Türkiye'nin saygın eğitim kurumları

''Koç Üniversitesi, her zaman bilimin üretildiği, sorgulayan ve yaratıcı düşünebilen bireylerin yetiştirildiği bir eğitim kurumu oldu''

Koç Üniversitesi 15 yaşına bastı

Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Attila Aşkar, ''Koç Üniversitesi, her zaman bilimin üretildiği, sorgulayan ve yaratıcı düşünebilen bireylerin yetiştirildiği bir eğitim kurumu oldu'' dedi.

Aşkar, üniversitenin 15. yılı dolayısıyla Rumeli Feneri Yerleşkesi'nde düzenlenen basın toplantısında, Koç Üniversitesi'nin 20 lisans, 16 yüksek lisans ve 10 doktora programıyla Türkiye'nin saygın eğitim kurumları arasında yerini aldığını söyledi.

Üniversitede 3 bin 817 öğrencinin öğrenim gördüğünü, şimdiye kadar yüksek lisans ve lisans programlarından 3 bin 929 kişinin mezun olduğunu anlatan Aşkar, üniversitenin öğretim üyesi başına düşen makale sayısında son 5 yıldır Türkiye'deki ilk 3 yüksek öğrenim kurumu arasında yer aldığını kaydetti. Aşkar, ''Koç Üniversitesi, her zaman bilimin üretildiği, sorgulayan ve yaratıcı düşünebilen bireylerin yetiştirildiği bir eğitim kurumu oldu'' dedi.

Prof. Dr. Attila Aşkar, üniversitenin geniş yelpazeli bir programa sahip olduğunu ifade ederek, eğitim strateji ve modellerini çağdaş normlara göre sürekli yenilediklerini, 2008-2009 öğretim yılında Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'nü eğitime açacaklarını bildirdi.

-ÜNİVERSİTE EĞİTİMİNDEKİ DURUM-

Türkiye'de üniversite eğitiminde bazı güçlükler yaşandığını, üniversite kapılarında yığılma olduğunu anlatan Aşkar, üniversitede okumak için başvuran öğrencilerin yaklaşık yüzde 10'unun üniversiteye devam edebildiğini söyledi.

''Türkiye'de üniversite eğitimindeki güçlük, elitist eğitimden, kitlesel eğitime geçişteki güçlükten kaynaklanıyor'' diyen buradaki ''elit'' sözcüğünü, ''seçkinci'' olarak algılamak gerektiğini ifade etti.

Aşkar, şöyle konuştu:

''Nüfusun yüzde 10'u civarındaki bir grubu eğitiyorsanız buna eğitim sosyologları 'seçkinci eğitim' diyor. Bu 1970'li yıllarda Avrupa'da da böyleydi. Amerika her zaman üniversite konusunda zengin oldu. Onu dışarda bırakırsanız 1990'lara gelindiğinde Avrupa'da üniversite eğitimi gören nüfus yüzde 40'lara vardı. Eğitim sosyologları buna 'kitle eğitimi' diyor. 2000'lerden sonra üniversite eğitiminde yüzde 70'lere varan ülkeler oldu. Tabii, bunların hepsi 4 yıllık lisans programları değil, önemli bir kısmı da 2 yıllık programlar. Türkiye ise üniversitedeki örgün eğitimde yüzde 20'lerde... Bu yüzde 20, ne seçkinci kategoride, ne kitleye ulaşmış durumda. Bizim eğitim programlarımız ve yönetmeliklerimiz seçkinci döneme ait. 10 tane üniversitesi olan bir ülkeye ait yasalar... Bu çeşitliliğe izin vermiyor. Eğitimde kitleselliğe gittiğinizde bu programları uygulamak mümkün de değil, doğru da değil. Eğitimde kitlesellik içinde farklı programlara izin vermek gerekiyor.''

Yüksek öğrenim gören kişi sayısının artırılması durumunda işsiz üniversite mezunlarının artacağı yolunda eleştiriler yapıldığını da dile getiren Aşkar, ''Bunun alternatifi işsiz liseliler yaratmak mıdır?'' diye sordu.

-TÜRKİYE'NİN 2023 HEDEFLERİ-

Aşkar, Türkiye'de yaklaşık 8 milyon üniversite mezunu bulunduğunu, 2023'te 15 milyon üniversite mezunu hedeflendiğini de hatırlatarak, bu hedefi gerçekleştirmek için öğretim üyesi sayısının da artması gerektiğini belirtti.

Şu anda 32 bin olan öğretim üyesi sayısının normal seyrinde artması durumunda 2023'te 70 bine yükseleceğini, 2023'te hedeflenen sayının ise 90 bin olduğunu kaydeden Prof. Dr. Attila Aşkar, ''Avrupa Birliği'nin en düşük ortalamalarını hedeflersek öğretim üyesi sayımızın 150 bin olması lazım. Bu ilave öğretim üyelerini bulmak için yurt içinde ciddi bir seferberlik gerekir'' diye konuştu.

Daha sonra soruları yanıtlayan Aşkar, ''üniversitelerde kontenjan artırımının üniversiteleri nasıl etkileyeceğinin'' sorulması üzerine, öğrenci sayısının üniversite eğitiminde kalite açısından tek gösterge olmadığını söyledi.

Türkiye'nin dünyadaki gelişmelerin gerisinde kalmasının da mümkün olmadığını, Türkiye'deki üniversitelileşme oranının birçok az gelişmiş ülkenin bile gerisinde olduğunu dile getiren Prof. Dr. Aşkar, çağdaş ülkelerde üniversitelileşme oranının yüzde 30-40'larda olduğu bir dönemde Türkiye'nin yüzde 20'lerde kalmasının savunulamayacağını kaydetti.

Aşkar, bir soru üzerine Koç Üniversitesi'ne 2008-2009 öğretim yılında 810 öğrencinin alınacağını belirterek, bu öğrencilerden yüzde 35'ine karşılık gelen 282 öğrencinin burslu okuyacağını söyledi. Aşkar, lisans programlarında yıllık eğitim ücretinin 25 bin YTL, Hemşirelik Yüksek Okulu'nda ise 6 bin 500 YTL olacağını dile getirdi.

''Herkese yüksek öğretim hedefinin gösterilmesinin doğru olup olmadığı ve ara insan gücü eğitimindeki duruma'' ilişkin soru üzerine, Prof. Dr. Attila Aşkar, ara insan gücü tabirini doğru bulmadığını ifade ederek, ''Hiç kimse ara insan gücü olmak istemiyor. Onun yerine vasıflı insan gücü yetiştirmek tabiri kullanılmalı. Vasıflı insan gücü yetiştirilmesi önemli, ancak toplumlar daha varlıklı hale geldikçe 4 yıllık yüksek öğrenimin mümkün olduğunu düşünüyorum'' dedi.

Eğitim Haberleri