Korumak için sevmenin, sevmek için tanımanın, tanımak için ise zaman ayırmanın gerektiğine dikkat çeken Bayhan, yaşadığımız şehrin farklılığını fark ederek, şehrin yönetenlerin bu farkındalığı oluşturmaları o şehirde yaşamanın cazibesini arttıracağına dikkat çekti.
Bayhan, ülkemizin son otuz senede gözle görülür sosyal dönüşüm ve gelişmeler kaydettiğini, bu sosyal gelişimin ise bütün kesimlerde hızlı bir değişimi de beraberinde getirdiğini ifade etti.
“Köyden kente doğru gelişen göç, nüfusları milyonlarla ifade edilen köy-kent arası yerleşim merkezlerinin oluşması sonucunu doğurmuştur. Hal böyle olunca da oldukça karmaşık, renkli bir yapıya dönüşen bünyeye mevcut sosyo-kültürel elbise dar gelmeye başlamıştır.”diyen Bayhan, bu dar elbiseden de bir an önce kurtularak insanlarımıza daha yaşanılır ve güvenli ortamların oluşturulması gereğinin üzerinde durdu.
Bayhan, bir yerdeki nüfus yoğunluğunun o bölgenin şehir olması için yeterli olmadığını, yerleşim yerlerini şehir yapan orada yaşayan insanların sahip olduğu şehirli kültürü olduğunu söyledi.
Yapılan anketler insanların artık sadece yol, su, kanalizasyon istemediklerini; bunların yanı sıra sosyal, kültürel, sportif ve sanatsal hizmetlerinin vazgeçilmez ihtiyaç olarak belirttiklerini ve bunu da görmezden gelmenin artık imkânsız olduğuna da değinen Bayhan, yapılan etkinliklerle, açılan bilgi evleri, sevgi evleri, mahalle konakları, kültür merkezleri, tiyatro salonları, gerek ilçe gerekse de Büyükşehirlerin bu taleplerin farkında olduklarını sevinerek izlediğimizi, Sayın Başbakanımızın ve kabinesinin çoğunluğu itibariyle yerel yöneticilik yapmış olması ve mevcut başkanların sahalarında oldukça başarılı kişilerden oluşmasının bunda çok büyük payı olduğunu söyledi.
Bayhan, bir saatten fazla süren konuşmasına "yaşanılmaktan onur duyulan, aydınlık, huzurlu bir atmosferle kaplı barış ve sevgi dolu bir şehirde yaşamak temennisiyle son verdi