Seçim gecesini dostlarıyla birlikte geçirdi pek çok insan... O gece İstanbul'un 'entel' kesiminin gözde mahallesi Cihangir ile zenginler ve ünlülerin oturduğu bir sitede ilginç konuşmalara tanık olundu.
Nereden mi biliyorum? Cihangir'deki evde o gece yaşananları Cem Erciyes tatlı bir üslupla Radikal'de yazdı. Diğerini, niye yalan söyleyeyim, hayal gücüme dayanarak bütünüyle kendim uydurdum.
Cihangir'de o gece için pek çok evde yemek davetleri verilmiş, küçük partiler düzenlenmiş... "Herkesin merakla beklediği seçim sonuçlarını topluca karşılamanın hazırlıkları yapıldı" diyor Radikal yazarı...
Kendisinin katıldığı davet bir oyuncunun evinde verilmiş. Davetliler arasında bir TV dizi yönetmeni, bir film yönetmeni, bir yazar ile bir de iktisat profesörü bulunuyormuş. Çok politik bir ekip değilmiş toplananlar; çoğu oyunu CHP'ye veya bağımsız adaya veren kişilermiş...
"Konudan uzaklaşmamak için tahminleri alıyorum" diye anlatıyor gece yaşananları Cem Erciyes. En çarpıcı tahmin ekonomi profesöründen gelmiş: "AKP yüzde 35-40, CHP 30-35, MHP 15 civarı.." Erciyes, "Ben kendisini pek iyimser buluyorum. Az sonra ilk sonuçlar ekrana düşüyor: AKP yüzde 55, CHP yüzde 19..."
İlk tepki iktisat profesöründen pek anlamlı gelmiş: "Çüş!"
Biri, "Bu bir Stockholm sendromu" demiş... Halk Erdoğan'ın gücünden etkileniyormuş... "Yeni Osmanlıcılık hoşuna gidiyor insanların" da demiş aynı kişi...
Yurtdışında yaşayan bir başkasının derdi oralarda yanlış tanınmak imiş... Davete sonradan katılan bir gazeteci, "İyi bir demokrasi için bu kadar güçlü bir parti doğru değil" hikmetini paylaşmış... Dizi yönetmeni, "Bir ülkeyi 12 sene aynı başkan yönetiyorsa bir sorun vardır" demiş...
Hayal kırıklığı yaşadıkları bir seçim gecesinden aynı hayal kırıklığını bir daha yaşayacakları sonraki seçim gecesine kadar birbirlerine veda etmiştir Cihangir sâkinleri...
Öfkelerini yazdıkları senaryolara ve yönettikleri dizilere yansıtmak üzere...
Eh, onların kendilerini ifade etme mecrası olarak diziler var. Dizilerini seyredenlerin hiç değilse bir bölümü, çoğu kez apaçık verdikleri öfke mesajlarından etkilenerek, sayelerinde iktidara karşı olanlar cephesine sımsıkı sarılıyorlar.
Zengin işadamlarıyla değişik meslek gruplarından ünlülerin toplandığı öteki evde seçim davetine katılanların o kadar olsun bir tesellileri bulunmuyor. Aralarından bazısı yeniden dizaynına katkı sundukları CHP'nin bu seçimden birinci çıkacağı umudunu taşıyor... Bazısı CHP listesinden seçilecek yerlerden aday olduğu ve parti merkezinde bulunması gerektiği halde geceyi 'kader arkadaşları' ile geçirmeyi uygun bulmuş...
Tesadüfen kullanmıyorum 'kader arkadaşı' deyimini... Tayyip Erdoğan 'dava arkadaşı' diyor siyasete atıldığı ilk günden beri aynı yolu beraber yürüdüğü kişilerden söz ederken; konak görüntülü evde toplananlar ise çok değişik meşgalelerin içinde yoğruldukları halde aynı kaderi paylaşıyorlar...
2000 yılı sonrasında yapılan her seçimde yenilme ve sayılarının azalması kaderini...
Son 15 gün içerisinde yazdıklarıyla 'beyaz Türkler'in yeni mahallesine çekilmiş eşini bile şaşırtan gazeteci, etrafına baktığında, 2007 seçiminde birlikte üzüldüğü bazılarının son seçim gecesi aralarında bulunmadığını hüzünle fark ediyor.
Patronuyla göz göze geliyorlar bir an ve 2002 ile 2007 seçimlerinde sandıktan CHP-MHP koalisyonu çıkacağına inandırdığı adamın gözlerinde "Bu defa da beni aldattın" ifadesini okuyor... O an zihninden Alman partnerine söyledikleri ve alınan seçim sonucunu hangi kılıfa sokacağı düşüncesi geçiyor...
Ak Parti çevrelerinde iyi tanınan bir işadamı da orada, ama geldiğine pişman mı ne? Hepsine tepeden bakan işadamına dönüp "Tayyip Bey bile bu kadarını beklemiyordu" diyor o işadamı... Zaten konağı ilk terk eden de o oluyor. "Balkon konuşmasını yerinde dinlemek üzere Ankara'ya uçacaktır" diye konuşuluyor arkasından...
Hemen herkes, birkaç televizyon kanalı da bulunan bir işadamına, "Hadi, sen yine yaşadın" diye takılıyorlar. O işadamının da yüzü nedense asık. Yoksa yakınında yer alan bazılarının "Bunlar gidici patron, biz daha dengeli davranalım" tavsiyesini dinlemeseydi mi? Tavsiye edilen 'denge' politikası yüzünden ana ekranın küfürbazlara emanet edildiği acaba fark edilmiş midir?
En fazla sevineceği beklenen yüzü asık patron da evden erken ayrılıyor. Ardından "Herhalde ekrana müdahale etmeye..." diyorlar.
Kalanlar "Bundan sonra ne yapmalı?" sorusuna cevap arıyorlar.
Ne yapacaklarını yakında öğreniriz nasıl olsa...