Adli Tıp Kurumu'nun cezai ehliyetinin olup olmadığını net olarak açıklamadığı, hazırlanan rapora şerh koyan Prof. Dr. Şakir Özen'in ise, "Şahıs bellek yetersizliğini ciddi göstermek için çaba harcıyor" dediği Ergenekon Terör Örgütü sanığı Şener Eruygur'un sorulara verdiği cevaplar, 'kendini hasta göstermek için' rol yaptığı iddialarına neden oluyor.
Yeni Akit Gazetesi'nden Kenan Kıran'ın haberine göre, Ergenekon Terör Örgütü'nün yöneticisi olduğu gerekçesiyle tutuksuz olarak yargılanan Jandarma Eski Komutanı Emekli Orgeneral Şener Eruygur'un, Mustafa Kemal'in naaşının yer aldığı Anıtkabir'i hatırlamadığı ortaya çıktı. Şener Eruygur, mesleğinin sorulması üzerine, "Bazen ağaç aklıma geliyor" şeklinde cevap vermiş!
Emekli olduktan sonra Ergenekon Terör Örgütü adına Cumhuriyet mitingleri düzenleyen ve kalabalıkları Anıtkabir'de toplayan Şener Eruygur, Anıtkabir'i hatırlamıyor. Eruygur'un, sağlık sorunları gerekçesiyle tahliye edildikten sonra cezaevine girmemek için bellek yetersizliğini ciddi gösterme eğiliminde olduğu öne sürülüyor.
ANITKABİR'İ HATIRLAMIYOR, ADD'Yİ HATIRLIYOR!
9 Temmuz 2012 - 20 Temmuz 2012 tarihinde mevcut rahatsızlığının ceza ehliyetini etkileyip etkilemediğinin tespiti için Adli Tıp Kurumu'nda gözlem altına alınan Şener Eruygur, doktorlar tarafından muayene edildi ve müşahede altına alındı. Şener Eruygur, doktorların, "Anıtkabir nerede?" sorusuna, "Bilmiyorum" şeklinde cevap verdi! Aynı Şener Eruygur, "Bir ara bir derneğin başkanlığını yapmışsınız, bu derneğin adı neydi, başkanlığınız emeklilikten önce miydi, sonra mıydı?" sorusuna, "Atatürkçü Düşünce Derneği, emeklilikten sonradır herhalde" dedi.
ÇEVRESİYLE UYUMLU, DAVRANIŞ BOZUKLUĞU GÖSTERMİYOR
Şener Eruygur'un, yattığı süre içerisinde; doktor, psikolog ve hemşire tarafından yapılan günlük viziteler ile hemşire ve personelin günlük değerlendirme formundan alınan bilgilere göre; sanığın düzenli uyuduğu ve beslendiği, çevresiyle uyumlu olduğu, davranış bozukluğu göstermediği gözlenmiş.
BELLEK YETERSİZLİĞİNİ CİDDİ GÖSTERMEYE YÖNELİK CEVAPLARI
Şener Eruygur'un 9 Temmuz 2012 giriş ve 20 Temmuz 2012 çıkış tarihleri arasında yapılan muayenesi ve müşahedesinde, kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplar şöyle:
En son mezun olduğu okulu: Hatırlamıyor
Kaç kardeş olduklarını: Tam hatırlamıyor.
Eşinin ve kızının ismini: Hatırlamıyor.
'Kendisine niçin buraya geldiniz' dendiğinde; "Ben suç işlemedim, suçsuzum, yurdumu sevmekten başka bir işim olmadı" diyor.
Mesleğini, evlilik yaşını ve yılını: Hatırlamıyor.
"Ak akçe kara gün içindir" sözünün ne anlama geldiği sorulduğunda "Bilmemki akçeler iyi bir şeydir" diyor.
Mesleği sorulduğunda "Öğretmen miyim bilemiyorum babam öğretmendi, onu severdim, bazen bana paşam diyorlar, mesleğimi tam bilemiyorum" diyor.
Anıtkabir nerede: "Bilmiyorum, İstanbul'da mı Ankara'da mı bilmiyorum"
HASTANE ODASINI DA BEĞENMEMİŞ!
Raporda; Şener Eruygur'un, ilk gün yataklı birime alındığında, "Burası cezaevi gibi, ben burada ne kadar kalacağım" dediğini, ilk günlerde hemşire, doktor ve infaz koruma memurlarına, "Sizler iyi insanlarsınız ama bu mekan iyi değil, havasız, sıcak ve karanlık, buranın planını kim çizmiş böyle" diyerek ortamdan memnuniyetsizliğini belirttiğine dikkat çekiliyor.
Raporda; Şener Eruygur'un söz konusu durumu 3. akşam eve gittiklerinde eşine de aktardığı belirtilerek, "Eşinin isteği üzerine uygun zamanlarda oda kapısı açık tutulmuş, odasına eşinin getirdiği vantilatör konmuştur. Bu değişikliklerden sonra, ortamın kısmen iyileştiğine dair eşinden geribildirim alınmıştır" deniliyor.
