Atılgan Bayar`ın gündeminde yine Türban ve Laiklik meselesi vardı. Bayar, türbanlı genç kızlara ilginç bir çağrıda bulundu:
Evet türbanlı kadın laiktir. Şüpheniz mi var?
CHP`li bir dostuma, şimdi ismi lazım değil, türbanlı kadının laik olduğunu, daha önce defaten yazdığım gibi, ısrarla izah etmeye çalışıyordum.
Dedim ki; o türbanlı hanımlara sorun bakalım, mirastan erkek kardeşlerinden az pay almak istiyorlar mı?
Dedim ki; o türbanlı hanımlara sorun bakalım, eşleri ikinci hanım alsın mı?
Dedim ki; o türbanlı hanımlara sorun bakalım, kamusal hayata katılmak mı, eve kapanmak mı istiyorlar?
Alacağınız cevaplar, medeni kanun hükümlerine denk olacaktır.
Ama sizin, inancı yüzünden, politik bir sembol olarak veya moda olduğu için veya yoksulluktan kuaföre gidemediği için, her ne sebeple olursa olsun, bir kadını türban taktığı için laiklik alanı dışına çıkartmaya hakkınız yok.
`Haklısın, ama ben öyle düşünmüyorum` dedi dostum.
Böyle CHP`li dostlarım var benim işte, hem `haklı` olduğumu söylüyorlar, hem de ısrarla benim gibi düşünmeyeceklerini beyan ediyorlar.
Ben de onlara neden iflah olamayacaklarını anlatmaya devam ediyorum.
Türbanlı kardeşlerime sabır, yeni CHP yönetimine de zihin açıklığı diliyorum.
Mektup
Aşağıdaki mektubu, aylar önce yazmıştım. Bir mail zincirine girmiş olmalı ki, son günlerde bu mektubu tekrar yayınlamam için çok fazla talep geldi. Benim için de çok önemli olan bu mektubu tekrar yayınlıyorum.
TÜRBANLI GENÇ KIZA MEKTUP
Sen başını örtüyorsun diye; birileri hayattaki bütün mana ve fonksiyonunu türbana indirgemek isteyecek; seni alkışlayacak...
Sen başını örtüyorsun diye; birileri hayattaki bütün mana ve fonksiyonunu türbana indirgemek isteyecek; seni yuhalayacak...
Aldırma bunlara...
Aşklarını, hayallerini, hedeflerini, işini, kalbini, imanını konuşmayıp; türbanını konuşanlara öteki de olsalar beriki de olsalar; aldırma.
Bu kör gözleri, bu sağır kulakları, bu mühürlü kalpleri dinlersen eğer; sen de ablaların gibi bu çıldırtan diyalektiğin esiri olup; kendini yalnızca türbanla anlamlandırmaya mahkum olacaksın...
Zor biliyorum ama bin bir engelle üniversiteye gidiyorsun...
Zor biliyorum ama bin bir engelle iş buluyorsun...
Türbanını niçin bağlıyorsan bağla ama muhakkak başına bağla. Her iki kesimin de gelip o türbanı gözüne bağlamasına izin verme.
Roman yaz.
İhracat yap.
Hasta bak.
Çocuk büyüt.
Koleksiyon hazırla...
Ama ne yaparsan yap; artık onu iyi yap.
Bu ülkeden çıkmış; üç beş Batı diline çevrilmiş bir romancı ol sen...
Bu ülkede; herkesin konuştuğu bir programcı...
Bu ülkeden çıkmış önemli bir ressam...
Ol ki, ister muhafazakar olsun ister modernist, birtakım taş kafalar, `türbandan ibaret` muamelesi yapamasın sana....
Kardeşim benim;
Bu ülkede kadınların başlarıyla çok oynadılar.
Ekonomiyi de, siyaseti de kadınların başlarının üzerinden kurguladılar.
Cumhuriyet`in ilk yıllarında şapka üreterek devleşen bir şirketin bugün ana ürününün eşarp olması bir ulusal şaka gibi gelmiyor mu sana da?
Sana, başını kapat, diyorlar...
Sana, başını aç, diyorlar...
`Ama kafanı kaldır; gökyüzüne bak` demiyorlar...
İşte o yüzden; başını örtsen de açsan da, sen inadına gökyüzüne bak.
O zaman da önüne bir tuzak koyacaklar...
`Türbanlı kontenjanı`ndan romancı, `türbanlı kontenjanı`ndan sunucu yapmaya çalışacaklar seni...
Bu tuzağa düşersen; başa döndürüp, yine bütün mana ve fonksiyonunu türbana indirgeyebilecekler.
İşin çok zor benim güzel kardeşim.
Ama şöyle bir gözlerine bakıyorum da; sende bu salaklara pabuç bırakacak bir hal görmüyorum.
ATILGAN BAYAR/AKŞAM