Konda Araştırma yöneticisi Tarhan Erdem yeni anayasanın gerçekleşmesinin koşulunun Kürt sorununun çözülmesi olduğunu söyledi. Erdem, "Başbakan Erdoğan'ın hem Kürt sorununu çözme hem de yeni anayasa konusunda samimi ve bunun için fedakarlık yapmaya da hazır olduğunu" söyledi.
YENİ ANAYASA'DAN DÖNÜŞ YOK
Geçtiğimiz haftasonu Abant Platformu'nun 26. toplantısı "Yeni Anayasa'nın Çerçevesi" başlığı ile yapıldı. Toplantıda anayasanın en kritik konuları olan vatandaşlık, kimlik, yerel yönetim, ana dil eğitimi, Diyanet gibi konular tartışıldı. Türkiye'nin yeni bir anayasa ihtiyacını yıllardır ısrarla yazan isimlerden birisi de başarılı seçim tahminleri ile gündeme gelen Konda Araştırma Şirketi yöneticisi Tarhan Erdem. Yeni Şafak gazetesinden Murat Aksoy'un Söyleşi-Yorum köşesine konuk olan Tarhan Erdem yeni anayasayı, anayasanın önündeki engelleri ve CHP'yi anlattı. Erdem, "Türkiye'nin yeni anayasayı tartışırken eski anayasayı yok sayarak başlaması gerektiğini" söyledikten sonra ekledi; "Türkiye'nin yeni anayasadan dönüşü yok".
Siz yıllardır yeni anayasa ihtiyacını yazıyorsunuz. Yeni anayasa çalışmaları hızla devem ediyor. Yaklaştık mı yeni anayasaya?
Doğrusunu istersen ben aksini düşünmek istemiyorum. Düşünmüyorum. Çünkü içinde olduğumuz koşullarda hiç kimse yeni anayasa yazılmamasının sorumluluğunu da almak istemez, yazılmamasının yazılmasından daha iyi olduğunu da savunamaz. Siyasi partilerin bir biçimde taahhütleri var, STK'lar yıllardır çalışıyor, en önemlisi Meclis'te bu konuda komisyon kuruldu ve önemli bir mesafe aldılar. Mayıs ayından itibaren de siyasi partiler yeni anayasa için komisyona önerilerini sunmaya başlayacaklar. Bütün bunları düşününce ben, yeni anayasadan geri dönüş ihtimali, yapılmama, ertelenme ihtimalini görmüyorum. Bizim ihtiyacımız olan yeni, sıfırdan bir anayasa. 1982 Anayasası yeni anayasanın referansı olamaz. Onu yok sayarak başlamalıyız. Özetlersem pek çok yorumcu, siyasi, akademisyen yeni bir anayasa yapılmama ihtimalini daha ciddi görse de, zorlaştıran sebepler öne sürse de, ben bütün bu engellerin aşılacağını ve yeni anayasanın yapılacağını düşünüyorum.
Kamuoyu da bu konuda ümitsiz sanki...
Anayasa çalışması, nasıl biteceği tasarlanacak ve hesaplanacak işlerden değildir. Herkesin konuşmasını istiyoruz, azımsansa da katılanlar az değil. Konuşuldukça görüşler, umutlar, istenenler, toplumun beklentileri değişecektir ve de değişiyor. Böyle bir sürecin sonunda varılacak yer tasarlanıp, tahmin edilemez. Yeni anayasa yazma yoluna girdik, kim nasıl davranırsa davransın, ne söylerse söylesin, geriye dönüşü olmayan bir yolda bulunduğumuzu, birlikte yazacağımızı kabul etmeliyiz. Vazgeçersem kendime güvenimi kaybedeceğimi sanıyorum; bu nedenle sonuna kadar uğraşacağım. Asıl önemlisi toplum da kendine güvenini kaybedecektir. Anayasayı yeniden yazma yoluna girmek için neler yaşadık bir düşünün! Anlaşıncaya kadar konuşalım; evet, yazmamak yazmaktan daha iyidir denilebilir mi?
YENİ ANAYASANIN ŞARTI KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ
Yeni anayasa konusunda en büyük engel Kürt sorunu olarak görülüyor. Katılıyor musunuz?
Kürt meselesi, anayasa meselesinin de Türkiye'de alınacak bundan sonraki siyasi kararların da esas belirleyici unsuru olacaktır. Kürt meselesini çözmeden ya da çözüm yoluna sokmadan yeni anayasa zaten mümkün olmayacaktır.
