PKK'nın ölüm listesinde yer alan 1970'lerin öğrenci liderlerinden akademisyen Taner Akçam, BDP'nin bağımsız bir parti olmadığını söyledi. Amerikan Clark Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapan Akçam, BDP'nin her söyleyeceği cümlenin başına 'acaba PKK ne der' kaydını koyarak konuşmak zorunda olduğunu belirterek, bu sebeple PKK infazlarının üstüne gidebilecek siyasi basireti olmadığını söyledi.
ÖCALAN'IN YAKIN ARKADAŞI PROF
Abdullah Öcalan'ı iyi tanıyan ve PKK'nın kuruluşu ile büyümesini yakından izleyen Taner Akçam, "Faili meçhuller ve PKK infazları, Kürt açılımının ve demokratikleşmenin olmazsa olmaz bir unsuru olarak ele alınmalıdır" dedi. Faili meçhullerin savaşın değil, barışın ve toplumsal huzurun oluşturulması için bir aracı olması gerektiğini ve geçmişte işlenmiş tüm cinayetlere, 'kendi tarihimizle yüzleşmenin bir parçası' olarak yaklaşılması gerektiğinin altını çizen Akçam, insan sevgisini öne çıkartan, 'canı veren Allah, alan da Allah'tır' diyen bir ahlak geliştirilmezse PKK infazları veya devletin faili meçhulleri ile uğraşmanın çok işe yarayacağını düşünmediğini söyledi.
BDP DEĞİL, ACABA PKK NE DER!..
BDP'nin bağımsız bir parti olmadığını vurgulayan Akçam, her söyleyeceği cümlenin başına 'acaba PKK ne der' kaydını koyarak konuşmak zorunda olduğunu belirtti. Bu sebeple PKK infazlarının üstüne gidebilecek siyasi basiretleri olmadığını ve olamayacağını dile getiren Amerika'daki Clark Üniversitesi öğretim üyesi Akçam, devletin faili meçhulleri konusunda da çok hevesli bir tutum takınmadığına işaret etti. PKK'nın kendisini BDP üzerinden sivil siyasette temsil ettirmesi durumunda birçok sorunun çözüleceğini savunan Akçam, ancak PKK'nın bunu yapamayacağını, zihniyetinin aykırı olduğunu belirtti.
ÖCALAN'IN ZAMAN KAZANMA STRATEJİSİ
Örgütün iç infazlarına yönelik başlatılan soruşturmayı çok olumlu bulduğunu dile getiren Akçam, devletin faili meçhulleri ile Abdullah Öcalan ve PKK'nın faili meçhulleri arasında vicdanen ve ahlaken hiçbir ayrım yapmayan bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini ifade etti. PKK'nın 12 Eylül öncesi, hemen hemen her siyasi hareketten, örgütten insan öldürdüğünü dile getiren Akçam, Öcalan'ın ise şiddet konusunda 'zaman kazanma' stratejisi izlediğini belirtti.
AK PARTİ İLE DEVLETİN KÜRT SİYASETİ DEĞİŞTİ
Ermeni sorunu konusundaki çalışmalarıyla bilinen Taner Akçam, Ergenekon davasının daha sıkı bir biçimde üstüne gidilmesi halinde Kürt sorununun çözümüne, geçmişi irdelemesi bakımından çok fazlasıyla katkısı olabileceğine dikkat çekti. İlk defa AK Parti ile birlikte devletin Kürt siyasetinde hafif bir değişiklik gözlemeye başladığını anlatan Akçam, silahlı olmayan biçimlerde de Kürt probleminin üstüne gidilmesi gerektiğinin konuşulmaya başlandığını ifade etti.
Akçam, şunları söyledi: "Çünkü 1990'lı yıllarda Kürt meselesi, Ankara'nın Genelkurmay'ı ile PKK'nın Kandil'i arasına sıkıştırıldı. Ve bu iki seçenek, birbirleriyle çıkar birliği içinde oldukları için Kürt hareketi içerisinde ve Türkiye'deki her türlü demokratikleşmeyi ortaklaşa bastırdılar. Böyle bir çıkar birliktelikleri vardı. Onun için bu anlamda üstüne gitmek Türkiye'deki demokratikleşmenin önünü açacaktır."
BDP ERGENEKON'UN ÜSTÜNE YETERİNCE GİTMEDİ
PKK-BDP'nin büyük gövdesi itibarıyla yeteri kadar davanın üstüne gitmediklerini ifade eden Akçam, "Üstüne gitme Kandil ile Ankara'nın Genelkurmay'ı arasındaki kesişme noktalarını açığa çıkacaktır. Bu iki çevrenin zihniyet dünyalarının, insana ve topluma bakışlarının birbirine çok benzediği görülecektir. Yapılacak şey çok basit aslında, bütün ayak oyunlarından uzak demokratikleşmeyi ve özgürlükleri geliştirmek. 'Allah'ın verdiği canı Allah'tan başka kimse alamaz' diyebilmektir. Siyasi cinayet, kimin adına, kimin tarafından ve kime karşı yapılırsa yapılsın, cinayettir demeyi becermek gerekir. Gerisi palavradır" dedi.
ŞERAFETTİN ABİ SEN DE AZ KAÇMADIN
Şerafettin Elçi'nin 'PKK'nın sadece itirafçı olup ihanet edenleri öldürdüğü' yönündeki açıklamalarına tepki gösteren Taner Akçam, bu söylediklerinin ona yakışmadığını, niye yalan söylemek ihtiyacı hissettiğini anlamadığını ifade etti. Akçam, "Şerafettin Abi, sen de az kaçıp, saklanmadın PKK'dan... Kendisinin PKK'dan nasıl kaçtığını ve saklandığını ben biliyorum. Gerek yoktu yalan söylemesine" şeklinde konuştu. Türkiye'nin 1990'lara göre çok mesafe kat ettiğini ve bunu AK Parti'nin yaptığını anlatan Akçam, "Deyim yerinde ise, frene basıldı. PKK cinayetleri de faili meçhuller de geçmişte yaşanmış adaletsizliklerin başında gelir. Bu yaraların sarılması gerekir" dedi. Akçam, 1990'lardaki Kürt insanına yönelik işlenen binlerce cinayet konusunda siyasi irade konmaz ve toplumda duyarlılık oluşturulmazsa PKK infazlarının üstüne gitmenin çok anlamlı ve başarılı olabileceğini zannetmediğini söyledi.
KÜRT ÖĞRENCİLER: ÖCALAN ÇATLAK
PKK tarafından öldürülen PKK Merkez Komite Üyesi Resul Altınok'u tanıdığını dile getiren Taner Akçam, Altınok için girişimlerde bulunduğunu; ancak öldürülmesini engelleyemediğini ifade etti. 1974 yılında Ankara Yüksek öğrenim Derneği (AYÖD) isimli gençlik organizasyonu içerisinde Öcalan'ın Siyasal Bilgiler Fakültesi temsilcisi olduğunu anlatan Akçam, o zaman Ankara'daki Kürt öğrenciler içerisinde 'Kürt gençlerinin ayrı örgütlenmesi ve Türk arkadaşlarla birlikte ortak aynı örgütte olunması' yönünde iki görüşün bulunduğunu söyledi. Öcalan'ın da Kürtlerin ayrı öğrenci örgütü kurmalarına karşı olduğunu vurgulayan Akçam, Apo'ya 'çatlak' diyenlerin de bulunduğunu aktardı.