Ergenekon davasında Danıştay sanıklarına da bu gerekçeyle avukat atanmadı. Ancak askerî ve sivil yargı için çifte standart uygulandığı ortaya çıktı. 26 Haziran 2009'dan beri İstanbul'daki emniyet, savcılık ve mahkemelerden gelen 10 bin avukat talebini reddeden baronun, askerî mahkemeye olumlu cevap verdiği tespit edildi. 29 Eylül 2009'da 1. Ordu Komutanlığı Askerî Savcılığı'nın talebi üzerine atama yapıldığı öğrenildi. Avukat Arda Alan, askerî mahkemedeki davalarda CMK avukatı olarak görevlendirildiğini doğruladı. Avukat Fazıl Ahmet Tamer de, boykotun başladığı günlerde baro tarafından aranarak askerî mahkemedeki bir dava için görev alıp alamayacağının kendisine sorulduğunu belirtti. Baro Başkanı Muammer Aydın ise iddiaları reddetti: "Bildiğim kadarıyla askerî savcılığa atama yapmadık. Hiçbir avukat görev kabul etmiyor."
Dünyanın sayılı baroları arasında yer alan İstanbul Barosu'nun CMK servisinde görev alan 4 bin avukatın 26 Haziran 2009'da zorunlu müdafilik uygulaması kapsamında aldığı boykot kararı tartışma konusu oldu. Baro Başkanı Muammer Aydın'ın verdiği bilgiye göre, 3 ayda, karakollardan, emniyet müdürlüklerinden, savcılıklardan ve mahkemelerden 10 bine yakın avukat talebi oldu. Bu taleplerin tamamı 'avukatların boykot kararı' olduğu gerekçesiyle dikkate alınmadı. Ancak, sivil yargıya atama yapmayan baronun 'boykot' kararını askerî mahkemeye uygulamadığı ortaya çıktı. Baronun, 1. Ordu Komutanlığı askerî savcılığı ve mahkemesine avukat görevlendirdiği öğrenildi.
BOYKOT KARARI ASKERÎ YARGIYI KAPSAMIYOR!
29 Eylül'de askerî savcılığın talebi üzerine görevlendirilen avukat Arda Alan, boykot süresince hem ofis arkadaşı hem de başka avukat arkadaşların askerî mahkemedeki davalarda CMK avukatı olarak görevlendirildiğini doğruladı. Bu konuda baronun bilgisi olmadan görev almalarının mümkün olmadığına dikkat çeken Alan, kendisinin askerî savcılık ve mahkemelere atama yapıldığını bildiğini anlattı.
İstanbul Barosu'na bağlı olarak CMK avukatlığı yapan Fazıl Ahmet Tamer, boykotun başladığı ilk günlerde baro tarafından aranarak askerî mahkemedeki bir dava için görev alıp alamayacağının kendisine sorulduğunu belirtti. Şehir dışında olduğu için davayı almadığını anlatan Tamer, baro görevlisine boykot olduğu halde nasıl atama yaptıklarını sorduğunda, 'askerî savcılıklardan gelen taleplerin kabul edildiği, boykotun askerî mahkemeleri ve savcılıkları kapsamadığı, ödemelerin bu alandaki soruşturma ve kovuşturmalarda eksiksiz yapıldığı'nın kendisine söylendiğini anlattı.
MUAMMER AYDIN: BOYKOT DEVAM EDİYOR
İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın ise hem askerî hem de sivil yargıya boykot uygulandığını ileri sürdü. Aydın, boykotun baronun değil, avukatların kararı olduğunu savundu. Devlet tarafından 12 milyon liranın İstanbul Barosu'nun zorunlu müdafilik ödemeleri için ayrıldığını ve 1 Ekim itibarıyle avukatlık ücretlerinin ödemelerinin başlayacağını belirten Aydın, "Bildiğim kadarıyla askerî savcılığa atama yapmadık. Atamayla ilgili hiçbir avukat görev kabul etmiyor. Avukat kabul ettiği takdirde atıyoruz. Benim bilgim dahilinde böyle bir bilgi yok. CMK servisi benim bilgim olmadan ya da sorumlu yönetim kurulu üyesinin bilgisi olmadan atama yapılamaz." dedi.