Siz yeni anayasa yapılacağına inandığınıza göre Kürt sorununun da çözüleceğini düşünüyorsunuz...
Evet. Bugün aslında Kürt sorunu dediğimizde cevap vermemiz gereken birkaç konu vardır. Bunlar, PKK'nın lider kadrosunun ve Öcalan'ın geleceğinin ne olacağı, Kürtçe'nin kullanımı ve yerel yönetimdir. Bu konularda taraflar ne olacağını, sonuçları bilmelidir. Size bir örnek vereyim. Son günlerde en çok eğitim konusunu konuşuyoruz. Bu konunun bu kadar gündemde olmasının ana nedeni din eğitimidir. Din eğitimin nasıl olacağına karar verebilsek eğitim konusunu daha kolay konuşabilir ve aşabiliriz. Aynı şekilde Kürt sorununda da böyle. Sorun aslında birkaç konuda nasıl politika izleneceği konusunda verilecek karara bağlıdır. Sonrası çorap söküğü gibi gelecektir. Kürt sorununun çözümü anayasanın da yoluna açacaktır ki ben bunun olacağına inanıyorum.
ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMAYACAK
Kürt sorunu nasıl çözülecek?
Gerek Kürt sorununda gerekse anayasa konusunda düğüm Başbakan Erdoğan'ın elinde. Eğer Sayın Erdoğan ben Cumhurbaşkanı olacağım diyorsa, mesele başkadır. Demiyorsa başkadır.
Nasıl yani?
Eğer Başbakan Erdoğan ben Cumhurbaşkanı olmak istiyorum derse 2014'e kadar yeni bir anayasa yapılmaz.
O zaman Kürt sorunu da çözülmez...
Evet. Bir hatırlatma yapmak istiyorum. 2005 yılı Haziran başlarında Deniz Baykal CHP Genel Başkanı olarak, "2007'deki seçimleri erkene alalım, Erdoğan 2007'de Cumhurbaşkanı olmak istiyor" dedi. Ben o zaman Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmak istemediğini yazmıştım. Daha sonraları da... Ben Erdoğan'ın 2014'deki Cumhurbaşkanı seçimlerinde aday olacağını sanmıyorum. Bence Erdoğan Cumhurbaşkanı olmayı hiç istemedi. Yani benim anayasa konusundaki ve Kürt sorununun çözüleceği konusundaki ümidimin sebebi bu. Herkes Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmak istediğini söylüyor ki, 2007'de de söylediler. Hatta bugün AK Parti'liler de söylüyor. Ben olmak istediğini düşünmüyorum. Ben Erdoğan'ın Kürt sorununun çözümü konusunda bir kararı olduğunu ve sorunu samimiyetle çözmek istediğine inanıyorum. Ayrıca çözüm konusunda yakın arkadaşlarıyla üzerinde konuştuğu bir yol haritasının olduğuna da inanıyorum. Bence yapması gereken bu çözümü hayata geçirmesi.
ÇÖZÜMÜN ANAHTARI BAŞBAKAN ERDOĞAN'DA
İnanıyor musunuz Erdoğan'ın Kürt sorununu çözebileceğine?
Evet inanıyorum. Hatta şunu söylüyorum önümüzdeki 5 yıl içinde Kürt sorununu Erdoğan dışında çözebilecek bir siyasi lider ya da bir siyasi figür de yok. Eğer Erdoğan siyaseti bırakırsa yerini doldurmak zor. Halkın güvenini kazanacak bir lideri çıkarmak zor. Şu anda halk Erdoğan'a güveniyor ve Türkiye'nin sorunlarını çözeceğine inanıyor.
Peki anayasa konusunda AK Parti ve Erdoğan'ın iradesi var mı?
Var, hem de fazlasıyla. Hatta ben bunu gerçekleştirmek için fedakârlık bile yapabileceğine inanıyorum. Bilgi değil sadece gözlem olarak söylüyorum Erdoğan iki sorunu da çözmek istiyor.
BDP SİYASİ PARTİ DEĞİL
Peki BDP'ye bu süreçte nasıl bir sorumluluk düşüyor?
Burada sorun, BDP'nin siyasi bir parti olmamasında. BDP bugün ne siyaset yapıyor ne de Kürt sorununun çözümüne katkı sunuyor. BDP, PKK'nın güdümünde. Biz elbette BDP'nin PKK'yı yok saymasını beklemiyoruz ama PKK'nın da BDP'yi dikkate almasını bekliyoruz. Bunu yapacak olan BDP'nin kendisidir. Ama onlar bu konuda ne yazık ki adım atamıyorlar. BDP PKK'yı dikkate alıyor ama PKK, BDP'yi dikkate almıyor. Böyle olduğu zaman BDP politika tayin etmiyor. AK Parti de çözüm sürecinde yalnız kalıyor.
