Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisinde şehit olan Adanalı Çetin Topçuoğlu'nun son sözleri 'oğlum' olmuş.
İsrail askerlerinin Mavi Marmara gemisine düzenlediği silahlı baskında şehit düşenlerin ardında ağlatan hatıraları kaldı. Çetin Topçuoğlu'nun dünya derecesi bulunan milli tekvandocu eşi Çiğdem Topçuoğlu, gemide yaşadıklarını gururla anlatırken Gazze'ye gidecek ilk gemide yine en ön safta yer alacaklarını dile getirdi. İsrail'in askerlerinin, gemiye çıktıktan sonra her yere saldırdıklarını söyleyen bayan Topçuoğlu, eşiyle arasında geçen son konuşmalarını göz yaşlarıyla anlattı: "Bir ara eşimi yerde yatarken gördüm. Başında kırmızı bir iz vardı. Kolunu kaldırdım yere düştü. Kalp masajı yaptım, ağzından kan gelmeye başladı. O zaman anladım. Söylemek istediği bir şeyin olup olmadığını sordum. Çetin'in son sözü 'Oğlum' oldu."
Topçuoğlu, kendisinin de eşinin de oğlunun da uluslar arası şampiyonalarda dereceleri olduğunu hatırlattı. Milli sporcular olarak ülke için ellerinden geleni en iyi şekilde yaptıklarını dile getiren Topçuoğlu, "Eşim de ben de birer eğitimciyiz. Ülkemize faydası olacak insanlar yetiştirmeye çalışıyoruz." dedi.
İsrail askerlerin nasıl bir silah kullandıklarını anlayamadıklarını aktaran Topçuoğlu, eşinin son anlarını şöyle aktardı: "Yaralılara yardım ederken önce bir çift ayakkabı gördüm. Onun ayaklarıydı. Sonra pantolonun ardından bluzunu, en son yüzünü gördüm. Yatıyordu, yanına gittim. 'Ne yatıyorsun, kalk, herkes koşturuyor, sen de yardım et' dedim, ses gelmedi. Sonra kolunu kaldırdım, öylece tekrar düştü kolu. Yüzüne baktım bir yara yoktu, ama alnında çok küçük sivilce gibi kızarıklar vardı. Bluzunu kestim, nabzını yokladım. Çok hafifti nabzı, nefeste problem vardı. Direkt kalp masajına başladım. Burnundan ve ağzından kan boşaldı o anda. Akciğerlerinin harap durumda olduğunu anladım. Ona çok daha fazla eziyet çektirmemek için bıraktım. Hani bir ümit ya, sevdiğinden ayrılırsın, öyle benimkisi. 'Ne olur Gülüm bana bir şeyler söyle' dedim. Ses gelmedi. O sırada doktor geldi. Ona oksijen verilmesini istedim, ağzına taktıkları minik petlerden çok hafif bir sesin geldiğini duydum. Ona doğru eğildiğimde ağzından 5 harflik bir kelime dökülüyordu 'Oğlum' dediğini duydum. Kulağına eğilerek 'Ben seni duydum Allah senden razı olsun. Ben senden razıyım.' dedim. Akan kanlarını ellerimle temizlemeye çalıştım. Parmaklarımda tırnaklarımın dibinde kanları hala duruyor. O kan izleri geçmiyor. Bunu yapanlar cezalarını alıncaya, Filistin'deki zulüm, Gazze'deki ambargo kalkıncaya kadar bu kanların parmaklarımda kalacağına dair ona söz verdim. Çünkü o inandığı dava uğruna şehit oldu. İnsanlık uğruna çıktı yola insanlık uğruna öldü."