AVUKATLAR BAROYU YALANLADI
Aydın'ın bu sözlerine karşılık CMK avukatlarının üye olduğu Savunma Avukatları Derneği üyesi Hayel Özenç ve Muhittin Köylüoğlu, boykot kararına şerh koyduklarını ve atanmak istediklerini bildirdiklerini kaydetti. Hayel Özenç, atama yapılmasını istedikleri için baroyu aradıklarında, "Sizin bölgenizde boykot kararı alındı." denilerek atama yapılmayacağının kendisine açıklandığını söyledi. Muhittin Köylüoğlu da boykota karşı olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "CMK avukatlığı, 'kamu hizmeti' değil, 'kamu görevi'dir. Kamu görevini yerine getirmemek de suç. TCK'da suç. Bizim 'bunu yapmıyoruz' deme hakkımız yok. Benim muhalefet şerhim var ancak görevlendirme yapılmıyor. Boykot kararı çıkması için Muammer Aydın çok uğraştı, herkesi yönlendirdi, toplantılara katıldı. Yargılanmaktan korktuğu için baro olarak karar almadı. Bize, boykota ilişkin 'demirden korkan trene binmez' dedi. Ama şimdi, boykot kararını avukatların aldığını söylüyor."
Hukukçulara göre, İstanbul Barosu Ergenekon davasında suç işliyor
İstanbul Barosu, Ergenekon soruşturmasıyla birlikte sık sık gündeme geldi. Baro Başkanı Muammer Aydın, her fırsatta soruşturmayı eleştirdi. Sanıklardan bazılarının GATA'ya sevk edilmesini istedi. Hatta Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın darbe günlüklerinin 'gazetecilik faaliyeti' olarak değerlendirilmesi gerektiğini iddia etti. Silivri'deki davayı izlemek için 'komisyon' kurduğu ileri sürülen Baro, son olarak Danıştay sanıklarına avukat atamama kararıyla gündemde. Hukukçular Baro'nun bu tavrıyla suç işlediğini belirtiyor. Prof. Dr. Bahri Öztürk, "Zorunlu avukatlık bir kamu görevidir. Avukat bunu reddedemeyeceği gibi baro da atama yapmaktan kaçınamaz." derken, Prof. Dr. Faruk Turhan ise, "Baro çeşitli gerekçelerle bu atamayı yapmıyorsa, görevi kötüye kullanma söz konusudur." ifadelerini kullanıyor.
Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu Danıştay davası sanıklarına baro tarafından atanan avukatların aynı zamanda Ergenekon davası sanıklarını savunması, yeni avukat tayinini gündeme getirmişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, önceki duruşmalarda Danıştay davası sanıkları ile Ergenekon davası sanıklarını aynı avukatların savunmasının "menfaat çatışmasına" neden olacağını belirterek, barodan yeni müdafi atanmasını istedi. Baro yönetimi ise bu kez CMK avukatlarının boykot yaptığı gerekçesiyle atama yapamayacağını mahkemeye bildirdi. Bunun üzerine Danıştay sanıklarının savunmasına geçemeyen mahkeme, 111. duruşmanın ara kararında, eski kararından dönerek baro tarafından geçmişte atanan avukatların "menfaat çatışması" olsa bile savunma yapmasına karar verdi. Mahkemenin zorunlu olarak verdiği bu karar hukukçuları şaşırttı. Uzmanlar, baronun suç işlediğini ve baro hakkında işlem yapılması gerektiğini ifade ediyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun da bu yönde bir kararı var. Ceza Genel Kurulu 2004 yılında Diyarbakır Barosu'yla ilgili verdiği kararda baroyu haksız bulmuştu. Diyarbakır Barosu, avukatın can güvenliği olmadığı gerekçesiyle atama yapmamıştı. Ceza Genel Kurulu bunun görevi ihmal suretiyle kötüye kullanma olduğuna hükmetmişti. Hukukçuların konuyla ilgili görüşleri şöyle:
--------------------------------------------------------------------------------
Baro hakkında soruşturma açılmalı
Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bahri Öztürk: Usul kanunu zorunlu müdafiliği düzenliyor ama baro avukat görevlendirmiyor. Suç işliyor. Zorunlu avukatlık bir kamu görevidir. Avukat bunu reddedemeyeceği gibi baro da atama yapmaktan kaçınamaz. Bu, görevi kötüye kullanma suçudur. Yargıtay bunun görevi kötüye kullanma olduğu görüşünde. 'Sorgusu sırasında avukat bulundurulmadığı gerekçesiyle' AİHM, Türkiye aleyhine daha yeni 17 tane mahkûmiyet kararı verdi.
Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Faruk Turhan: Zorunlu müdafilik bir kamu görevidir. Avukat atama da bir kamu görevidir. Baro çeşitli gerekçelerle bu atamayı yapmıyorsa, görevi kötüye kullanma söz konusudur. Cumhuriyet savcısı TCK 257 uyarınca soruşturma açmalıdır.
Uluslararası Hukukçular Birliği Başkanı Avukat Necati Ceylan: Zorunlu müdafilik Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda düzenlenmiştir ve barolar atama yapmakla görevlidir. Bu görevin yerine getirilmemesi Ceza Kanunu'na aykırıdır. Yetkili makamların gerekli işlemi yapmaları lazım. Baro yasaya aykırı davranıyor. ZAMAN