17 yıl oldu TRT’deyim. Bir dönem müdürlerin keyfi kararlarından dolayı ayrılmıştım. Sonra yeniden döndüm. Uzun seneler stajyer sanatçıydım. Ama bu stajyer sanatçı düşünün kaç tane ödüller almış, televizyon programları yapmış. Kaldı ki yine aynı süreçte TRT Müzik ödüllerinde Türk Sanat Müziği Erkek Sanatçısı ödülünü de aldım. Neyse ki geçen hafta bu stajyerlik bitti. Bu benim için en büyük ödül. TRT bakış açısını daha da yumuşattı. Genel Müdürümüz ve üst düzey yetkililere bu anlamda çok teşekkür ediyorum. Önceki dönemlerde TRT bizi ortaya çıkarmak için hiçbir zaman fırsat vermemişti. Hep bir grup zihniyeti içinde, boncuk gibi dizilen insanların televizyonda kendilerini gösterme çabalarını yansıttı. Tek başımıza, bize bir kimlik vererek bize hiç destek olmamışlardı.
Beş yıl Emel Sayın ile çalıştım
Sizden sonra gelen Türk Müziği sanatçılarına nasıl bakıyorsunuz?
Endişeyle bakıyorum. Nerede iş imkanı bulacaklar, sanatlarını nerede temsil edecekler? Devlet koroları var, TRT Radyoları var. Bu kurumlar ne kadar devam edecek bilemiyoruz. Ama bu kurumlar yaşamalı ve yaşatılmalı. İnsanı ister istemez kurtlar sofrasına itiyor, ‘Piyasaya gir, cenk et, ekmeğini taştan çıkar’ diyorlar.
Siz nasıl yaptınız?
Ben ve o dönem akitli çalışan tüm arkadaşlarım maddi olarak zaten karşılığını alamadığımız gibi sosyal güvence haklarımız da verilmediğinden gittik dışarıda bir şeyler yapmaya çalıştık. Orta halli bir ailenin çocuğuyum ben. Mezun olduktan sonra radyoda hem şarkı söyledim hem büroda çalıştım. Sonra radyo programcılığı yaptırdılar. İçimdeki sahne alma isteği yanıp tutuşup çoğalınca Emel Sayın’a beş yıl vokal yaptım. Aynı şekilde Bülent Ersoy ile de çalıştım. Sahne tozunu ilk onlarla yuttum. Mücadele, hep mücadele. Sonra tek başıma sahneye çıkar oldum. Sahne, hayatımı yönlendiren ve çok keyif aldığım yer oldu.
Penguen gibi giyiniyorduk
TRT’deki kıyafetleriniz için ‘penguen kostümü’ demişsiniz, neden?
Fark edilmek için farkı ortaya koymak zorundasınız. TRT’de yıllardır var olan sanat müziğinin klasik kostümü vardır, penguen kostümü diyorum ben ona. Cesaret göstererek, asilik yaptım ve farklı kostümlerle kırmızı ceketler, kravatsız farklı gömleklerle ekrana çıktım. Uyarılar aldım ama sonraki programda başka arkadaşlarım da benden cesaret alarak farklı renkler giyip papyonları çıkarmaya başlamıştı. Derken bu böyle değişti ve sonrasında TRT bizi rengarenk giydirerek Akşam Sefası programlarını başlattı. Farklı repertuarlarla çok izlenen bir program olduk. Çünkü orada kendimiz gibiydik.
Assolistlik kavramı bitti
Size göre Türkiye’nin yeni dönem assolisti kim?
Assolistlik kavramı bitti. Sahne anlamında onu ifade edecek dört dörtlük biri yok. Çok iyi sesler elbette var. Ama buna layık olacak erkekler de dahil olmak üzere inanın yok.
Yeni projeleriniz nedir?
15 şarkılık bir Türk Müziği albümüne başladık. Dinleyicinin beklentisini karşılayacak bir albüm olacak. Sonrasında albümdeki konsepti sahneye de taşıyacağız. Önümüzdeki ekim ayında TRT Müzik’te bir program başlayacak.
Sahneye maçolar değil zarif insanlar yakışıyor
Metroseksüel, bakımlı bir erkek olmanız dinleyiciniz tarafından yadırgandı mı? Saçlarınızın fönlenmesi, burnunuza estetik yaptırmanız ya da makyaj... Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Evet, bu tür tepkileri ben de sözlüklerde okuyorum. Onları yazanlar herhalde karşısında daha maço tipli birini görmek istiyordur. Ama alaturkada da böyle bir gerçek var, maço tiple alaturka söyleyemezsiniz. Yakışmaz. Zeki Müren ‘e bakın, Ahmet Özhan’ın gençliğini düşünün, Yıldırım Bek- çi’ ye bakın hep zarafet içinde fazla dayı dayı olmayanlardır. Star boyutuna ulaşanlar hep zarif insanlar çünkü sahne bunu gerektiriyor. Ama öyle çok sert tepkiler gelmedi. Ara sıra makyajımı eleştirirler. Burun estetiğine gelince... Daha iyi görünmek istemek kötü bir şey değil. Bir de sağlık açısından dişlerimi yaptırdım. Bu arada buruşursam yüzüme botoksumu da yaptırırım.
Düşmedim, iki seksen yere kapaklandım!
GEÇTİĞİMİZ günlerde TRT’nin ilk defa düzenlediği müzik ödüllerinde En İyi Türk Sanat Müziği Erkek Sanatçı ödülünü aldınız.. Ödülü almaya giderken sahneye çıkacağınız anda düştünüz, o anı ve hissettiklerinizi anlatır mısınız?
Düşünsenize ekranda milyonlarca insan var, salonda önemsediğiniz çok değerli insanlar var ve hepsinin gözü sizin üzerinizde... Ve siz yere düşmüyor, resmen iki seksen kapaklanıyorsunuz. Yıllardır sahnedeyim, mikrofon önündeyim ayağım bir kere bile bir yere takılmadı. Ama bu kez bir takıldım pir takıldım. Çok acele ettim. Ama o çağırılma anıma kadar gerçekten o sahneye davet edileceğimi bilmiyordum. Bizler aday gösterilmiştik ki bu bile benim için çok heyecan vericiydi. Hatta çok şık hazırlanıp gelmiştim, sonra çok fazla abartmışım diye düşünüp papyonumu çıkarmış, rahat rahat oturuyordum. Gerçekten ben oraya çıkacağımı tahmin etmemiştim. İsmim okununca şoke oldum. Sonra işte o bilinen sahne maalesef yaşandı. Sakarlık mıydı neydi bilmiyorum ama ödüle giderken düştüm. Hayatımda hoş, güzel bir anı. Allah kalkmayacağım şekilde düşürmesin de böyle düşmeler varsın olsun.
star-pazar