M. SAİT YILDIRIMER
Ressam, Şair, Yorumcu Sait Yıldırımer “ Müzik ile ruhunuzu dinlendirin, resim ile hayal ettiğiniz her şeyi yaşayın, şiir ile sevdiklerinize sevginizi sunun.”
Uzun yıllar İstanbul da demlenen sanatçımız. Özlemlerini, sevinçlerini sanatıyla ifşa ettiğini, geçmişine dönük zorlu hayatından bahsetti. Günümüzde ki sanat ve sanatçıya bakış açısı ile şimdi ki durum arasında büyük fark olduğunu söyledi.
- M. Sait YILDIRIMER kimdir? Sizin dilinizden ve gönlünüzden sizi tanımak isteriz.
Özel hayatım ile değil sanatımla kendimden söz ettirmeyi yeğleyen. Bu ahlâkla örselenmiş bir bireyim. Sanat benim her şeyimdir. Sesimle ses verip, kalemimle can verip, şiirlerimle ruh vermekle gelmişim dünyaya diye düşünüyorum. Siirtliyim memleketimi çok seviyorum 40 yıldır İstanbul Fatihte yaşıyorum. İstanbul’la bütünleştim diyebilirim.
- Bilindiği üzere kültür sanat adamı diye anılıyorsunuz. On parmağında on marifet tabiri sizin için söylenmiş olabilir. Bu ünvanı almanız nasıl oldu? Sanata ilgiliniz nasıl ve zaman başladı?
Teşekkür ediyorum, güzel söylemleriniz için Meltem Hanım. Bu şekilde bir ünvan almak beni onurlandırırken elbette ki kolay olmadı. Bir diğer sorunuz ile iki soruyu birleştirmiş olacağım gerçek yaşanmış bir hikâyemi anlatayım size.
Ortaokul son sınıftayım büyük amcam askerde bando takımına seçilir ve ilk müziğe ilgisi orada başlar. O yıllarda ayrı şehirlerde ikamet etmekteyiz. Okul tatillerinde onlara misafir olur amcamın cümbüş resitalini hayranlıkla izlerdim.
Müziğe olan ilgimi fark etmiş olacak ki amcam öğrenmem için bana bir mandolin hediye etmişti. Mandolinle eve mutlulukla geldiğimin ilk gecesiydi.
Babam:
- Nedir bu dedi?
- Amcam, öğrenmem için bana hediye etti. Dedim
- Sende amcan gibi mıtrıp(çingene) mı olacaksın? Diyerek mandolinimi kırmıştı.
Bu olayın etkisini yıllar sonra İstanbul’da, Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde Türk Sanat Musiki Eğitimi alarak zar zor atlatabilmiştim.
Müzik ile sadece yorum değil aynı zamanda bir enstrüman çalma tutkusu da bende hep vardı. 80’li yıllarda üniversite eğitimi için gittiğim Batı Almanya Frankfurt Geothe Üniversitesi Sosyoloji öğrencisiyken gurbette kendime Elektro org alarak amatörce kullanmayı öğrenmiştim. Halen evimde fırsat buldukça çalıyorum.
- Peki, sevgili babanızın yaklaşımı değişmedi mi hiç? Araya yıllar girdi sonuçta.
Değişmez olur mu değişmişti. Rahmetli babam geçmişte bana yaptıklarından üzüntü duyduğundan olsa gerek adeta günah çıkarır gibi her müsait ev ortamlarında bana türkü söylemem için teşvik eder. Beni hayranlıkla dinlerdi. Gönlümü defalarca bu şekilde aldı.
- Şiire olan ilginiz nasıl oldu, anlatır mısınız?
Küçük yaşlarda kafiyeli dizeler yazmaya başladım. Belki de ortaokulda müzik sevdamın sebebi de kâğıda döktüğüm şiirlerdi. Lise hocamın bana defalarca okuttuğu Orhan Veli Kanıkın İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı şiiri beni benden almıştı.
Sanatın bir dalı ile ilgili olunca diğerleri de arkasından geliyor. Adeta hepsi bir sıraya dizilmiş boncuk gibi yeter ki dizilmiş ip kopmasın, bana göre hepsi bir bütündür.
- Ressam, yönünüz ile ilgili ne dersiniz? Ben biliyorum harika tablolarınızı ama okuyucularımızın da bilmesini isterim. Ne tür resimler işliyorsunuz tuvalinize?
Resim çalışmalarım da genelde yerel konular işlemek öncülüğüm olsa da özgür olmayı ihmal etmiyorum. Her tarz resim çalışmalarına yer veriyorum. İlk kişisel yağlı boya resim sergimi 2006 yılında İstanbul’da İstanbul Güzel Sanatlar Galerisi’nde açtım. Daha sonra birçok galeride sergilerim sevenleri ile buluştu.
Memleketim Siirt’te iki kez kişisel yağlı boya sergisi açtım. Memleketim de ilk kez resim sergisi açan sanatçı ben oldum.
- Sizce toplumumuzda sanat ve sanatçıya değer veriliyor mu?
Şunu söyleyebilirim, sanatın olduğu yer de sevgi egemen olur. Şiddetin yerini kardeşlik ve barış alır. Bu fikri hep dile getirdim her daim de söyleyeceğim. Ülkemiz sanat ve kültür alanında çok ileri seviyelerde olmada da son yıllarda sosyal medyanın nimetlerinden faydalanıp ve iletişim kolaylığı sayesinde ilginin arttığı hareketliliğin olduğunu söyleyebiliriz. İstediğim seviyede değiliz. Sebebi ekonomik faktörler, sanat ve sanatçıya ilginin yeterli olmadığına bağlayabiliriz.
- Sanatçı çevresinden sorumlu mudur?
Her şeye her imkânsızlığa rağmen sanatçı her zaman ve her mekânda sanata olan ilgiyi canlı tutmak ve korumakla mükelleftir. Yaşadığımız topluma renk katmak zorundayız.
- İlk kitabınız ne zaman çıkmıştı, devamı geliyor mu?
İlk şiir kitabım 2017 yılında Akıl Fikir Yayınları tarafından, “Bir Ressamın Şiir Defteri” bağlığı ile çıktı. Kısmet olursa ikinci kitabımda yakın bir zamanda “Bir Sanattır Yaşamak” başlığı ile yine Akıl Fikir Yayınları tarafından okuyucuları ile buluşacak.
- Güftesi ve bestesi size ait eserleriniz bulunmakta bunlar hakkında konuşmak ister misiniz? Aynı zamanda şiirlerinize ses verdiğiniz çalışmalar hakkında da bilgi almak isteriz.
Memnuniyette tabii ki, ilk kitabımın başyapıtı Ammo Berho (Bir Siirt hikâyesi). Şiirimin ilk CD’sini de Armoni Müzikten çıkardım.
Bu ilk şiir Cd sinin içerisinde üç dilde(Kürtçe, Türkçe, Arapça) beste ve güfteleri bana ait türküleri de seslendirdim.
Bunun dışında yine şahsıma ait olan eserlerimden bazıları şunlar:
Rast makamın da Gelde Meşk edelim.
Hüseyni makamında Botan Ah Botan
Hicaz makamımda Ne Gidene Sitemim
Hicaz makamında Sen Vakti adında eserlerime ses verdim.
- Son olarak ne söylemek istersiniz?
Bana beni anlatma fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Müzik ile ruhunuzu dinlendirin, resim ile hayal ettiğiniz her şeyi yaşayın, şiir ile sevdiklerinize sevginizi sunun.
Söyleşiyi Hazırlayan: Meltem KAVAK