Amerikan The New York Times gazetesi, Lübnan'daki barış görüşmelerini değerlendiren bir analize yer verdi.
Anthony Shadid imzalı "Lübnan, Ortadoğu'da Nüfuz Sahiplerinin Değiştiğini Gösteriyor" başlıklı makalede, Lübnan'da son yılların en büyük krizinin yaşandığı ve bu krizin çözümünde Suudi Arabistan ve ABD'nin etkisiz kaldığı belirtildi.
Ortadoğu'da uzun yıllardır etkin olan Suudi Arabistan ve Mısır'ın etkisinin azaldığını vurgulayan Shadid, şöyle yazdı:
"Türkiye, İran ve Katar gibi ülkeler yükselen güçler olarak ortaya çıktı, ABD ise Tunus ve Irak'taki bazı örnekler gibi Lübnan'daki krizi de çaresizce izledi. Arap dünyasında, Arap-İsrail sorunundan Lübnan sorununa kadar bir dizi anlaşmazlıkta, Türkiye en dinamik, iddialı ve bağımsız dış politikaya sahip ülke. Bu politikanın başarısı, Amerika'nın uzun zamandır Ortadoğu'da sürdürdüğü, düşmanlarını yalıtmak ve dışlamak çabası üzerine kurulu politikasına yönelik de örtük bir eleştiri."
Beyrut'ta önde gelen köşe yazarlarından Sarkis Naoum'un "Türkiye, bence aksi ispatlanana kadar bölgenin yeniden düzenlenmesinde vazgeçilmez bir ülke" sözlerine yer veren New York Times yazarı, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin ve diğerlerinin, 'galip de yok mağlup da yok' formülüne dayalı çok karmaşık bir siyasi manzarada, Lübnan krizine yaptıkları müdahaleler, şu ana kadar daha çok sembolik boyutta kaldı. Ancak, Türkiye'nin neredeyse ilgisiz olduğu önceki krizlerin aksine, yeni çabası ülkenin bölgesel süper güç olarak yükselmesinin sinyallerini veriyor."
Shadid makalesinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, pazartesi günü Katar ve Suriye liderleriyle görüşmek için Suriye'ye hareketinden önce "Bölgemiz, Lübnan'ın yeni bir belirsizlik ortamına girmesiyle başa çıkamaz. Bu krizi aşmak için neler yapabileceğimizi ve diğer ülkelerin neler yapması gerektiğini istişare edeceğiz" dediğini aktardı.
Şam'daki zirvenin ardından Türkiye ve Katar Dışişleri Bakanlarının salı günü Beyrut'u ziyaret ettiğini aktaran Shahid, yetkililerin anlaşmazlığın bütün taraflarıyla görüştüklerini hatırlattı. Shadid, "Ziyaretin kendisi, bazı yetkililerin tanımladığı gibi 'tutarsız Suudi politikası ile odaksız ABD politikasının' bıraktığı boşluğu dolduracak daha yoğun bölgesel bir çabanın işareti olarak görülüyor" diye yazdı.
Hariri'nin dış politika danışmanlarından Muhammed Çettah'ın, "Lübnan'da ABD'nin rolünü girişken olarak adlandıramam. Merkezi konumda olduğunu da söyleyemem. Bölgesel aktörler çok daha fazla görünür konumda" sözlerine atıfta bulunan Shadid, şu ifadelere yer verdi:
"Türkiye'nin uyuşmazlığa müdahalesi, bölgede ABD'nin istekleriyle her zaman uyuşmayan bazı inisiyatiflerin izinden gitti. 2008'in mayıs ayında Türkiye'nin arabuluculuğunda Suriye ve İsrail arasında dolaylı görüşmeler yapılacağının açıklanması, ABD'li diplomatları şaşırttı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, salı günü Lübnan'a gittiğinde nadir rastlanacak koşullarla karşılaştı. İki taraf da Türkiye'nin varlığından memnundu. Hariri'nin dış politika danışmanı Çettah, Türkiye'nin 'bölgedeki diğer ülkelerle kıyaslandığında en iyi pozisyonda bulunduğunu' söyledi."
ANKA