İtalya'daki Monza ve Brianza Ticaret Odası, ziyaretçi sayısı ve kente kattıkları değer bakımından Avrupa'nın tarihi yapılarına fiyat biçti. Listenin ilk sırasında Paris'in simgesi Eyfel Kulesi, 546 milyar dolarla yer aldı. Araştırma kuleyi geçen yıl 7.1 milyon kişinin ziyaret ettiğini ortaya koydu. Liste Roma, Kolezyum (114 milyar dolar), Barcelona, La Sagrada Familia Katedrali (112.7 milyar dolar), Milano, Duomo Katedrali (103.2 milyar dolar), Londra Kalesi (89 milyar dolar), Madrid, Prado Müzesi (73 milyar dolar) ve İngiltere Stonehenge (13.2 milyar dolar) ile sıralandı. Ne Ayasofya, ne Topkapı Sarayı, ne de Efes listede yoktu. Peki Türkiye bu listede neden yer almadı? Uzmanları yanıtladı.
Saptırılmış anket, herkes kendi reklamını yapıyor
Prof. Dr. İlber Ortaylı
Herkes kendi reklamını yapıyor. Bunlar saptırılmış anketler. Eyfel teknik bakımdan büyük bir buluş elbette, öncü bir buluş. Avrupa'daki garlarda da tatbik edildi. Hem aydınlık sağlıyor hem tasarruf sağlıyor. Ancak en kıymetli eser olduğunu zannetmiyorum. Saptırılmış bir anket. Yaşadığım sürece hiç üstüne çıkmadım defatle altından geçtim ama. Bütün dünyanın reddetmeyeceği Ayasofya var. Rönesans mimarisine çok önemli katkısı olan Süleymaniye var. Ama aldırış etmemek lazım bu ankete, reklam bunlar.
Ayasofya ile Eyfel yanyana gelir mi?
Başaran Ulusoy (TÜRSAB Başkanı)
Türkiye'deki tarihi eserler ve yapılara paha biliçelemez. Ayasofya'yı, Sultanahmet'i Topkapı Sarayı'nı Eyfel Kulesi ile yan yana getirebilir misiniz? Bir Eyfel Kulesi yaparsın ama bir Ayasofya yapamazsın.
Ziyaretçi sayısı dediğiniz Fransa'da bir Eyfel Kulesi var bir Louvre Müzesi var, turistler oralara gidiyor. Türkiye'de 3-4 milyon kişi Topkapı Sarayı'na, 1 milyon kişi Aya İrini'ye, 2 milyon kişi Dolmabahçe'ye, 3 milyon kişi Efes'e gidiyor. Türkiye'de çok fazla görülecek, gidilecek yer var. Türkiye'de müzelere gidiş yüzde 42 artmış. Randevulu sisteme geçeceğiz artık, biz tıkandık. Müze fiyatları herkesin ödeyebileceği ücretler olsun ama anlayabilecek kişiler gelsin istiyoruz. Müzeler mesire yeri değil, anlayabilen gelsin. Kalkıp da Eyfel Kulesi'yle Ayasofya'yı yanyana nasıl getireyim. Roma'da bir tek medeniyet var, bizde Hitit, Selçuklu, Roma, Bizans, Osmanlı. 7-8 imparatorluk var bu topraklarda. Baraj yaptırıyoruz Zeugma çıkıyor. Bizdeki tarihi eserler yapılar paha biçilemez, çok fazla oldukları için de gezen turist sayısına göre değer biçmek mümkün değil.
Türkiye'de geçen yıla kadar ziyaretçi takibi yoktu ki, gelecek yıllarda üst sıralarda çıkarız
Dr. Sedat Bornovalı (Turist Rehberleri Birliği (TUREB) Başkan Yardımcısı) Gördügüm kadarıyla sadece istatistiklerini rahatlıkla takip edebildikleri AB ülkelerinin eserlerini değerlendirmeye almışlar. Simon Anholt'un ülkelerin marka değerini hesaplamak için geliştirdiği sistemi eserlere uygulamışlar. Müze giriş sistemlerinin TÜRSAB-MTM iş ortaklığına devredilerek elektronik ortamda takip edilmesine, müzekart sayesinde bu takibin yerli ziyaretcilere de uygulanabilmesine değin zaten sağlıklı, kesin diyebilecegimiz istatistikler mevcut bile değildi. Bu durum sadece gecen yildan itibaren aşıldı. O nedenle de söz konusu hesaplamaların ancak bundan sonra rahatlıkla Türkiye'yi de kapsayarak yapılması mümkün olacak. Eminim değerlendirme önumuzdeki yıllarda tekrarlandığında Türkiye'den yapıları da üst sıralarda görebileceğiz.
