Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirterek itiraflarda bulunan Susurluk davası hükümlüsü, eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın'ın Ankara'da işlenen cinayetlere karışmakla suçladığı emekli özel harekat polis memuru Sait Yıldırım (50) evinde, beylik tabancası ile intihar etti. Ailesine veda mektubu bırakan Yıldırım, Çarkın'ın verdiği bilgiler doğrultusunda çıkan haberlerden sıkıntı yaşadığını, tek suçunun Çarkın'la aynı dairede çalışmak olduğunu anlattı. Yıldırım'ın cesedi olaydan üç gün sonra eve gelen oğlu tarafından bulundu.
Milliyet'in aldığı bilgiye göre, pazar günü saat 15.00 sıralarında Asayiş Şubesi Cinayet Bürosu'na bağlı nöbetçi amirliğine gelen ihbar telefonu üzerine Eryaman Şelaleevleri'nde verilen adrese giden polis ekipleri, emekli özel harekatçı Sait Yıldırım'ın cesediyle karşılaştı. Cinayet bürosu dedektifleri, Sait Yıldırım'ın cesedini evin koridorunda sırt üstü yatar durumda buldu.
Başına tek kurşun
Uzman polislerin yaptığı ilk inceleme sonrasında Yıldırım'ın sağ kulak üzerinden tek kurşun giriş izi olduğu tespit edildi. Kafatasını parçalayıp çıkan mermi çekirdiğinin ise duvara saplandığı saptandı. Cesedin yanında ise 9 milimetre çapında mermilerin kullanıldığı Glock marka tabanca bulundu. PCT176 seri numarası taşıyan ve Yıldırım intiharında kullandığı beylik silahındaki şarjörde 12 tane de mermi elde edildi. Uzman polislerin ceset üzerindeki incelemelerinde intiharın 2-3 gün önce yaşandığı ve hareketsiz kalan vücutta beklemeye dayalı morarmalar olduğu tespit edildi.
Kısa bir veda notu
Evde inceleme yapan uzman polisler, mutfakta masa üzerine bırakılmış küçük bir kağıta yazılı notu buldu. Yıldırım, intiharından önce eşi ve çocuklarına yazdığı notta, kamuoyuna yansıyan yalan ve iftira dedikodularının kendisini çok üzdüğünü belirtti.
Yıldırım veda yazısında, "ben devletimi ve milletimi üzecek hiç bir işe karışmadım. Ama çok bunaldım. Hakkınızı helal edin. Suçumuz sadece Ayhan Çarkın'la aynı dairede çalışmak oldu" ifadelerine yer verdi.
Eşi ve kızını gönderdi
Yapılan incelemede, Sait Yıldırım'ın 5 yıl önce Gölbaşı'ndaki Özel Harekat Dairesi Başkanlığı'ndan emekli olduğu belirlendi. Olaydan bir kaç gün önce eşi ile küçük kızını memleketi Samsun'a gönderen Yıldırım'ın oğlu H.Y.'in da tatil için Bursa'ya gittiği tespit edildi. H.Y.'nin Bursa'dan dönüşünde eve geldiğinde kapının açılmaması üzerine babasını cep telefonundan aradığı ancak sonuç alamadığı anlaşıldı. Bunun üzerine 2. kattaki evin bir penceresinin açık olması üzerine merdiven bulan H.Y.'nin eve girdiği ve babasının cesediyle karşılaştığı, bunun üzerine hemen 112 Acil servise haber verdiği öğrenildi.
Çok içerlemişti
Babasının cesedini bulan H.Y., polise verdiği ilk ifadede, Bursa'ya gitmeden önce babasıyla konuştuğunu, eski özel harekatçı Ayhan Çarkın'ın karıştığı olayları anlatırken kendi ismini de verdiğini söylediğini, babasının bu duruma çok içerlediğini ve ozamandan beri canının sıkıldığını gördüğünü anlattı.
Çarkın ne demişti?
Fali meçhul cinayetlerin aydınlatılması amacıyla başlatılan soruşturma çerçevesinde etkin pişmanlıktan faydalanmak istediğini belirterek, Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne ifade veren ve ifadesinin ardından tutuklanan Çarkın, Yıldırım'ın Avukat Yusuf Ekinci'nin öldürülmesi olayına karıştığını iddia etmişti.
Üç sayfalık ifade veren Çarkın, Ekinci'nin Yusuf Yüksel adlı komiserin kullandığı araçla bürosunun önünden gündüz saatlerinde kaçırıldığını söylemişti. Çarkın, ifadesinde "Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Enver Ulu, Ahmet Sakarya, Ayhan Özkan, Şahin ve Sait vardı. Gölbaşı'na giderken Ümitköy yolu sapağından sağa dönüldü. Yakın bir mesafeden Ayhan Akça tarafından öldürüldü" iddiasına yer vermişti. Çarkın, Ankara'da işlenen 4 cinayetin de özel harekat polisi tarafından gerçekleştirildiğini anlatmıştı. Çarkın'ın, ifadesinde eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, eski Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin gibi isimleri suçladığı da kamuoyuna yansımıştı.