Hürriyet Gazetesi yazarı Taha Akyol, Türkiye-Suriye ve Türkiye-Irak sınırının nasıl çizildiğini yazdı. Lozan Anlaşması'yla Mustafa Kemal'in Kürdistan'ı böldürdüğü yönündeki iddiaları da köşesine taşıyan Akyol, bölgedeki İngiliz'lerin planlarını ve engellemelerini de yazdı.
İşte Akyol'un bugünkü o satırları
ORTADOĞU'DA sınırlar 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Batılı devletlerin nüfuz ve manda bölgelerine göre kâğıt üzerinde çizilmişti. Şimdi etnik ve mezhepsel depremler sınırları sarsıyor!
SINIRLAR NASIL ÇİZİLDİ
Büyük devletler, "Arap bir Ortadoğu" düşünmüş, sınırları çizerken sadece petrole ve kendi nüfuz alanlarına bakmışlardı. Irak, Suriye, Ürdün, Körfez ve Suudi Arabistan sınırlarına bakın, cetvelle çizildikleri bellidir. Suriye, Fransa'nın, Irak, İngiltere'nin mandasıydı, sınırları da ona göre çizilmişti, diğerleri de öyle...
'Arap birliği' derken Doğal sınırsızlık uzun süre Arap milliyetçiliğinin Pan-Arabizm iştahını kabartmıştı ama şimdi tekil ülkelerin birliği tehlikede. İşte Irak ve Suriye'de Kürt, Şii Arap ve Sünni Arap devlet ya da "özerk bölge"lerinden bahsediliyor.
Batı'nın yeni oyunu mu? Petrol bölgesinde böyle kargaşalar ister mi Batı? Bu kimlikler topraktan fışkırıyor ve Baas bile bastıramıyor.
21. yüzyılın temel sorusu Ortadoğu'daki sınırlardır!
TÜRKİYE VE LOZAN
Kürt milliyetçilerinin komplo teorisine göre, Mustafa Kemal Lozan'da "emperyalizmle anlaşarak Kürdistan'ı bölmüş"tü... Halbuki Lozan'da Türkiye'nin talebi bugünkü Irak sınırımız değildi. Türkiye Milli Mücadele'de ve Lozan'da, Kerkük ve Süleymaniye'yi de içine alan "Misak-ı Milli sınırları"nı savunmuş, bunu "Türklerin ve Kürtlerin vatanı" olarak tanımlamıştı.
BAĞDAT'A KADAR İNERSİNİZ
Bu gerçekleşseydi İngiltere'nin Irak'taki petrol ve Basra Körfezi'ndeki çıkarları büyük zarar görecekti. Lord Curzon, İsmet Paşa'ya, "Oraları alırsanız, Bağdat'a da inersiniz" diyerek bunu açıkça söylemişti!
Lozan'dan üç yıl sonra, 1926'da Irak sınırımızı Milletler Cemiyeti adına Estonyalı General Laidener çizdi! Balkanlar'dan sonra Anadolu'nun da güneyden tehlikeye gireceği endişesi, "Türkler ve Kürtler" söylemi yerine "herkes Türk'tür" söylemini hızla geliştirdi...
ATATÜRK'E SUNULAN RAPOR
Fakat İsmet Paşa'nın ve Celal Bayar'ın 1930'larda Atatürk'e verdikleri raporlarda derin bir "Kürt sorunu" kaygısı görülür. Ve işte 1984'ten beri kan akıyor...
Aynı sorun: Türkiye'nin bugünkü güney sınırı 21. yüzyılda da "milli sınır" olarak devam edecek mi? "Özerk sınır"a mı dönüşecek, yoksa değişecek mi?!
21. yüzyıl Ortadoğu sorunlarının yüzyılı olacak gözüküyor.