TMSF Başkanı Ahmet Ertürk Açıkladı

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk Hakkındaki bütün idddialara cevap verdi

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk Teke Tek'te Fatih Altaylı'nın konuğu oldu. Ertürk, geçen hafta Teke Tek'e katılıp "Benim devletten alacağım var, Ertürk'ten alacağım bu parayı" diyerek kendisine meydan okuyan Halis Toprak'la ilgili soruları yanıtladı. Ertürk, "Biz işimizi yapıyoruz. Halis Bey'in gazetelere verdiği gerçek dışı iftira niteliğindeki söylemleri maalesef işi centilmenlik zemininden çıkarıp götürdü. Bunun bilinçli bir şekilde yapıldığını düşünüyorum. TMSF yöneticilerine bugüne kadar böyle saldıran bir banka sahibi çıkmadı" dedi.

İşadamı Halis Toprak'ın bütün mallarına el koyan TMSF'nin Başkanı Ahmek Ertürk, Teke Tek'te Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı. Ertürk, geçen hafta Teke Tek programına katılıp kendisine ağır eleştiriler yönelten Halis Toprak'ın bütün iddialarına belgeleriyle cevap verdi. Ertürk, Toprak'la ilgili şunları söyledi: Halis Toprak'ın pek çok iddiası var. Toprak Bank'a el konulduğu zaman Halis Toprak'ın ilk iddiası şu: 'Benim sermaye yeterlilik rasyonum yüzde 14. Ve 14 olan bir şirkete el koyamazlardı. Ama benim şirketimin içindeki varlıkları sermayeden saymadılar. Öyle olunca da sermaye yeterlilik rasyonum düştü. Ve böylelikle bankama el koyma fırsatı elde ettiler' diyor. Oysa biliyoruz ki bankanın iştirakleri, varlıkları yeterlilik rasyonu açısından göz önüne alınıyor. Toprak Bank'ta sizden önceki dönemde böyle bir şey olmuş mu?

Hiçbir zaman Halis Bey'in aritmetiğinde 2x2 = 4 değildir. İşine gelirse 8'dir, 10'dur. İşine gelmezse 1 veya 2'dir. Biz masaya otururken 2x2'nin 4 olduğuna emin olarak oturuyoruz. O dönemde BDDK 'Akşam yatıp, sabah kalkıp bankalara el koyayım' demiyor. Bankaların yeminli murakıpları bankaları aylarca gözetim altında tutuyorlar. Günlük raporlar yapıyorlar. Biz bugüne kadar hiçbir banka ortağıyla kişisel bir polemiğe girmedik. Biz işimizi yapıyoruz. Halis Bey'in gazetelere verdiği gerçek dışı iftira niteliğindeki söylemleri maalesef işi centilmenlik zemininden çıkarıp götürdü. Bunun bilinçli bir şekilde yapıldığını düşünüyorum. TMSF yöneticilerine bugüne kadar böyle saldıran bir banka sahibi çıkmadı. Halis Bey bu yöntemle sonuç alırsa ya da diğerleri bu yöntemin sonuç aldığını görürlerse bu herkes için başvurulan bir yöntem olacak. 30 Kasım 2001'de Toprak Bank fona devredildi. Yani battı. Battı ama devletin sırtına kaldı. O gün itibariyle bankalar yeminli murakıplarının tespit ettiği devir zararı o günkü parayal 1.3 katrilyon TL. Ve bunun 792 milyon lirası banka hakim ortağının kendisine kaynak aktarmasıyla oluşmuştur.