Tarihi yapıların değeri ziyaretçi sayısıyla ölçülmez
Prof.Dr.Yusuf Oğuzoğlu (Uludağ Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi)
Tarihi yapıların değeri, ziyaretçi sayısıyla ölçülmez. Sanat değeri var, tarihi sürekliliği, ne kadar yüzyıldır ayakta kaldığı, hangi uygurlığın ürünü gibi pek çok ölçütün birarada değerlendirilmesi gerekir. Sanat değeri mimarı değeri önemli. Bana göre Türkiye'deki tarihi yapıların bu listede olmaması bu araştırmayı yapanların eksikliği. Ayrıca bu kuruluş ne kadar ciddi ve hangi kadroyla çalıştılar, saha taraması yaptılar mu bunları da bilmiyoruz. Türkiye'de hem eski antik çağdan kalma hem Osmanlı Türk dönemi içinde çok sayıda tarihi yapı var. Örneğin Hasankeyf hem mimar hem de matematikçi biri tarafından yapılmış. Dicle'nin üzerinde 900 yıldır sağlam kalmış. Süleymaniye Selimiye mimarı özellikleri ve bileşkeleri ayrı bir olay. O listeye girebilmeliydi. Ben bu araştırmayı ciddiye almamak gerektiğini düşünüyorum. Eksik bir araştırma olduğunu düşünüyorum.
Avrupa ziyaretçisini eğlendiriyor turist durağanlık istemiyor
Dr. İsmail Karamut (İstanbul Arkeoloji Müzesi eski Müdürü)
Bizdeki müzeler ve ziyaret edilen yerler Avrupa ile kıyaslanınca çok çok ucuz. Aslında ziyaretçi sayısının daha fazla olması lazım. Ancak gelen ziyaretçiyi orda uzun süre tutmak, farklı zaman geçirebilmelerini sağlamak gerekir. Avrupa'da ziyaretçileri eğlendirecek, daha fazla zaman geçirmelerini sağlayacak düzenlemeler var. Örneğin Avrupa'daki müzelerde restourantlar var. Bu restaurantlarda yemek yemek bir prestijdir. Müzelerinizi ya da tarihi yapılarınızı iyi sergileyebilmelisiniz. Bunun yanında yapılan reklamla da çok ilgili. Son yıllarda Kültür Bakanlığı bu konuda atılım, yeni arayışlar içinde.
Tarihi yapılar kentle özdeşleştirilmeli ziyaretçi tarihi mekanı görmekle yetinmez
Yrd. Doç. Dr. Murat Yıldız (Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Şehir Ve Bölge Planlama Bölüm Başkanı)
Bu tür tarihi özel yapıların ziyaretçisi, sadece o yapıyı görmek istemez, o tarihi yapının bulunduğu kentle bütünleşmek, bir yaşam deneyimine sahip olmak için program yapar, zaman ayırır. Çünkü günümüz dünyasında bir tarihi yapıyı ya da mekanı görmek isterseniz internetten fotoğraf ve videolarına ulaşabilirsiniz. Sadece o eseri görmek için hayatlarının bir dönemini ayırmayı tercih etmezler. O nedenle o kentteki alt ve üst yapılara ihtiyaç vardır. Kentsel dönüşümlerin sadece modern görüntülere odaklanmadan, geçmişten gelen kültürel zenginliklerle bağdaşan dokularla yapılması gerekiyor. Bu sadece ziyaretçiler için değil o kentlerde yaşayan insanlar içinde olmalıdır.
Araştırma sonuçları gerçekse daha fazla tanıtım yapmak gerek
Doç.Dr. Necmi Karul (Arkeolog)
Birincisi araştırma eksikliği olabilir. Bu araştırmanın kapsamlı olup olmadığını bilemeyiz. Türkiye'yi hesaba katmamış olabilirler. Çünkü sadece Efes'i yılda 2 milyon turist geziyor. Diğer nedeni, ticari boyutu hesaplanabiliyorsa Türkiye'deki arkeolojik anıt ve yapılara gelen insan sayısı listeye girecek kadar değil demekki. İkincisi olduğunu varsayarsak daha fazla tanıtım yapmak, değerlerimizi paylaşmak bakımından üzerimize iş düşüyor demektir. Ayrıca dünya turizmi hiçbir şekilde tek bir yapıyı görmeye dönük değil. Daha gerçekçi gezi anlayışı hakim. Nitelikli seyahat anlayışı, bir yere tek bir yapı görmeye değil birçok şeyi birararda görmeye dayalı. İstanbul'un turizm boyutu daha fazla tanıtılırsa Ayasofya'ya daha çok ziyaretçi gelir. Ancak bu araştırma reklam da kokmuyor değil, biraz stateji de koktuğunu gözlemliyorum.