TUNUS (AA) - ADİL ES-SABİTİ - Tunus'ta Cumhurbaşkanı Kays Said'in sadece silahlı kuvvetlerin değil, emniyet gücünün de "başkomutanı" olduğu yönündeki açıklamaları, bir yanda Cumhurbaşkanı karşısında Başbakan Hişam el-Meşişi ve Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi'nin konumlandığı iki aydan uzun süredir devam eden krizi daha da derinleştirdi.
Tunus'ta Cumhurbaşkanı Said'in, meclisten güvenoyu alan Başbakan Hişam el-Meşişi'nin kabine revizyonunu anayasaya aykırı saymasıyla iki ay önce patlak veren çekişme, Meclis Başkanlığı, siyasi partiler ve devletin zirvesinin kamuoyu önünde karşılıklı açıklamalarıyla farklı bir boyuta taşındı.
Tunus siyasetindeki bu düğümde son sahnede, İç Güvenlik Güçleri Günü'nün kuruluşunun 65. yıldönümündeki törende, krize taraf Başbakan Meşişi, Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi'nin önünde konuşan Said, "İç güvenlik güçleriyle ilgili 1982'de çıkan yasaya göre sadece silahlı kuvvetlerin değil, emniyet güçlerinin de başkomutanıyım." ifadelerini kullandı.
İki aydır süren krizin ardından gelen Said'in bu açıklamalarına krizin tarafı Başbakan Meşişi'den yanıt geldi.
Cumhurbaşkanı'nın son açıklamalarını "bağlam dışı" şeklinde değerlendiren Meşişi, Cumhurbaşkanı'nın sık sık vurgu yaptığı şekilde "çıkarılan bazı kanunların anayasaya uygun olmadığını düşünen varsa bu konularda karar veren uzman yapılar ve organlar olduğunu" belirtti.
Mecliste birinci parti konumundaki Nahda Hareketi de Said'in sözlerini "anayasayı çiğnemek" şeklinde nitelendirirken, güvenlik güçlerini siyasi çekişmelere karıştırmanın demokrasiyi tehdit edeceği uyarısı yaptı.
Açıklamada, "Tüm güvenlik ve emniyet birimlerinin önce İçişleri Bakanı ardından da Başbakan'a karşı sorumlu olduğu tabloda, Said'in kendisini güvenlik güçlerinin de başkomutanı olarak ilan etmesi anayasayı çiğnemektir." ifadeleri yer aldı.
Nahda Hareketi, "siyasi çekişmelere güvenlik güçlerini karıştırmanın demokrasiye, sivil huzura ve devrimin kazanımlarına bir tehdit teşkil edeceği" uyarısını yaptı.
Tunuslu uzmanlar, Said'in açıklamalarının Tunus siyasi üslubunu aştığını belirterek, siyasette gerilimin ileride daha da artabileceği yorumunu yaptı.
- "Savaş ilanını andırıyor"
Siyasi analist Hişam el-Haci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanı'nın ifadeleri ister milli, ister bölgesel ya da o güne özel bir açıklama olsun, meselenin üç lider arasındaki mevcut kriz olduğu kamuoyu tarafından da biliniyor, hatta bu açıklama savaş ilanını andırıyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Said'in "tüm diyalog kapılarını kapattığını" söyleyen Haci, "Cumhurbaşkanı, Nahda Hareketi ve liderine çok sayıda suçlama yönelterek, meclise de yüklendi." şeklinde konuştu.
Haci, Cumhurbaşkanı Said'in tüm güvenlik güçlerinin "başkomutanı" olduğunu ilan etmesinin "bir hazırlık" olabileceğini ileri sürdü.
Said'in, "Cumhurbaşkanı" ünvanıyla 9-12 Nisan tarihlerinde Mısır’a ilk kez resmi bir ziyaret düzenlemesi ve burada Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah es-Sisi ile görüşmesine işaret eden Haci, Cumhurbaşkanı'nın söz konusu açıklamalarının tartışmalı ziyaretin ardından geldiğini hatırlatarak, "Said, gözdağı vererek ve üstü kapalı mesajlarla Tunus siyasi hayatında bilinenin ötesinde yeni bir üslupla konuştu." ifadelerini kullandı.