Fatih Altaylı: Halis Toprak 40 milyon diyor?
40 milyonun hikayesi şu: Bilirkişi raporu diyor ki, 'Toprak Bank'ın Toprak off shore üzerinden yani yurtdışındaki paravan şirketi üzerinden Halis Bey'in şirketlerine199 milyon 946 bin 702 dolar sadece off shore üzerinden yapılan kaynak aktarımı var ve bu sadece anapara. Bir 40 var evet. Ama bu 40 milyon, o kaynağın Halis Toprak'a aktarıldığı dönemdeki kurlardan TL'ye dönüştürülmüş rakamdır. Bu krediler dolar ve mark kredisidir. Şu kurnazlığı yapan biriyle siz neyi konuşacaksınız: O günkü düşük kurlarla yani dolar 200 bin lirayken TL'ye dönüyorsun. O TL'yi dolar 1.5 milyon lirayken bölüyorsun. Dolar karşılığı 200 milyon dolar iniyor 30 milyon dolara. Bu kurnazlıkla sokakta işlerin dışındaki bir insana 'vah vah' dedirtirsin ama iş dünyasında rakamlarla oynamaya gelmez. Ve bu 200 milyon dolar sadece ana paradır. Bunun işlemiş olan faiziyle beraber sadece bu kalem hırsızlık miktarı 356 milyon 95 bin 885 dolar. Bu yalnızca bir tanesi. Toprak Bank'tan Toprak şirketlerinin kullandığı kredi 48 milyon 395 bin dolar. Demirbank'tan kullanılan kredi 54 milyon 122 bin dolar. Bunlar geri ödenmemiş 22 milyon 87 bin dolar da gayri nakdi riskler. Bu da teminat mektubunun bedelleri. Toplayınca 434 milyon 688 bin dolar. Bunun 20 milyon 871 bin doları bankacılık işlemlerinden doğan cezalar. 455 milyon. Buradan 4 milyon 815 bin lirayı düşüyoruz. Bu 3 sene içinde Halis Toprak'ın kamuya ödediği para. Bunu da fon bazı varlıklarını satarak almış kendisi ödememiş. Şu parayı bile fazla görüyordu bize.

454 milyon lira bir borcu var. Siz Libadiye'deki arsasını satmışsınız 400 milyon dolara. Geriye kalıyor 54 milyon dolar. Ama baktığınızda el konulan şirketler ve mallar daha fazla ediyor. Hala niye peşindesiniz? Sadece Toprak Holding'in binası ve Libadiye'deki arsa 488 milyon ediyor. Banka, 1 milyar 50 milyon lirayla battı dediniz.
Evet. Ogünkü kurlarla bölerseniz 850 milyon dolar.

Siz 850 milyon doların yarısını silmişsiniz. 454 milyon liradan bir protokol yapmışsınız. Daha sonra arsa satışlarıyla 400'ü tahsil edilmiş.
Bu 454 milyon doları biz bir ödeme planına bağladık. 2 yıl vade yazdık. 320'yi getir öde dedik 2 yılda ödenmedi. Karamehmete'e de yaptık. 2 milyar 200 milyon dolara yakın para tahsil ettik. Bu para nasıl yükseldi? Halis Toprak, Toprak Bank'ta geleceğe yönelik altın alışverişi yapmış. Maliye uzmanlarına göndermiş ve vergi kaçırıldığını tespit etmiş ve burada 91 milyon dolar ana parası ve 17 milyon faizi olan bir borç çıkarmış. Toprak Bank'ın o tarihte adı Bayındır Bank'tı. Bugün Birleşik Fon bankasına devrediliği için maliye bu parayı bizden aldı. 110 milyon dolar civarında buradan bir yük geldi. Bu 450'nin içinde yok.

İş bankası tebliği var?
Halis Bey bize olan borcunu ödememeye başladı. Protokol şartlarına uyarak gayrimenkulleri satması gerekiyordu. Şartlara uymamaya başladı. İş Bankası Halis Toprak'la bir protokol yaparak alacağını protokole bağlamış. Protokole bağladığı alacak rakamı 2.1 katrilyon. Bu, İş bankası gayrimenkulleri satacaktır ve kalanının bize verecektir anlamına geliyor. Borçlu iki alacaklı kurumu kullanarak kendi borç ödememe durumunu sürdürmeye çalıştı. Tabi biz bu kurnazlıkları biliyoruz. Bizim ilişkimiz ne zaman koptu biliyor musunuz? Bir gün bana bir mektup getirip 'Sizdan 150 milyon lira alacağım var' dedi, daha sonra bunu 600 milyon liraya çıkardı.