"GÖZLÜĞÜNÜ VE KULAKLIĞINI KENDİSİ TAKTI VE OTURDUĞU YERDE SAÇINI TARADI"
Raporda; şu görüşlere yer veriliyor:
"18 Temmuz Çarşamba günü öğleden sonra Asistan Dr. ve hemşire ile birlikte (Şener Eruygur'un) odasına gittik. Yatağında yatar vaziyetteydi uygun bir ses tonuyla; "Şener bey merhaba, sizce de uygunsa yemekhanede biraz konuşalım" diye seslendik. Yatağından doğruldu, kenarda duran gözlüğünü ve kulaklığını istedi, gözlüğünü ve kulaklığını kendisi taktı ve oturduğu yerde saçını taradı. Yemekhanede masaya oturuldu ve karşılıklı şu tarzda konuşmalar oldu:
l Burası neresi? Cevap: Bilemiyorum.
l Ne kadar süredir buradasınız? Cevap: Pazartesi geldim, kaç gün geçti bilemiyorum, 2-3 gün geçmiştir herhalde.
l Türkiye'nin en büyük ili? Cevap: İstanbul
l Bu memuru tanıyor musun (İnayet beye işaretle soruldu) Cevap: burada çalışıyor.
l Dişlerini nasıl fırçalarsın? Eliyle fırçalama işareti yaptı.
l Gözlerini kapat, eline bir şey koyacağım ne olduğunu söyle. Eline anahtar kondu, gözü kapalı iken bir şey söylemedi, açınca 'anahtar' dedi.
l 1 metre uzaktan kalem gösterildi, bu nedir? Cevap: kalem
l İlk 3 Cumhurbaşkanı? İlki Atatürk, ben onu bilirim diğerlerini bilmem.
l Atatürk'ün doğum ve ölüm tarihi? Cevap: bilmiyorum.
l Mesleğiniz neydi? Cevap: tam bilemiyorum, ben asker miyim öğretmen miyim bilmiyorum, babam öğretmendi, bazen bana komutanım - paşam diyorlar. ... bazen ağaç aklıma geliyor.
"İKİ ELİNİ ÖNE DOĞRU UZAT SONRA BİRBİRİNE 3 KEZ DOKUNDUR" yazılı bir kağıt gösterildi ve yazılanı uygulaması istendi. Yazıyı okuyamadığını söyledi. Yazı doktor tarafından okununca ellerini öne uzatıp 3 kez birbirine dokundurdu.
l Bir ara bir derneğin başkanlığını yapmışsınız, bu derneğin adı neydi, başkanlığınız emeklilikten önce miydi, sonra mıydı?
Cevap: Atatürkçü Düşünce Derneği, emeklilikten sonradır herhalde. Kimlerle çalıştık hatırlamıyorum.
l Size dosyanızda geçen bazı isimleri soracağım, lütfen kim olduklarını söyleyin. Çetin Doğan: yabancı değil ama kimdir tam bilemiyorum. Doğu Perinçek: tanımıyorum. Tuncay Özkan: bilemiyorum.
l Paşa ne demek? Cevap: Askerlikte üst rütbe.
l İsmet İnönü, Celal Bayar, Adnan Menderes kimdir? Cevap: Bilmiyorum, ben sadece Atatürk'ü bilirim, o Türk büyüğüdür.
20 Temmuz Cuma günü toplantı salonunda Dr. M. beyin muayenesi sırasındaki bazı gözlemler: Kendisine 5 ve 10 TL'lik 2 para gösterildi ve bunlar kaç lira diye soruldu. Cevap: bilmiyorum. Hangisi daha büyük dendi. Cevap: 10 TL'yi işaret etti.
"ŞAHIS BELLEK YETERSİZLİĞİNİ CİDDİ GÖSTERME EĞİLİMİNDE"
Adli Tıp Kurumu üyesi Ruh Sağlığı ve Hastalık Uzmanı Prof. Dr. Şakir Özen, Şener Erurgur'un akıl hastalığına yönelik itirazda bulunuyor ve "Şahıs bellek yetersizliğini ciddi gösterme eğilimindedir" ifadelerini kullanıyor.
Prof. Dr. Özen, cezai sorumluluğu sorulan Şener Eruygur'un hakkındaki görüşleri şöyle: "Muayene ve gözlemlerimiz sırasında şahsın duygulanımında hafif kısıtlılık, hareketlerinde yavaşlık, zihinsel yetilerinde hafif yetersizlik olduğu gözlenmiştir. Fakat şahsın hafıza ve zihin yetilerindeki gerilemenin muayenelerde bize aksettirdiği kadar ağır olmadığı kanaatindeyim. Çünkü; şahıs bellek yetersizliğini ciddi gösterme eğilimindedir. Mesela; ilk önceleri eşinin ve kızının ismini hatırlamadığını belirtmiş daha sonraki günlerde ismini doğru söylemiştir. İsmet İnönü'yü tanımadığını, ilk görev yaptığı yeri bilmediğini, nereli olduğunu ve mesleğini tam bilemediğini, ne zaman evlendiğini, Anıtkabir'in nerede olduğunu, son iki cumhurbaşkanının adını bilmediğini söylemektedir. Bu bilgiler uzun süre askerlik yapmış bir kişi için çok temel bilgilerdir ve çok ağır bunama hallerinde ancak ortaya çıkar. Şahsın genel hal ve tavırları bu kadar ağır bir yetersizlik olduğunu düşündürmemektedir.
Çünkü şahıs yeme, içme, giyinme, lavabo ihtiyacı vb... temel ihtiyaçlarını giderebilmekte, muayenede sorulan soruları anlayabilmekte, muayene sırasında verilen komutlara uyabilmektedir. Birimde çalışanların bir kısmını tanımakta, gerektiği zaman teşekkür etmektedir."