendirme sonrası basın mensuplarının sorularına da cevaplar veren Davutoğlu, WikiLeaks belgeleri arasından çıkan "gizli gündemleri Yeni Osmanlıcılık" şeklindeki ifadelerin "psikolojik harekât" olduğunu söyledi.

 Türkiye'nin komşuları ve yakın çevresiyle kurduğu iyi ilişkileri sarsmak için, Ortadoğu ve Balkanlar'da özellikle aydınlarda yerleşik Osmanlı karşıtlığını uyandırmak amacı taşıdığını kaydetti. Ne kendisinin ne de Başbakan'ın bugüne kadar "Yeni Osmanlı" ya da "Osmanlı Milletler Topluluğu" ifadeleri kullanmadığını ifade eden Davutoğlu, ancak dış politika yaparken tarih bilinci ile hareket ettiklerini vurguladı. 2010 yılında gerçekleştirdiği dış ziyaretlerin yüzde 49'unun Avrupa ve Kuzey Amerika'ya olduğunu belirtti.

"İran'la dünya sahnesine çıktık"

Bakan Davutoğlu, Türkiye'nin nükleer kriz ile ilgili İran girişimlerini "Yürüttüğümüz diplomasi, Türkiye'nin küresel siyaset sahnesine çıkmasını sağladı" sözleriyle savundu.

Nükleer konusunda 3 ana prensiplerini açıkladı.

"Komşularımızla ilgili hiçbir konuda kayıtsız kalmayız. Tüm ülkelerin nükleer silah sahibi olmasına karşıyız. Nükleer teknoloji herkesin hakkıdır."

Davutoğlu, İran'ın nükleer teknoloji talebinin bulunduğunu, buna karşılık nükleer silah elde etme girişimine dair hiçbir delilin bulunmadığını ifade etti. Türkiye olarak bu ikisi arasındaki farkın ancak denetimlere açık olmakla sağlanabileceğini, İran'dan da ısrarla bunu istediklerini dile getirdi. Irak'a somut delillere ulaşılmadan yapılan müdahalenin faturasının ağır olduğunu, 1 milyon insanın hayatını kaybettiğini söyledi.

Bazı ülkelerin Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin maliyetlerini kontrol etmek için nükleer teknolojide tekel oluşturma niyetleri olduğunu, buna rıza göstermeyeceklerini kaydetti.

Füze kalkanı ile ilgili NATO belgelerine İran ya da başka ülkenin yazılmasına da karşı çıktıklarını anlatan Davutoğlu, Türkiye'nin hiçbir şekilde yeniden "cephe ülke" olmasını istemediklerini ifade etti. NATO'nun Türkiye'nin de güvenliği ve istikrarı için var olduğunu hatırlattı.

"İsrail'de irade yoksa biz ne yapabiliriz"

Türkiye'nin 2008'e kadar İsrail ile iyi ilişkiler geliştirdiğini, şimdi de barışma niyetinde olduklarını belirten Davutoğlu, sorunun İsrail'den kaynaklandığı tespitinde bulundu. "Arabuluculuk yürüttüğümüz bir ülkeyle ilişkilerimizin kötü olmasını niye isteyelim? Biz istiyoruz ama karşı tarafta irade yoksa biz ne yapabiliriz" dedi.

İsrail'in Türk vatandaşlarını uluslararası sularda öldürdüğünü söyleyen Davutoğlu, "O gün sabaha kadar İsrail'i uyardık. Hiçbir dostluk bu gerçeğin üzerini örtemez" şeklinde konuştu. Davutoğlu, "Hem ilişkiyi korumak istiyoruz hem de hakkımızı savunmak" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer dostsak, çözüm özür ve tazminattır. Yok niyet düşmanlıksa ne yapabiliriz?.."

 

Gündem Haberleri