Haftalık tirajı 544 bin olan Fransız L'Express dergisinin 24-30 Haziran 2010 tarihli sayısında, D.L. imzasıyla yayımlanan "Türkler Ellerinden Geleni Yapıyor" başlıklı makalede şunlara yer verildi;
Ankara, geleneksel müttefiklerinden uzaklaşma pahasına artık bir bölge gücü gibi davranıyor. Öncelikleri arasında ekonomik çıkarlarının savunulması var.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi onu "Türk Kissinger" olarak adlandırıyor. Ahmet Davutoğlu, mayıs ayında Dışişleri Bakanlığındaki görevinde bir yılı geride bıraktı. Ancak bu uluslararası ilişkiler uzmanı öğretim üyesi aslında Türkiye'nin dış politikasını yedi yıldır yönetiyordu. Bakan olmadan önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, ardından da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanlığını yapan Davutoğlu, 2002 yılında yayımladığı "Stratejik Derinlik" adlı kitabında belirlediği, Türkiye'nin refahı için komplekssiz bir diplomatik hareketlilik öngören rotayı sebatkâr bir şekilde izliyor. Tahran'da Brezilya ile birlikte müzakere edilen İran nükleer anlaşması, ardından Gazze ablukasına karşı yola çıkan "Özgürlük Filosu" Türk diplomasisinin İslamlaştığına dair spekülasyonları yeniden gündeme getirdi. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsünden araştırmacı Didier Billion bu iddiaları reddediyor. Türk diplomasisindeki hareketliliğin aksine "kapasitesinin farkına varan" ve "artık güçlüler kulvarında oynamaya kararlı olan" bir ülkenin "bölgesel güç" politikası olarak değerlendiriyor. Üstelik sonucunda neredeyse her zaman Türkiye'nin ekonomik çıkarlarının savunulması söz konusu.
Türkiye'nin ekonomik çıkarlarının savunulması öncelikli olarak komşularla iyi ilişkilerin hâkim olduğu bir politikadan geçiyor. "Komşularla sıfır sorun", Türk Dışişleri Bakanının belirlediği en önemli ilkeler arasında. En etkileyici yakınlaşma ise kuşkusuz Suriye ile yaşanıyor. 1998 yılında savaşın eşiğine gelen Ankara ile Şam arasındaki ilişkiler şimdi gayet iyi. Beş yıl içerisinde ticari ilişkilerde beş kat artış kaydedildi. Türkiye ayrıca Irak'ta, hem İran'ın nüfuzuna karşı kendi ağırlığını koymayı hedeflediği Bağdat'ta hem de yakın tarihte bir konsolosluk açtığı Irak Kürdistan'ında bulunuyor.
"Türk Modelinin" Büyüyen Nüfuzu
İran ile ilişkilerde ekonomik faktörler ağır basıyor. Tahran, Türkiye'nin ikinci gaz tedarikçisi... Brezilya ile başlatılan ara buluculuk aynı zamanda önceliklerini çıkarlarına göre belirlemeye kararlı olan Türk diplomasisinin, Washington'un hoşuna gitmeme pahasına bir bağımsızlaşma isteği içerisinde olduğunu tasdik etti. İsrail de Türkiye'nin bu bağımsızlaşma isteğinden zararlı çıktı. Orta Doğu meselelerinde bir çözüm arayışında olmasının doğal rolü olduğunu ifade eden Ankara -Türkiye 2007 ve 2008 yıllarında Suriye ve Yahudi Devleti arasında ara buluculuğu üstlenmişti- İsrail'in politikasını barışın baş tehdidi olarak değerlendiriyor. Gazze Şeridi'nde 2008 yılında yürütülen "Dökme Kurşun" operasyonu iki ülke arasındaki ilişkileri zedeledi. Türkler, o zamandan bu yana Müslüman-Arap dünyasıyla yakınlaşmalarının kazançlarını açık bir memnuniyetle biriktiriyorlar. Bir İslamcılık, demokrasi ve ekonomik dinamizm karışımı olan "Türk modelinin" nüfuzu, Arap kamuoyunun en büyük özlemlerini karşılaması nedeniyle daha da etkili.
Türkiye'nin hareketliliği Müslüman ülkelerle sınırlı kalmıyor. Türkiye geçen yıl Ermenistan ile ilişkilerinin normalleşmesi için çalışmalar başlattı. Erdoğan mayıs ayında Yunanistan'da her iki ülkenin silahlanma masraflarını karşılıklı düşürmelerini önerdi. İlişkilerin Rusya ve Gürcistan'la da düzeldiği hissediliyor. Öte yandan Brezilya ile yakınlaşma, Türk diplomasisinin kalkınmakta olan diğer büyük ülkelere yöneldiğini de gösteriyor. Geriye Avrupa kalıyor. Bu hiperaktifliği, 72 milyon Türk'ü Birliğe kabul etme konusunda ayak direyen Avrupalıların davranışlarına bir tepki olarak mı yorumlamalı? Washington'un tezi bu yönde. Türkiye'ye gelince, hâlâ aday olduğunu söylüyor. Ahmet Davutoğlu "Eksenimiz Ankara, ufkumuz 360 derece." diyor.
BYEGM
Timetürk olarak Ahmet Davutoğlu için yapılan Türk Kissenger'i yaştırmasını doğru bulmuyoruz. İşte nedeni..