Mehmet Paksu'nun yazısı
Ben şeker hastasıyım, oruç tutamazsam ne yapmam gerekir? Şeker hastası nasıl oruç tutar? Oruç tutarsa ne olur, nelerle karşılaşır?
Bir kere şeker hastası hiçbir şekilde oruç tutmaz diye bir kural yoktur. Şekeri çok yüksek olmayan, şekerini kontrol altında tutan, aldığı ilaçlarla belli bir tedavi sürecinde bulunan şeker hastaları kendilerini rahat hissettikleri, açlığa dayanma imkânları varsa, Ramazan boyunca oruçlarını tutabilecekleri gibi zorlandıkları zaman arada bir tutmaya çalışırlar.
Fakat kendi tecrübeleri ve deneyimleri sonucu oruç tuttuğu zaman halsiz düşüyor, krize girme gibi bir durumla karşılaşması söz konusu ise, bir de doktoru kesinlikle oruç tutmaması hakkında ciddi bir uyarıda bulunmuşsa böyle bir şeker hastasının oruç tutması caiz olmaz, hatta günaha girer.
Çünkü bu beden Allah'ın insana verdiği bir emanettir, hayatını korumak ve sağlığını devam ettirmek zorundadır. Bunun içindir ki Kur'ân'da Yüce Allah hastaların daha sonraki günlerde kaza etmeleri şartıyla Ramazan içinde oruç tutmamaları konusunda müsaade etmiştir.
Hatta şeker artık kalıcı hale gelmişse, yüksek bir şeker taşıyorsa, gelir seviyesi yeterli ise tutamadığı her gün için bir oruç bedeli olan, bir fakirin gıda ihtiyacını karışlamak üzere fidye (En az 7 TL) verir. Bu kadar bir para veremeyen için de herhangi bir şey yapması gerekmez.
Mükemmel oruç nasıl olur?
Yemeyi içmeyi bırakmak, cinsi ihtiyaçları terk etmek orucun ilk akla gelen kuralları arasında yer alır. Fakat mesele bu kadarla bitmiyor.
Ağız ve mideyle birlikte diğer duyguların da Ramazan'a ayak uydurması, oruçtan nasiplerini alması gerekir. İşte o zaman "mükemmel" oruca doğru yaklaşmış oluruz.
Bu mükemmel oruç nasıl olur? Nelere dikkat etmek gerekir? İdeal oruca nasıl sahip oluruz?
"Orucun en mükemmeli, mide gibi bütün duygulara; göze, kulağa, kalbe, hayale, fikre bir çeşit oruç tutturmaktır. Yani bu duyguları haramlardan, gereksiz ve boş şeylerden uzaklaştırmak, her birisini hususi kulluğa çekmektir. Mesela dilini yalandan, gıybetten ve çirkin sözlerden ayırmakla ona oruç tutturmak. Dili Kur'ân'la zikir, tesbih, salâvat ve istiğfar gibi şeylerle meşgul etmektir."
Demek ki, gözümüz de kulağımız da kalbimiz de hatta hayal ve düşüncemiz de oruç tutmalı. Onlar da yasak edilen, uzak durulması gereken şeylere yanaşmamalı.
Oruçlu iken göz harama bakmayacak, kulak edep dışı ses ve sözleri dinlemeyecek, kalb çirkin şeylerle meşgul olmayacak, akıl güzel şeyleri düşünecek, kâinatı ibretle seyredecektir.
Bu arada dil sadece maddi şeyleri tatmakla kalmayacak, manevi birer hastalık olan gıybet, kötü söz ve lüzumsuz kelimeleri kullanmayacak. Türkçesi, bütün duygular oruçlu olacak.
İşte o zaman Ramazan'da olduğumuzun gerçek hazzına ulaşır, oruçlu olduğumuzun gerçek zevkini alır, dünyada iken cennet havası teneffüs ederiz.
Bugün