Haci, Tunus'un "kaosa sürüklenmesinden korktuğunu" ve 2013'te benzer bir diyalog krizi yaşandığını anlatarak, "tüm ekonomik verilerin kötü yönde olması, protestoların artmasına neden olabileceği" yorumunu yaptı.
- Darbe hazırlığı iddiaları asılsız
Siyaset araştırmacısı Tarık el-Kahlavi de Cumhurbaşkanı Said'in bir darbe yapma hazırlığında olduğu iddialarına katılmadığını ifade etti.
Said'in iç güvenlik güçleri üzerinde kontrolü sağlaması ve İçişleri Bakanı'nı değiştirme yetkisini sorgulayan Kahlavi, "bu senaryonun uygulanmasının mümkün olmadığını" kaydetti.
Kahlavi, "Eğer Said, ordu ve güvenlik güçlerinin desteğine dayanarak hareket ederse hayal kırıklığına uğrayacaktır. Bu kurumlarda cumhuriyetçiliği benimseyen, iç ve bölgesel dengeleri gözeten ve siyasete karışmayan bir anlayış hakimdir." dedi.
Cumhurbaşkanı Said'in açıklamalarının anayasa çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Kahlavi, Said'in elindeki tek kozun olağanüstü hal ilan ederek kurumların işleyişini askıya almasına imkan veren, anayasanın 80. maddesi olduğunu anlattı.
Kahlavi, "Kays Said, anayasaya göre mevcut durumda ordunun başkomutanı bu da ülkedeki gücün en üst mercidir. (Cumhurbaşkanı) Kararlar alabilir ve tutuklamalar yapabilir ancak şu anda meclisi feshedemez." ifadelerini kullandı.
Krizin siyasi olduğunu ve hiçbir tarafın ötekini dışlayamayacağını kaydeden Kahlavi, gerilimin daha çok artmasını beklediğini dile getirerek, bu kriz şartlarında "mevcut geçici hükümet değil daha güçlü bir hükümete ihtiyaç duyulduğunu" söyledi.
- Siyasetin çıkmaza girmesi
Tunus'taki mevcut siyasi tabloyu değerlendiren Haci, "Siyaset, çıkmaza girmiş durumda. Hükümetin işlemez hale gelmesi ve anayasanın kişisel yorumu nedeniyle Anayasa Mahkemesi kurulamamasında Cumhurbaşkanı'nın büyük bir sorumluluğu var." dedi.
Haci, Cumhurbaşkanı Said'in Başbakan Meşişi ve Meclis Başkanı Gannuşi ile çatışma içinde olduğuna işaret ederek, "kendi görüş ve planlarına uymayan kişilerle görüşmediğini" kaydetti.
Kahlavi ise "Asıl mesele, Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı arasındaki siyasi kriz ve bu iki seçilmiş arasındaki derin bir güven krizidir. Bu bağlamda Başbakan'ın krizdeki rolü ikinci plandadır." değerlendirmesinde bulundu.
Başbakanı Hişam el-Meşişi ile Cumhurbaşkanı Kays Said arasında yaklaşık iki aydır devam eden siyasi düğüm ülke gündemini meşgul ediyor.
Cumhurbaşkanı Said, Başbakan Meşişi'nin meclisten güvenoyu alan kabine revizyonunun anayasal olmadığını savunuyor. İkili arasında belirli aralıklarla karşılıklı açıklamalarla gerilim zaman zaman tırmanıyor.
Tunus Cumhurbaşkanı, bundan önce de nisan ayının başlarında parlamentonun kabul ettiği Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimindeki 217 sandalyeli meclisten geçmesi için gereken yeterli oy sayısını 145'ten 131'e düşüren yasa değişikliğini anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle onaylamayı reddetmişti.