Halis Toprak'ın birtakım iddiaları var. 'Toprak Yatırım Bankası'na el koydular ve bu bankayı işadamı Halit Cıngıllıoğlu'nun kızı Damla Cıngıllıoğlu'na 10 milyon dolara sattılar. Daha sonra da bu banka bir yabancıyla ortaklık kurdu. 300 milyon dolar sadece yüzde 50'si için aldı' diyor...
Evet 10 milyon dolara Toprak Yatırım Bankası satılmıştır. Bu bizden önce yapılan bir işlem. Bu Toprak Yatırım Bankası ve 8 tane daha iştirak bankayla beraber bize geçmiş. Ve iki tane değerleme yaptırılmış. Ve bu değerlemelerin ortalama değeri 5.5 milyon dolar. O günkü şartlarda ve 2002'den bahsediyoruz. 5 sene önce 10 milyon dolar olan şey 5 sene sonar nasıl 300 ya da 500 milyon dolar olur? 10 milyon dolar icradan kapalı teklif, kapalı zarf ve açık artırma suretiyle yapılan 4 tane iştirakçinin katılmıyla satış yapılmış. Şirketin satışı tertemiz, yasal ve o günkü fiyatı bu. Halit Bey bugün yurt dışında bankacılık yapan bir insan. Bankayı almış. İşletmiş, pazar payı yaratmış, marka değeri oluşturmuş ve bunu satmış. Bundan sonraki satışının fiyatında eski sahibinin ne gibi bir katkısı olabilir?

'Bankamın 795 gayrimenkulü vardı ve bunların değeri 7 milyar dolardı' diyor?
Evet. Gülümsüyorum çünkü bu trajikomik bir şey. Halis Bey'in yaptığı değerle piyasanın verdiği değer arasında uçurum var.

Bu 795 gayrimenkul size göre ne kadar ederdi?
Yaptığımız gayrimenkul satışlarından elde ettiğimz gelir 650-700 milyon dolar civarındadır.

O kadar mı? 400 milyon dolar yalnızca Libadiye'den gelmişti.
Bu TMSF'nin kendi mülkü olarak yaptığı satışlardır.

Aslanlı Köşk hikayesi nedir? Orada Halis Toprak çok yüksek tonda bağırıyor. Aslanlı Köşk metrekaresi 1400 dolardan satıldı. Bakıtığınız zaman Boğaz'da öyle bir konumdaki yer için bu fiyat düşük değil mi? Üstelik alan da Başbakan'ın yakını olunca insanın kafası karışıyor.
Biz bu satışları nasıl yapıyoruz? Biz hiçbir satışı yasal olarak da kendi işletme kurum politikası olarak da en az iki tane değerleme yaptırıtmadan satışa çıkartmayız. Bu değerlemeyi yapanlar da yetkili otoritelerden lisans almış şirketler. Biz bu değerlemeleri yaptırıp ona göre piyasaya çıkıyoruz. Sonuçta yasal ihaleler oluyor.

Fatih Altaylı: Bu şahsi bir soru. 2007 yılnın 1 Nisan'ında bize bir şaka yaparak o zaman yönetiminde olduğumuz sabah gazetesine el koydunuz. Bu ey koyma sürecini de başlatan hortumcuların en büyüklerinden olan Dinç Bilgin'in size sunduğu bir belgeydi. Dinç Bilgin bu belgeyle Sabah Gazetesi'nin ortağı olduğunu size söyledi. Siz de Dinç Bilgin'den alacaklarınızı tahsil etmek için Sabah Gazetesi'ne el koydunuz. Daha sohra Dinç Bilgin'in bu belgesinin sahte bir belge olduğu ortaya çıktı. Sahte bir belgeye dayanarak bir gruba el koydunuz? Sahte olduğunu bilmiyordunuz. Acaba Dinç Bilgin'in sahte belgesiyle böyle bir işlem yapmış olmaktan dolayı hiç vicdani bir rahatsızlık duydunuz mu?

Ahmet Ertürk: 'Burada bu soruyu sormamış olsaydınız' demeyeceğim. Bu toplumun gözü önünde cereyan etti. Sonuç itibariyle Sabah Grubu'nun bizim yönetimi devraldığımız tarihteki sahibi olan Ciner Grubu'yla neticede bir hukuki itilaf çıktı. Bu hukuki itilafta bizim lehimize aleyhimizi muhtelif kararlar çıkıtı. Sonuçta biz bu kararların hukuk sürecini de sürdürebilirdik. Hukuk sürecini beklemek yerine uzlaşarak bu işi çözmeyi tercih ettiler. Biz de uzlaşarak şirketlerine haksız yere el konduğu iddiasıyla ilgli olarak uzlaşmaya vardık. Bu uzlaşmanın kapsamında Ciner Grubu'nun kendi imkanlarıyla oluşturduğu varlıkları iade ettik. Sahte belge meselesine gelirsek belgenin sahte olduğu konusunda karara varılmış değil.

Ekonomi Haberleri