Gazze'ye yardım götürmek için yola çıkarken ikisinin de birer bayrak aldıklarını aktaran Topçuoğlu, bu bayrağı şehit olunca üzerine örttüğünü söyledi. İsrail askerlerinin gemiyi ele geçirdikten sonra herkesin şok içinde olduğunu anlatan Topçuoğlu, "Hepimizin üzerinde bir ölü toprağı serilmiş gibiydi. Bir abimiz bu sırada ezan okudu ve kendimize geldik. İsraillilere namaz kılmak istediğimiz söyledik. Askerlerin bir kısmı kabul etti bir kısmı ise karşı çıktı. Bir taraftan güneş, bir taraftan helikopterin denizden attığı tuzlu su ve helikopterin sesi, güneş soğuk ve tuzlu suyun altında saatlerce bekletildik." diye konuştu.
İsraillilerin yardım gönüllülerini gemiden köpekleriyle çıkarttığını ifade eden Topçuoğlu, köpeklerin hepsinin ağızlarının ve burunlarının kanlar içinde olduğunu aktardı. İsraillilerin Türk bayraklarını sürekli ayaklar altına aldığını vurgulayan Topçuoğlu, "Biz yukarıdaydık. Aşağıya indiğimizde baktım Çetin yerinde yok. Üzerine örttüğüm Türk ve Filistin bayrakları vardı. İsrailli askerler onu ayaklar altına alırken eğilip almak istedim. Tam bu sırada bir asker alnıma silahı dayadı. Hiç kımıldamadım. Arkadaşlar dikkatli olmam ve hızlı hareket etmemem için yalvarıyorlardı. Usulca eğildim ve yavaşça askerlerin ayaklarının altından eşimin kanlarıyla daha da allaşan bayrağı aldım ve katlayarak çantama koydum. Kanın içinden aldım bayrakları. Sadece bizim değil diğer devletlerin de bayrakları ayaklarının altınaydı." şeklinde konuştu.
Sporcu bir aile olduklarını ileten Topçuoğlu şunları söyledi: "Çetin Fenerbahçeli, ben Galatasaraylı, oğlumuz Beşiktaşlı. Ama bir birliktelik sağlanıyor. O benim hocam, beni yetiştiren kendisi. İlk Avrupa şampiyonu olduğumda 1997 yılında bana sarılışını, bana bakışını unutamıyorum. 2002 yılında oğlumuz kickboksta İtalya'da dünya üçüncüsü oldu. Oradan babasını arıyor 'Anneme söyle ben onu geçtim' diyor. Babası da ona 'oğlum, annenle iddialaşma, o çalışır yine seni geçer' dedi. Çalıştık ve birlikte gittik, Kore'de 2008 yılında yapılan dünya şampiyonasına. Burada ben iki kez dünya birincisi oldum, Çetin de dünya ikincisi oldu. Bu kez oradan babası oğlumu aradı ve 'Bak oğlum, annen iki kez dünya şampiyonu oldu, hadi bakalım geç geçebilirsen' dedi." diye konuştu.
Eşinin naaşını getirdiğinde, oğlunun söylediklerinin kendisini gururlandırdığına işaret eden Topçuoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Oğlum tabutun başında, 'Baba bu kez gerçekten hepimizi geçtin. Sen ahret şampiyonluğunu kazandın. Ben de daha iyisini yapmaya çalışacağım, ama senin mertebene ulaşabilir miyim, bilmiyorum' dedi."
Sporculuğun bir yarış olduğunu, bununla birlikte saygı, insanları sevmek manasına geldiğine işaret eden Topçuoğlu sözlerini şöyle tamamladı: "Spor barışçıdır, biz barış insanlarıyız, biz eğitimciyiz, insanları severiz dövmeyiz. Bizler uluslararası karasularında hiç hak etmediğimiz halde saldırıya uğradık. Onlar saldırdılar, onlar bizi öldürdüklerini sandılar, ama bakın dünyanın durumuna. Öyle bir araya gelindi ki... Medyada acayip bir kirlilik var. Bu da bizi bölmek isteyenlerin bir oyunu. Özellikle biz şehit ailelerinin sağduyulu olmasını istiyoruz." (CİHAN)