NNT Nanoteknoloji Bor Ürünleri AR-GE Sanayi Ticaret A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Anıl Akın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, firma olarak yaklaşık 18 yıldır nanoteknoloji ve bor üzerine çalıştıklarını, işe başladıklarında devletin AR-GE kurumlarıyla ve üniversitelerle işbirlikleri yaptıklarını, ancak 18 yıl önce nanoteknoloji konusunda bir ön yargının olduğunu söyledi.
Dünyadaki bor madeninin yüzde 94'ünün Türkiye'de bulunduğunu anlatan Akın, şunları kaydetti:
''Borun önemini ortaya koymak açısından bazı çalışmalar yaptık. Bu çalışmalar neticesinde şu ortaya çıktı; bor gelecekte askeri ve sivil sanayide çok faydalar sağlayacak değişik ürünler ortaya çıkarabilecek kapasiteye sahip bir maden. Biz de bunun işlenmesi, ülkeye katma değer sağlaması açısından AR-GE çalışmalarına önem verdik. Firmamızda çalışan bilim adamlarıyla, akademisyenlerle beraber değişik projeler geliştirdik. Endüstriyelleşmeye hazır 20'ye yakın projemiz var. Savunma sanayi ve sağlık sektörüne kadar birçok değişik projemiz var. Hepsi de bor bazlı nanoteknoloji ile geliştirilmiş projelerdir.''
''NANOLUBE'' İLE YAKIT TASARRUFU
Akın, yağlamayla ilgili yaptıkları çalışmalarda, piyasada üretilen ve satılan konvansiyonel yağlayıcıların, belli bir süreye kadar fayda gösterdiğini, daha sonrasında ise kimyasal tepkimeye girdiğini, etkisini kaybettiğini ve sanayide büyük kayıplara yol açtığını gördüklerini belirtti.
Yağın etkisi kaybolduğu taktirde ciddi aşınmaların ve sürtünmelerin ortaya çıktığını ifade eden Akın, ''Parçalar eskiyor, elektrik ve enerji sarfiyatları artıyor. Bunun minimuma indirilmesi için bor madeni ile nanoteknolojiyi bir araya getirerek maksimum seviyede çalışacak bir yağlayıcı, dolayısıyla enerji ve yakıt tasarrufu sağlayacak bir ürün ortaya çıkması konusunda çalışma yaptık. Elde ettiğimiz veriler neticesinde 'nanolube' adını verdiğimiz ürün ortaya çıktı'' diye konuştu.
Avrupa'nın en önde gelen bağımsız kuruluşları olan Almanya'daki TÜV Laboratuvarı, Almanya Devlet Malzeme Araştırma Laboratuvarı, Almanya Nanoteknoloji Araştırma Laboratuvarı ve İngiltere Kraliyet Motor Araştırmaları Enstitüsünde ve Amerika'daki Sauthwest Research Institute'de ürün testi yaptıklarını dile getiren Akın, şunları söyledi:
''Yapılan testler sonucunda ürünün gerçekten nanoteknolojik ve bor madeniyle işlenmiş yeni nesil bir yağlayıcı olduğu ortaya çıktı. İkincisi, kullanıldığı sistemlerde eğer bu otomobil ise yüzde 10 ve üzeri yakıt tasarrufu sağladığı, eğer bir üretim makinesiyle burada da ciddi oranda elektrik tasarrufu sağladığı ortaya çıktı. Bunları belgeledikten sonra piyasaya girme anlamında firmalarla referans çalışması yaptık.''
''REFERANS ÇALIŞMASI TÜRKİYE'DE ZOR''
Referans çalışmasının Türkiye'de zor olduğunu, büyük fabrikaların ve bu fabrikalarda çalışan mühendislerin duruma daha çok şüpheci yaklaştıklarını anlatan Akın, ''Ürünü, Türk firması ürettiği için kabullenememe durumu söz konusu. Bu teknolojiyi bir Türk firmasının geliştiremeyeceğini düşünüyorlar. Geliştirmiş olsa dahi söz edilen faydaları sağlayamayacağı gibi ön yargılarla karşılaştık'' dedi.
''Nanolube'' ile fabrikalardaki üretim sistemleriyle denemeler yaptıklarını ifade eden Akın, ''Ortaya şu çıktı. Bu ürün sayesinde yüzde 7 ile 10 arasında elektrik tasarrufu sağlanıyor, mevcut sistem daha randımanlı çalışıyor. Ürünün, parçaları koruma özelliği sergilediği, yağın kalitesinin arttığı ve ısı derecelerinin düştüğü gibi birçok sonuçlar aldık'' diye konuştu.
SANAYİ KURULUŞLARIYLA SİGORTA ANLAŞMASI
Fabrikalardaki üretim makinelerinin pahalı ve 24 saat çalışan sistemler olduğunu anlatan Akın, ''Nanolube'' ürününü kullanan sanayi kuruluşlarıyla uluslararası geçerliliği olan bir sigorta anlaşması yaptıklarını, ürünü kullanan her müşterinin kullandığı sistemi garanti altına almış olduklarını belirtti.
