Suriye'deki yeni durumu Yenişafak'tan İbrahim KARAGÜL, bugünkü köşe yazısında değerlendirdi:
Rusya Suriye'de doğrudan savaşa girdi. Artık örgütler üzerinden yürütülen savaş devletler düzeyine taşındı. İki gündür Rusya havadan, Şam yönetimi ve İran ile Hizbullah karadan Suriyeli muhalifleri vuruyor. Ilımlı muhalefet ağır saldırı altında. Aslında Suriye halkı ağır saldırı altında.
Şam yönetimini yeniden ayağa kaldırmayı, İran-Suriye aksını sağlamlaştırmayı, Suriye'nin dönüşümünü durdurmayı, Rusya'nın Akdeniz'deki tek kalesini daha da güçlendirmeyi hedefleyen son müdahale, bütün bölgede denklemi değiştirecek güçtedir. Doğu ile Batı arasındaki güç hesaplaşmasını bundan sonra yeni cümlelerle tartışacağız.
Rusya kimlere meydan okudu?
Çünkü Soğuk Savaş'ın bitişinden bu yana Rusya'yı Ortadoğu'da hiç bu kadar meydan okur pozisyonda görmemiştik. Moskova, daha çok kendi çevresini, nüfuz alanının dış sınırlarına yönelikAtlantik tazyiklerini savuşturur durumdaydı.
Gürcistan'a müdahale gözünü açtı. Batı'nın hiçbir şey yapamadığını gördü. Kırım'ı ilhak etti, Batı'nın elinde hiçbir kart olmadığını gördü. Kaynak ülkesi Rusya, ekonomik ambargo ile dize getirilecek bir ülke hiçbir zaman olmadı, olmaz da.
Rusya üçüncü müdahaleyi Suriye'ye yaptı. Bu durum Rus milliyetçiliğinin, yeniden emperyal kimliğe dönüşün ilanıdır. Ukrayna ve Kırım'dan sonra Rusya'nın küresel düzeyde meydanokumasıdır. ABD-İran ne kadar anlaşırsa anlaşsın, Rusya-İran aksını kıramayacak demektir bu.
ABD'nin Irak'a saldırısıyla aynı
Savaşın bölgeselleşmesi hatta küreselleşmesi tehdidiyle karşı karşıyayız. Kaosun bölgeselleşmesi, örgütlerin devletler yerine ikame edilmesi, örgütler üzerinden güç hesaplaşmasının yaşanması ve ardından doğrudan devletlerin müdahalesine tanık oluyoruz.
Rusya ve İran'ın Suriye'ye bu şekilde müdahalesi, ABD'nin Irak'a müdahalesinden hiç de farklı değil. Afganistan'da Taliban'ı öne sürdüler, işgal ettiler. Irak'ta Saddam Hüseyin'i öne sürdüler, işgal ettiler. Bu sefer aynı yöntemi Rusya kullanıyor. ABD'nin, Avrupa'nın ürettiği IŞİD'i gerekçe gösterip o da Suriye'ye müdahale ediyor. ABD'nin yanındaki S. Arabistan gibi, o da İran'ı yanına alıp bir Müslüman ülkeye müdahale ediyor.
Cihatçı kötü, kutsal savaşçı iyi
Irak işgal edilirken ABD Başkanı Geoge Bush, “Bu bir Haçlı Savaşı” demişti. Şimdi Rus Ortodoks kilisesi “Bu bir kutsal savaş” diyor. “Cihatçı tehdidi”ne karşı duyarlılığa çağıranlar, yirmi yıldır bütün dünyayı İslam ve terörizm korkusuyla oyalayanlar “kutsal savaş” çağrıları ile Müslüman yurduna giriyorlar. Dün ABD bunu yapıyordu bugün Rusya bunu yapıyor.
İslam ve Müslüman kimliği, İslam yurdu söz konusu ise Rusya ile ABD arasında hiçbir şey farketmiyor, hemen aynı cephe oluveriyorlar. İkisi de yanına birkaç Müslüman ülke alıp, adım adım coğrafyayı işgal ediyorlar, yıkıma götürüyorlar.
Mezhep kimliği üzerinden bütün bölgeyi iki büyük kampa ayırdılar. Bir yandan bu cepheleri kendi aralarında savaştırırken diğer yanda her işgalde bir tarafı yanlarına alıp yeni yeni cepheler açıyorlar. Diğer ülkeler de Moğollar karşısında işgal sırasının kendilerine gelmesi için bekleşiyor.
Bu coğrafyanın kendi beyinsizlerinden daha büyük düşmanı hiçbir zaman olmadı!
Bizi böyle kandırdılar
Ölmek üzere olan Şam yönetimine hayat kaynağı olmak değil asıl hedef. Ortadoğu'daki harita taslaklarına müdahaledir. Yeni paylaşımda payını isteyen her ülke, bunu elde etmek için gözlerini karartmış durumda.
Amaç, Suriye'de güç kazanan İslami çevreyi yok etmektir. Çünkü gelecekte bu İslami çevrenin örgütler düzeyinden devletler düzeyine geçeceğini ve büyük bir meydan okumanın temellerini atacağını çok iyi biliyorlar.
“Cihatçı” tehdidi gerekçeli bu savaşları daha önce Afganistan'da gördük, Irak'ta gördük, Afrika'nın bir çok bölgesinde gördük, Soğuk Savaş'ın bitişinin hemen ardında bütün Müslüman ülkelerde kurulan anti terör merkezleri üzerinden yürütülürken gördük. Son olarak Suriye'de görüyoruz.
Yazının Tamamı İçin TIKLAYINIZ:
http://www.yenisafak.com/yazarlar/ibrahimkaragul/bush-hacli-savasi-putin-kutsal-savas-2022142