İNTERNETHABER.COM
Başbakan Erdoğan'ın 23 Nisan'da Ermeni halkına sunduğu taziye mesajının yankıları sürüyor. Son dönem hükümete karşı aldığı muhalif tutmla dikkat çeken Taraf gazetesi yazarı Amberin Zaman günün sürpriz yazılarından birine imza attı.
"ERDOĞAN BENİ TERS KÖŞEYE YATIRDI"
Hükümete körü körüne muhalefet etmediğini ve olumlu adımları desteklediğini kaydeden Zaman "Erdoğan beni ters köşeye yatırdı" dediği yazısında Başbakanlık'tan yapılan açıklamayı değerli bulduğunu ve önemsediğini vurguladı. Zaman Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı'nın Al Monitor’daki yazısı üzerinden yaşadığı polemiği de köşesinde paylaşırken Erdoğan'a dönük eleştirilerini de sıraladı.
İşte Amberin Zaman'ın yazısındaki ilgili bölüm:
ERMENİ MAĞDURİYETİNİN TESCİLLENMESİNİ ÖNEMSİYORUM
Dün Ermeni soykırımının 99. yıldönümünü andık. Farklı bir anmaydı, çünkü bir gün önce bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti başbakanı ilk kez soykırıma uğrayan Osmanlı Ermenilerinin torunlarına taziye dileklerinde bulundu.
Ermeni soykırımının Türkiye tarafından resmen tanınması, özür dilenmesi ve mağdurların mümkün ölçüde tazmin edilmesi gerektiğine inanan bir vatandaş olarak, beklentilerimden uzak olsa dahi, devletin yazılı bir açıklamayla ilk kez Ermenilerin mağduriyetini resmen tescillemesini önemsiyorum.
HÜKÜMETE VERDİĞİM BU PAYE DÖNEKLİK OLARAK GÖRÜLECEK
Ne yazık ki memleketimiz o denli kutuplaştı ki Recep Tayyip Erdoğan’a karşı olan herkes hükümete verdiğim bu payeyi “döneklik”, “yalakalık” olarak görecektir.
Körü körüne muhalefet benim gazetecilik anlayışıma sığmıyor. Ve diyelim ki hiçbir görüşüne katılmadığınız, samimiyetsiz bulduğunuz biri takdir ettiğiniz bir şey yaptı veya katıldığınız bir şeyler yazdı. Ne yaparsınız?
RASİM OZAN'IN SOYKIRIM YAZISI
Geçtiğimiz gün Başbakan’a yakınlığıyla bilinen Rasim Ozan Kütahyalı benim de yazarlık yaptığım Al Monitor sitesinde “1915 bir soykırımdı, insanlık suçudur, bunu inkâr edenler midemi bulandırıyor” minvalinde bir yazı yazdı.
Kütahyalı’nın Al Monitor’daki yazısını Twitter’da “iyi bir yazı” notunu düşerek 22 Nisan gecesi paylaştım. Bunu yaptığım için bana çok kızan oldu. Onların gözünde bunu hak etmeyen birini “parlatıp” mesleğime “ihanet” etmiş oldum. Üstelik Kütahyalı Erdoğan’dan talimat alıp yazmıştı bunları. Yabancıların gözlerini boyamak için.
Twitter’da aldığım tepkiler beni fazla rahatsız etmedi. Doğru bildiğimi yapmıştım. Önyargılarımı aşmaya, adaletli olmaya çalışmıştım. Ancak Taraf yazarı Sezin Öney bu konuda beni sert bir dille eleştirince duraksadım ve kendi kendime sordum: Sahiden “yazılana” değil de “yazana” mı, “söylenene” değil de “söyleyene” mi bakmak lazım?
SAMİMİYET TESTİ
Örneğin Başbakan Ermenilere taziye diliyor ama Ermenistan sınırını açıp, diplomatik ilişki kurmuyor. Berkinlerden, Ali İsmaillerden, Roboskililerden kuru bir taziyeyi ve özrü sakınırken işine geldiğinde başkalarının (Kemalistlerin) işlediği günahlar için (Dersim) devlet adına rahatça özür dileyebiliyor. Samimiyet testlerini teker teker çakıyor. Sonuç: Erdoğan’ın doğruluk barındıran tek bir sözü veya icraatının en ufak kıymeti, değeri yok. Aynı durum Kütahyalı için de geçerli. Gerçekten öyle mi peki?