Akın, aylık yaklaşık 2 milyon TL gibi enerji tüketimi olan bir tesisin ''Nanolube'' ile yüzde 7,5 civarında bir elektrik tasarrufu yaptığını, bunun aylık 150 bin TL tasarruf sağladığını ifade etti.
''Nanolube'' gibi bir ürünün Türkiye'de ilk olduğunu, daha da yaygınlaştırmak istediklerini belirten Akın, ''Berlin'de ofisimiz var. Oradan distribütörlük veriyoruz. Avrupa Birliği ülkelerine bu ürünle ilgili ihracatımız başlayacak. Almanya, Fransa, İsveç, Norveç ülkeleri öncelikli hedeflerimiz'' dedi.
DENİZCİLİK SEKTÖRÜNE ''MARİNE''
Akın, kara taşımacılığında olduğu gibi gemicilik sektörünün de maliyetlerle büyük bir boğuşma içinde olduğunu, gemilerin daha ekonomik ve tasarruflu bir şekilde işletilmesi gerektiğini ifade etti.
Gemilerdeki en büyük sorunun, motorlarının aşırı hararetten dolayı yağ kayıplarına yol açması olduğunu belirten Akın, ''5 bin tonluk geminin buharlaşmadan kaynaklanan yağ kaybı 300-400 litre. Bu miktar, aylık oran olarak değerlendirildiğinde çok ciddi rakamlar ortaya çıkıyor'' diye konuştu.
''Marine'' ürününü kullandıktan sonra hararetten kaynaklı yağ tüketiminin düştüğünü ve yakıt tüketimine katkı sağladığını gördüklerini söyleyen Akın, şunları kaydetti:
''Ülke ekonomisi adına, yakıt ve yağ tüketiminde çok ciddi tasarruf sağlayan bir ürün olduğu ortaya çıktı. Bunun en önemli özelliği içinde bor madeninin olması. Bor madeninin de çok yüksek teknolojiyle işlenmiş bir hali mevcut bu ürünün içinde. Danimarka'da bir gemi motoru üreticisiyle yapılan testlerde, yüzde 8 yakıt tüketiminde bir düşüş olduğu ispatlandı.''
Sanayi ve Ticaret Bakanlığının verdiği kapasite raporuna göre yıllık 10 milyon litreye ulaşan bir kapasitelerinin olduğunu, ancak bu kapasiteye bir anda ulaşmak için o oranda da ürünün satılabilmesi gerektiğini ifade eden Akın, ''O kapasiteye ulaşılamayabilir ama rakamsal olarak baktığımızda, piyasaya ilk giriş aşamasında nanolube ve marine ürünlerinin her biri için 5-6 milyon avroluk ihracat ve yurt içinde de aynı oranda satış hedefliyoruz. Daha sonraki senelerde bu rakamların 2-3'e katlanacağını düşünüyoruz'' dedi.
Akın, her biri 4 litre olan 160 TL'lik ''nanolube'' ve 180 TL'lik ''marine'' ürünlerinin her biri için 2010 yılında 100 bin adet satış hedeflediklerini belirtti.
''BOR, PETROLE ALTERNATİF''
Akın, önemli bir maden olan bor madeninin kıymetinin bilinmemesinin arkasında siyasi nedenler ve yurt dışı bağlantılı etkenlerin olduğunu ifade etti.
Türkiye'deki bor madeninin yıllarca topraktan alınıp, kamyonlarla gemilere yüklendiğini, Amerika ve Avrupa'nın çeşitli ülkelerine toprak olarak çok ucuz fiyatlara satıldığını belirten Akın, ''Bu kıymetli madeni işleyerek satışını yaparsak, ülke o kadar çok kazanır. Ancak bunu yapabilmek için de teknolojiye sahip olunması gerekiyor'' dedi.
Bugüne kadar üniversitelerde ve akademik kurumlarda bor ve teknolojileri üzerine ciddi çalışmalar yapılmadığı için ortaya bir teknolojinin çıkarılamadığını belirten Akın, ''Öncelikli olarak teknolojinin geliştirilmesi, bu ürünün nasıl kıymetli hale getirilebileceğinin bulunması gerekiyor. Son dönemdeki hükümet, Ankara'da Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü diye bir kuruluş kurdu. Bor üzerine söz sahibi tek yetkili kurumdur bu enstitü. Türkiye bor madeninin kıymetini anladı'' diye konuştu.
Uluslararası verilere göre, petrolün 20-30 yıllık bir ekonomik değerinin olduğunu, borun da petrole alternatif bir yakıt ürünü olarak kullanılabilecek özelliklerinin bulunduğunu anlatan Akın, ''Boru yakıt olarak ürettik, ancak bu yakıtı şu anda konsantre halde yakıt deposuna ekliyoruz. Bu bor yakıtlarının bir ilkidir. Dünyada ilk defa bir bor madeni bir araba deposunun içine girdi'' dedi.
Akın, resmi verilere göre, dünya rezervinin yüzde 94'ünü barındıran Türkiye'de binlerce yıl kullanıma yetecek kadar bor madeninin bulunduğunu kaydetti.