Türkiye, hukuk devleti olma yolunda
Gazeteci yazar Nuriye Akman, yenilişme sürecine direnenler olduğunu belirterek, "Basın olmasaydı ne olurdu dedirtecek gelişmeler var" şeklinde konuştu
Gazeteci yazar Nuriye Akman, Türkiye'nin kanun devletinden hukuk devletine doğru ilerlediğini, fakat sürece direnenler olduğunu belirterek, "Basın olmasaydı ne olurdu dedirtecek gelişmeler var." şeklinde konuştu.
Akman, Denizli Kadın Gelişim ve Kültür Derneği (KAGED)'nin düzenlediği toplantıya katıldı. Denizli Polisevi'ndeki toplantıda KAGED Başkanı Nurcan Dalbudak da faaliyetleri hakkında bilgi verdi.
Mesleki tecrübelerini paylaşan Akman, Zaman'ın, çalıştığı dördüncü gazete olduğunu belirterek, röportajlarla değişik kesimler arasında köprü olabilmenin güzel bir iş olduğunu vurguladı. Röportajlara giderken heyecanlandığını ifade eden Nuriye Akman, "Aynı frekansı tutturabilmek önemli. Direksiyonda siz varsınız ancak röportaj yaptığınız kişiye, onun olduğunu hissettirmeniz lazım. Psikolojiyi yönetebilmek önemlidir. Soru sormak büyük bir erk. Bu, insanın egosunu şişirebilir. Kötüye kullanmamak gerekiyor." dedi.
Bulunduğu yere birçok zorlu aşamalardan geçerek geldiğini anlatan Akman, şunları söyledi: "Mesleği ilkokulda seçtim. Gazetecilik okurken Sümerbank'ta halkla ilişkilerde çalışıyordum. Gazeteye girebilmek kolay değildi. 1982'de Milliyet'in arşiv bölümünde çalıştım. Hikâyeler yazıyordum, çok okuyordum. Kitabî bilgisi olan ama hayat bilgisi olmayan biriydim. Ardından reklâm ve muhasebe servislerinde de çalıştım ve hep yeni bir şeyler öğrendim. Ankara'ya dönüp Hürriyet'te işe başladım. Beni normal sekreter olarak işe aldılar. Kaderin bir planı var, o saat gelinceye kadar başlayamıyorsun."
Oğlunun doğum izninde sekreterlik görevinini başkasına verilmesi üzerine iki ay boş zaman geçirdiğini, zaman zaman ağladığını aktaran Nuriye Akman, "Sonra kerhen istihbarat servisine verdiler fakat bir alan belirlemediler. O sırada 31 yaşındaydım. Bütün alanlarda haber yapmak için saldırdım. Kendimi göstermeye ihtiyacım vardı. Güzel haberler çıktı. Sonra beni Meclis muhabiri yaptılar." diye konuştu.
Akman, Hürriyet Gazetesi'nde Emin Çölaşan'ın köşe yazarı olmasının ardından, şansını denemek için Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanı olduğu dönemde ekonomiden sorumlu eski Devlet Bakanı merhum Yusuf Bozkurt Özal'la röportaj yapmak istediğini Ertuğrul Özkök'e söylediğini anlattı: "Önce Özal'ın bana röportaj vermeyeceğini düşündü ancak yaptım. İlk röportajımdı, elim ayağım titriyordu. Manşette dokuz sütun yayımlandı. Sonra başka röportajlar da yapınca tek işim bu oldu."
Bazı röportajlarının yarıda kesildiğine, tehdit edildiği durumlar da olduğuna değinen Akman, "Bunlar korkutmadı ama biraz gözyaşı dökmüşümdür. Çok kolay cevaplandırılır diye düşündüğüm bazı sorular, muhatabımın ilk dakikada sigortalarını arttırmış, beni kovmuştur. Bu meslekte bu tür şeyler olur. Hamama giren terler. Bu işi yaparken normalde okumayacağın kitapları okuyorsun. Mecburen öğrenip genişliyorsun. Bundan daha güzel meslek düşünemiyorum." dedi.
Devlet başkanları, cumhurbaşkanları ve krallar soruları önceden istediği için onlarla röportajlarda istediğini soramama sıkıntısı olduğuna değinen Akman, şunları kaydetti: "Devlet, bir numarasını sorgulanmış durumuna düşürmek istemiyor. Bütün devletlerde böyle. Şu dönemde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünissa Gül'ün yanısıra Abdullah Öcalan'la da röportaj yapmak isterdim."