Türkiye, 51 yıldan beri borçlu olduğu IMF ile bir dönemi kapatıyor. Gelecek yıl nisanda IMF'ye olan 2.3 milyar $'lık borcun biteceğini söyleyen Başbakan Erdoğan "İstesek onu şu anda öderiz. Ancak çok düşük faizli" dedi.
BAŞBAKAN ERDOĞAN İLK KEZ TARİH VERDİ
Başbakan Tayyip Erdoğan, 2002 yılında 23.5 milyar dolar olan IMF'ye olan kredi borçlarının mart ayı sonu itibariyle 2.3 milyar dolara gerilediğini belirterek, IMF borcunun 2013 yılının nisan ayında bitirileceğini söyledi. Star Gazetesi'nden Hüseyin Özay'ın haberine göre, AK Parti'nin dün yapılan grup toplantısında konuşan Erdoğan, IMF borçlarının sona ermesi konusunda ilk kez tarih verdi. DSP-MHP-ANAP iktidarından devraldıkları IMF borcunun 23.5 milyar dolar olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Şimdi ise 10'da bire düşürdük; 2.3 milyar dolar seviyesinde. Biz artık IMF ile stand-by görüşmeleri filan yapmıyoruz. O da bizim için bitti. Ödeye ödeye bu seviyeye çektik ve belirlenen takvim çerçevesinde borcu tamamen ödeyecek ve inşallah kapatacağız. İstersek biz onu şu anda öderiz, bir sıkıntımız yok. Ancak önümüzdeki yıl nisan ayına kadar çok, çok düşük faizli olması hasebiyle, yani para yönetimi, finans yönetimi noktasında çok daha hayırlı, isabetli olduğu için biz bu yolu şu anda takip ediyoruz. 2013 Nisan'ında bu da bitmiş olacak."
51 yıllık ilişki bitiyor
Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları ile birlikte, Türkiye ile IMF ilişkilerinde 'stand-by' sürecinin sona erme tarihi de netleşmiş oldu. Türkiye ile IMF ilişkilerinin geçmişi, Türkiye'nin kuruluşa üye olduğu 1947 yılına kadar uzanıyor. Stand-by anlaşması süreci ise 1 Ocak 1961 tarihinde kuruluş ile ilk anlaşmanın imzalanmasıyla başladı. 51 yıllık süreçte, IMF ile 19 stand-by anlaşması imzalandı. Küresel krize rağmen, Türkiye, 2008 yılında 20. anlaşmayı imzalamadı ve IMF'ye olan borçlarını ödemeye ise devam etti.
47 milyar $ kredi kullanıldı
Türkiye, IMF ile son yarım yüzyıla damgasına vuran stand-by anlaşmaları sürecinde 46 milyar 617 milyon dolarlık kredi kullandı. Anlaşmalar tamamlanamadığı için yaklaşık 8 milyar dolarlık kredi de tahsis edilmesine rağmen çekilemedi. Türkiye, kullandığı kredilerin karşılığında IMF'ye 2012 yılının mart ayı sonu itibariyle 52 milyar 67 milyon dolar ödeme yaptı. Bu ödemenin 45.3 milyar dolarını ana para, 6 milyar 767 milyon dolarını ise faizler oluşturdu. Aynı tarih itibariyle Türkiye'nin IMF'ye olan borcu ise 2 milyar 322 milyon dolara geriledi.
2001'de 10 milyar $ bayram havası estirmişti
Yunanistan'ın bugün yaşadığı borç krizlerinin bir benzerini 2001 Şubat krizinde yaşayan Türkiye, IMF'den 10 milyar dolar alabilmek için günlerce uğraşmıştı. Gecelik faizlerin yüzde 7 bini gördüğü, bankaların birer birer devlete geçtiği şubat krizinden çıkışın adresi yine IMF olmuştu. Özellikle Kemal Derviş döneminde, şubat krizinde IMF ile yapılan pazarlıklar, günlerce konuşulmuş ve IMF'nin 10 milyar dolarlık kredi vermeyi kabul etmesi, Türkiye'de adeta bayram havası estirmişti. 2001 yılında Kemal Derviş'in göreve gelmesinin hemen ardından düzenlenen bono ihalesinde faiz yüzde 193.7'ye gerilediğinde gazetelerde, "Derviş ilk sınavını geçti" diye yorumlar yer almıştı. Bugün ise, borçlanma faizleri yüzde 10'un altına çekilirken, vadeler ise 10 yıla kadar çıktı. Türkiye'nin son 50 yılına damgasını vuran stand-by anlaşmalarından da sadece son ikisi AK Parti hükümeti döneminde tamamlandı.
Memuru enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyiz
Meclis'ten ayrılışında gazetecilerin memur zamlarına yönelik sorularını yanıtlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, işçi ve memuru bugüne kadar enflasyona ezdirmediklerini ve bundan sonra da ezdirmeyeceklerinin altını çizdi. Başbakan Erdoğan konuyla ilgili olarak şunları kaydetti: "Verdiğimiz zamları da her zaman enflasyonun üzerinde vermişizdir. Türkiye'yi bir bütün olarak ele almak zorundayız ve bu ülke eğer bir zaafa uğrarsa, bizim akıbetimiz de Yunanistan, İspanya'nın akıbetine uğrar. Biz Türkiye'yi, böyle bir akıbete düçar bırakamayız. Şu anda bir mali disiplin içinde yürüyorsak, eğer ekonomik büyümemiz şu anda başarılı bir şekilde sürdürülüyorsa, bu, hesaplar iyi yapıldığı içindir. Yoksa sendikalar, anlar olmuştur ki, yüzde 30, yüzde 50, yüzde 100 zam istemiştir. Şu anda bu işin ekonomik sorumluluğunu, yükünü kendileri hissetmesi lazım. Eğer bunu hissetmezlerse, bu ülkeye de yanlış yaparlar. Karşılıklı görüşmelerle 9.5 seneyi nasıl yönettiysek, bundan sonrasını da böyle yöneteceğiz."
9 Cumhurbaşkanı 37 hükümet eşlik etti
Atatürk dışındaki tüm liderler, IMF ile stand-by anlaşması sürecinde görev aldı. Türkiye'nin IMF ile olan stand-by yolculuğuna 9 Cumhurbaşkanı ve 37 hükümet eşlik etti. Türkiye, 1960 yılından 1970 yılına kadar her yıl bir stand-by anlaşması imzaladı. Her anlaşma da neredeyse bir yılını bile doldurmadan sona erdi. 1970-1978 yılları arasında stand-by sürecine ara verildi. Bu tarihten sonra da, kesintili olarak birçok kez IMF ile stand-by anlaşmaları için masaya oturuldu. Ancak hiçbir anlaşmanın süresi doldurulamadı. Türkiye'nin son dönemdeki stand-by yolculuğu ise 1999 yılında imzalanan 17. stand-by anlaşması ile başladı. Ancak söz konusu anlaşma da Cumhuriyet tarihinin en ağır krizi olarak nitelendirilen 2001 yılı şubat krizi ile sona erdi. Devlet eski Bakanı Kemal Derviş döneminde ise Türkiye, 18. stand-by anlaşmasını imzaladı. Kemal Derviş'in imzaladığı stand-by anlaşmasını devam ettirmek 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından iktidara gelen AK Parti Hükümeti'ne kaldı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, bir stand-by anlaşması süresi sonuna kadar uygulandı. 18. anlaşmanın sona ermesinin ardından 2005 yılında da yeni bir üç yıllık stand-by anlaşması imzalandı. AK Parti, 2008 yılında ise IMF ile stand-by anlaşması yapmama kararı aldı.