ANAYASA CHP'NİN YENİLENME FIRSATIDIR
Siz eski bir CHP'lisiniz. İzleyebiliyor musunuz CHP'de neler oluyor?
Şu anda CHP ile bir bağım yok. Sadece vatandaş olarak izliyorum. İki olağanüstü kurultay oldu. Muhalifler çağrı yaptıkları kurultaya gelmediler. Bu önemli. Ama yapılan iki olağanüstü kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu'nın genel başkanlığını pekiştirmesi sonuç verecek mi, yeni CHP için umutlanmalı mıyız, bunları bilmiyorum. Ama şunu biliyorum.
Neyi?
CHP ne yaparsa başarılı olur sorusunun cevabını biliyorum. CHP başta tüzük ve program olmak üzere baştan aşağıya yenilenmeli. İlk yapmaları gereken bunlar. İkinci aşamada parti içi demokrasiyi işletmeye başlamalı. Sonra değişen Türkiye'yi, yeni Türkiye'yi tanımlaması ve ona göre yeni politikalar üretmesi gerekiyor.
Nasıl olacak bütün bunlar?
Lafla olmaz. Değişen toplumu bilecek, kavrayacak, tanıyacak. Ekonomiyi bilecek. Türkiye'nin kaynaklarını bilecek. Sonra da kendine göre bir Türkiye tanımlayacak. Ve bu Türkiye'yi halkıyla paylaşacak. CHP o zaman demokratik bir CHP olacaktır. CHP'nin önünde eğer istiyorsa demokratik bir dönüşüm için fırsat vardır.
Nedir o?
Anayasa. Yeni anayasa konusunda CHP öyle bir atak yapabilir ki, parti baştan aşağı dönüşebilir, CHP'ye olan algı da değişebilir. Aynı şekilde CHP, Kürt sorunu konusunda da beklenmedik özgürlükçü adımlar atarak, demokratik dönüşüm yoluna girebilir. Aslında Haziran ayında yapılacak kurultay da CHP için başka bir şans. Eğer o kurultayda tüzük ve program değişiklik yaparsa, yakın çalışma arkadaşları konusunda bir değişiklik yaparsa CHP'nin yeni dönemde daha çok şansı olabilir.
Umutlu musunuz?
Bilemem. Söylemek istemiyorum umudumu terk etmek istemiyorum, bu açıdan umutluyum. Umut etmesem bunları söylemem.
AK PARTİ'DE BİAT KÜLTÜRÜ YOK
Sizce AK Parti ile CHP arasında nasıl bir fark var?
İki partiyi nitelik olarak birbiri ile kıyaslamak mümkün değil. İkisi ayrı parti. Yani CHP'nin tüzüğü demokratik olsun dediğimiz zaman, CHP'li arkadaşların "AK Parti demokratik mi?" sorusu anlamsız.
Neden?
Çünkü AK Parti başka, CHP başka bir parti. CHP bireysel bir partidir: Bireylerin hâkim olduğu bir partidir. AK Parti dayanışmaya, konuşmaya kendi deyimiyle ihlâsa dayalı partidir. Dayanışma ve ihlâsta itaat vardır. CHP'liler ve laik bazı yazarlar bunu biat olarak tanımlıyorlar. Tamamen yanlış. AK Parti biat kültürünün olduğu bir parti değildir. AK Parti'de biat değil, dayanışma ve ihlas vardır. AK Parti bir tür demokratik işleyişin olduğu bir partidir.
Nasıl işliyor bu demokrasi?
İştişare ve katılımla. AK Parti'de yılda kaç kez il başkanları, belediye başkanları, gençlik kolları, kadın kolları bir araya geliyor, neden? Çünkü her bir araya gelişte partinin tabanından tavanına bilgiler gidiyor, ortak kararlar alınıyor ve istişare ediliyor. Bu tür toplantılar gerek duyulduğunda daha fazla yapılıyor. Bu toplantıların her biri katılımcı bir demokrasi modeli örneğidir. Bu yüzden AK Parti demokratik bir parti değil suçlaması haksızdır. CHP biz de böyle yapalım diyemez. CHP bireylerin beraberce oluşturduğu beraberce karar verdiği bir partidir olabilir ancak. Bunun için daha katılımcı mekanizmalar kurmalı ve daha demokratik işleyiş tercih etmelidir.