ANKARA/LEFKOŞA (AA) - TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Fuat Oktay, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) ve İslam İşbirliği Teşkilatında (İİT) gözlemci üye olduğunu anımsatarak, "KKTC’nin tanınırlığıyla alakalı ciddi bir yol ayrımındayız, çok daha hızlanan bir yoldayız." dedi.
KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ve TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Oktay, KKTC Dışişleri Bakanlığında bir araya geldi.
Görüşmeye ilişkin açıklamalarda bulunan Ertuğruloğlu, ulusal bir dava olan Kıbrıs konusunda Dış İlişkiler Komisyonu'nun son derece önemli sorumluluk ve görevleri olduğunu bildiklerini söyledi.
Ertuğruloğlu, New York ve Washington ziyareti sonrasında bu istişareyi yapmalarını çok önemsediklerini vurguladı.
Oktay da iki gündür TBMM Dışişleri Komisyonu heyetiyle KKTC'de yoğun temaslarda bulunduklarını belirtti.
Yiğitler ve Beyarmudu Sınır Kapısı'na ziyarette bulunduklarını hatırlatan Oktay, "Özellikle Yiğitler ve Beyarmudu ziyaretinde gördüğümüz bazı manzaralar da bizi üzmedi değil." dedi.
Oktay, bu vesileyle Kıbrıs'tan dünyaya özellikle insan haklarıyla ilgili bir mesaj vermek istediklerini vurgulayarak, "Özellikle bize şu veya bu vesileyle insan hakları dersi vermeye çalışanların ne kadar ikiyüzlü olduğunu biz dün yerinde, sahada bir kez daha gördük." diye konuştu.
"Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün, Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından yönlendirilen ve onların çıkarları doğrultusunda Kıbrıs Türklerine zulmeden boyuta dönüştüğünü" gördüklerini kaydeden Oktay, bundan "çok ciddi üzüntü ve kaygı duyduklarını" söyledi.
Oktay, "tamamen insani amaçlarla yapılan bir projenin 1300 metresinin ara bölgede olmasına rağmen" Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün Kıbrıs Türkü ve KKTC devletiyle herhangi bir temasının olmaması ve KKTC'den herhangi bir görüş alınmamasının "kabul edilemez" olduğunu vurguladı.
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Oktay, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kendi toprağında yol yapımı sırasında gelip Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nden bir komutanın, 'Burası Rum toprağıdır. Burada bunu yapamazsınız. Çıkın dışarı.' diyebilecek kadar haddini aşması, ileri gitmesi, yetkisini aşması asla kabul edilemez." ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletlerin söz konusu komutanı bulup gereğini yapması gerektiğini dile getiren Oktay, "Bu bir suçtur ve haddi ve yetkisi dışındadır. Dolayısıyla bunun gereğinin yapılmasını bekliyoruz Birleşmiş Milletlerden ve gerekli tüm ilgili kurum ve kuruluşlardan. Biz de bunun takipçisi olacağız." değerlendirmesini yaptı.
- "KKTC’nin tanınırlığıyla alakalı çok daha hızlanan bir yoldayız"
Komisyon olarak KKTC'deki Maraş bölgesini de ziyaret edeceklerini belirten Oktay, "Maraş’ın sahil kenarının açılmasının ne kadar insani bir boyutu olduğunu söylemiştik zaten. Şimdi de görüyoruz, orası cıvıl cıvıl. Şimdi bir daha göreceğiz." dedi.
Oktay, her sorunun kendi içinde bir fırsatı barındırdığını dile getirerek, Pile-Yiğitler Yolu Projesi’nin aslında bir fırsat olabileceğini bildirdi.
BM'nin yanı sıra Ada’da garantör ülkeler olarak İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın birlikte hareket ederek Pile-Yiğitler Yolu Projesi’ni hayata geçirmek için çok ciddi bir fırsat sunabileceğini söyleyen Oktay, Türkiye’nin bu insani boyutu diplomatik yollarla sonuna kadar değerlendirmeye çalışacağını aktardı.
Oktay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son 2 yılda BM kürsüsünden KKTC’nin tanınmasına ilişkin çağrılar yaptığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"KKTC’nin tanınırlığıyla alakalı ciddi bir yol ayrımındayız, çok daha hızlanan bir yoldayız. (KKTC’nin) Tanınması ve üzerindeki ambargo ve izolasyonların kaldırılmasıyla alakalı sonuna kadar, gücümüz yettiği kadar, sesimiz çıktığı kadar bunu bütün dünyaya haykırmak istiyoruz ve haykırıyoruz da. İnşallah bunun sonuçlarını da en kısa sürede göreceğiz. Düne göre bugün çok daha ilerdeyiz."
KKTC’nin TDT, AKPM ve İİT'de gözlemci üye olduğunu anımsatan Oktay, "Bunlar tanınmayla alakalı çok ciddi ön sinyaller. İnşallah bu tanınma boyutu da gelecektir. Kıbrıs’taki kardeşlerimizin KKTC’de artık bu izolasyonlardan kurtulup temel insani haklardan yoksun bırakıldığı süreci de geride bırakacağı günler inşallah yakındır.” değerlendirmesinde bulundu.