Üç avukat arkadaşıyla birlikte Yüksek Seçim Kurulu'nda (YSK) karargâh kurduklarını belirten Sakık, YSK yetkililerinin defalarca kendilerine 'listelerde sorun yok' dediğini söyledi. Sakık'ın sözleri 'YSK bir komplonun içinde mi?' sorusunu gündeme getirdi.
Barış ve Demokrasi Partisi milletvekili Sırrı Sakık, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) 12 milletvekili adayını veto etmesiyle ilgili önemli bir iddiada bulundu. Aynı zamanda hukukçu olan Sakık "Biz YSK'da üç gün karargâh kurduk. 3 tane avukat arkadaşımız ile her dosya üzerinde tek tek duruldu konuşuldu ve YSK yetkilileri bize defalarca dosyalarda bir sorun olmadığını söyledi." açıklamasını yaptı. "YSK Başkanı ile de bire bir görüştüm. Bize bir tek, Ağrı'da Murat Öztürk'le ilgili bir yasaklama kararı olduğunu, onun dışında sorun olmadığını belirtti." diyen Sakık, kararın hukukî değil, siyasî olduğu görüşünde.
Sırrı Sakık'ın bu sözleri 'YSK bir komplonun içinde mi?' sorusunu akıllara getirirken, adaylığı veto edilen isimlerden eski BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, dün Diyarbakır Adliyesi'ne gelerek adli sicil kaydı aldı. Adliyeden verilen belgede Kışanak'ın 'adli sicil kaydı olmadığı' belirtildi. YSK'nın kararında, Kışanak'ın kızlık soyadı ile yapılan aramada evlenmeden önceki döneme ait sabıka kaydı bulunması gerekçe gösterilmişti. 2007'de Yargıtay Adli Sicil Dairesi'nden aldığı ayrıntılı dökümü YSK'ya ilettiğini, buna rağmen o zaman milletvekili adaylığının kabul edildiğini belirten Kışanak, şöyle konuştu: "YSK 2007'de sunduğum belgeleri açıklasın. Benim durumumdan daha vahim olan, Leyla Zana ve Hatip Dicle'nin durumudur. Bu tutum çok açık bir biçimde siyasi bir tutumdur, hukukla alakası yoktur."
YSK'nın veto kararına bir anlam veremediğini belirten BDP'nin hukukçu bağımsız adayı Sırrı Sakık, şöyle devam etti: "2007'de milletvekili olmasına izin verdiğin Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel'e şimdi onay vermiyorsun. Ülkenin çatışmaya gitmesine yönelik bir adımdır. Bizi Meclis'ten elimizde kelepçeyle çıkardıkları süreçle aynı süreci yaşıyoruz. Kürtlere 'yeniden şiddete başvurun' demenin dışında bir yol değil."
Diğer taraftan, iki gündür durum değerlendirmesi yapan BDP, nihai kararını yarın açıklayacak. Seçimden çekilme de dahil alternatifler masada. Eski BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, terör örgütü PKK'nın üst yapılanması olduğu iddia edilen KCK ile ilgili davanın duruşmasını izlemek üzere geldiği Diyarbakır Adliyesi'nde, gazetecilere açıklamalarda bulundu. Demirtaş, "Değerlendirmelerden sonra seçime girip girmeme kararımızı vereceğiz. Ama şu çağrıyı yapmak istiyorum. Bölgedeki diğer partilerin adayları eğer gerçekten demokrasiden yana onurlu bir duruşa sahiplerse kendileri istifa etsinler, aday olmasınlar. Özellikle AKP adaylarına sesleniyoruz; seçimlerden çekilin." diye seslendi. Demirtaş, Başbakan Erdoğan'dan da Parlamento'yu olağanüstü toplantıya çağırmasını istedi. Demirtaş, daha sonra gazetecilere yaptığı bir başka açıklamada da, "Umut ediyorum ki YSK kendisine ulaşan itirazlar doğrultusunda haksız olan, hukuksuz olan bu kararından vazgeçecek. Seçimden çekilirsek ve öyle bir noktaya gelirse, bugünleri herkes arayacak." ifadelerini kullandı.
Kışanak: 2007'de sunduğum belgeler kamuoyuna açıklansın
Adaylık başvurusu reddedilen eski BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak dün Diyarbakır Adliyesi'ne gelerek YSK'ya gönderilmek üzere adli sicil kaydı aldı. Adliyeden verilen belgede "Adli sicil kaydı yoktur" yazıyor. YSK'nın kararında, Kışanak'ın kızlık soyadı ile yapılan aramada evlenmeden önceki döneme ait sabıka kaydı bulunmasını gerekçe göstermişti. Kışanak, adliye önünde yaptığı açıklamada, 2007'de bilinmeyen bir durumun şu anda yeni fark edilmiş gibi kamuoyuna sunulduğunu ifade etti. 2007'de Yargıtay Adli Sicil Dairesi'nden aldığı ayrıntılı dökümü YSK'ya ilettiğini, buna rağmen o zaman milletvekili adaylığının kabul edildiğini belirten Kışanak, bu belgelerin kamuoyuna açıklanmasını istedi. Kışanak, şunları kaydetti: "Benim durumumdan daha vahim olan, Leyla Zana ve Hatip Dicle'nin durumudur. Mahkemeler, 'Yeni düzenlemeye göre memnu haklar yasal olarak belirtilen süre bittikten sonra kendiliğinden verilir. Bu nedenle 'memnu hakları iade etmeye memur değiliz' diye karar veriyor. Buna rağmen YSK bunu kabul etmiyor. Bu tutum çok açık bir biçimde siyasi bir tutumdur, hukukla alakası yoktur."
'Tuncel'in mahkûmiyeti 22 Temmuz seçimlerinden önce kesinleşmişti'
BDP Milletvekili Sebahat Tuncel'in avukatı Baran Doğan YSK'yı çelişkili olduğunu söyledi. İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefetten" verdiği hükmün 22 Temmuz seçimlerinden önce kesinleştiğini iddia etti. Doğan, "Bu kararın kesinleşip mazbataya işlenme tarihi 3 Temmuz 2007. Ben, mazbatayı aldığım sırada bu durum zaten mazbataya işlenmişti. Dolayısıyla YSK, mazbatayı alana kadar, tam kanunsuzluk hallerinde, Tuncel'in tutanağını vermeyebilirdi. Ama; YSK o dönem verdi. O dönem Tuncel'in milletvekilliğine 'hayırlı olsun' dedi; ancak aynı YSK bu dönem 'hayır' diyor. Çelişki de burada zaten." dedi. YSK, 22 Temmuz seçimlerinde kesinleşmiş hükmü görmezden gelirken bugün neden kaale aldığını anlamadıklarını kaydeden Doğan, şöyle konuştu: "YSK, iğneyle kuyu kazmış madem, BDP'den bir tane daha aday var böyle, adını vermeyeceğim, bu kişi hakkında 2 yıl kesinleşmiş hapis kararı bulunuyor. Bunu da reddedebilirlerdi; ancak YSK bu adayın başvurusunu reddetmedi. Şimdi bu kişiye uygulanan tolerans neden diğer adaylardan esirgendi, anlamış değiliz."
Zaman