CHP'nin Mardin'deki önemli isimlerinden Gebro Tokgöz, Ergenekon yüzünden 1990- 2000 yılları arasında 50'ye yakın Süryani vatandaşın faili meçhul cinayete kurban gittiğini, birçok Süryani'nin de bu tehdit yüzünden göç etmek zorunda bırakıldığını söyledi.
İnfazlarla ilgili açılan bütün davaların, failler bulunamadı gerekçesiyle düşürüldüğünü belirten Tokgöz, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların Midyat'taki faili meçhul cinayetleri de araştırmasını istedi.
1992-96 döneminde bütün Güneydoğu'da olduğu gibi Mardin'de de büyük acılar yaşandı. Sayıları '27 bin' olarak telaffuz edilen faili meçhul cinayetlerin bir kısmı bu bölgede meydana geldi. Mardin ve ilçelerinde hayatlarını sürdüren Süryaniler de ciddi sıkıntılar çekti. Uzun yıllar CHP'de siyaset yapan, milletvekilliğine aday olan, Midyat ilçesinin Akçakaya Mahallesi'nde muhtarlık yapan Süryani vatandaş Gebro Tokgöz, o dönemde yaşananları 'kâbus' olarak nitelendirdi. Sadece Midyat'ta 50'ye yakın Süryani'nin faili meçhule kuban gittiğini savunan Tokgöz, cinayetlerden Ergenekon terör örgütünü sorumlu tuttu. Tokgöz, İstanbul'daki Ergenekon savcılarının Midyat'taki gayrimüslim vatandaşlara, özellikle de Süryanilere yönelik saldırılara el atmasını talep etti. Bu süreçte Süryanilerin köylerini terk ederek göç etmek zorunda bırakıldığını anlatan Tokgöz, şöyle konuştu:
"Bizim o dönemde birçok kaybımız oldu. Bilinmeyen telefonlarla ve mektuplarla tehditler aldık. Köylerimiz tarandı, araçlarımız yakıldı. Evine giden vatandaşlarımız kurşunlandı. 1994 yılında bölgenin en iyi doktoru olan Edvard Tanrıverdi adlı kardeşimiz evine giderken faili meçhule gitti. Bağlarbaşı köyünde yaşayan Yusuf Akyıl ve 9 aylık hamile eşi, evleri basılarak katledildi. Akçakaya Muhtarı Yakup Mete faili meçhul cinayete gitti. Bunlar gibi 50'ye yakın Süryani vatandaşımızı faili meçhul cinayetlere kurban verdik."
Cinayetlerin aydınlatılması için yargıya gidildiğini; ancak failler belli olmadığı için bütün dosyalara takipsizlik kararı verildiğini kaydeden Gebro Tokgöz, bu dosyaların Ergenekon davasına eklenmasi gerektiğini ileri sürdü. Bu ülkenin ayrılmaz parçası olduklarını ifade eden Tokgöz, şu görüşleri dile getirdi: "Suç işleyen her kimse cezasını çekmelidir. Biz her zaman devletin yanında ve hizmetindeyiz. Bu ülkenin ferdiyiz. Bayrağımız bir, devletimiz birdir. Biz barıştan, diyalogdan ve hoşgörüden yanayız. Demokrasi ve hoşgörünün bize de yansımasını istiyoruz."
1994 yılında babası Yakup Mete'yi faili meçhul cinayete kurban veren Levent Mete de yaşadığı travmayı hâlâ atlatamamış. Mete, babasını öldüren faillerin bulunması talebini şu sözlerle dile getirdi: "Babam o dönemde Akçakaya muhtarıydı. Kimliği belirsiz kişilerce araçtan indirilerek öldürüldü. O zaman 10 yaşındaydım. Şimdi 26 yaşına geldim. Ve hala babamın katilleri bulunmadı. Her gün mezara gidip ağlıyorum. Faillerin yakalanması için akrabalarımız mahkemeye gitmişti. Ama faili meçhul olduğu için dava düştü. Devletin bu olayı araştırmasını ve faillerini ortaya çıkarmasını istiyorum."