Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta'nın, 'sahte çürük raporu çetesi' soruşturmasında delilleri karartmakla suçlanan Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu hakkında görevsizlik kararı vermek zorunda kaldığı ortaya çıktı.
İddianame gibi görevsizlik kararında, bilirkişi raporuyla tespit edilen 397 belgenin istemelerine rağmen savcılığa gönderilmediği belirtiliyor. Çubuklu'nun hiyerarşik üstünlüklerini kullanarak askerî savcılara emir verdiği ve delilleri gizlediği vurgulanıyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 'sahte çürük raporu çetesi' soruşturmasında delilleri karartmakla suçlananGenelkurmayAdli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu'yla ilgili görevsizlik kararı verdi. Ancak soruşturmayı yürüten Savcı Hikmet Usta'nın, Çubuklu'ya yönelttiği şok suçlamalar söz konusu kararın büyük baskı altında alındığını ortaya koyuyor. Usta'nın kaleme aldığı görevsizlik kararı, adeta bir iddianame gibi. Çubuklu ve ekibinin delilleri karartmakla suçlandığı görevsizlik kararında, "Hıfzı Çubuklu ve Askeri Adalet İşleri Daire Başkanı Ahmet Neşet Uncu, hiçbir yetki ve görevleri olmamasına rağmen, tamamen keyfî davranıp delil ayıklaması yaparak, hiyerarşik üstünlüklerini de kullanarak askerî savcılara emir ve talimat vererek delilleri gizlemişlerdir." deniliyor. Şüphelilerin bu eylemleriyle TCK'nın 281. maddesine göre suç işledikleri kaydediliyor.
Ayrıca içinde askerî görevlilerin de bulunduğu bilirkişi raporuna göre Genelkurmay'ın 397 adet dosyayı savcılığa göndermediği ifade ediliyor. 10 adet dosyanın da askerî belge şeklinde ayrıldığı, ancak yapılan inceleme sonucunda bu dosyaların soruşturmayla ilgili olduğunun anlaşıldığı anlatılıyor. Dosyaların bir kısmının ise 'Karargâh Evleri' yapılanmasına ilişkin terör dosyası olduğuna dikkat çekiliyor ve soruşturma yetkisinin sivil savcılıkta olduğu kanun maddeleriyle aktarılıyor. Buna rağmenİstanbulBaşsavcılığı'nın yazılı ve şifai talebi üzerine dosyanın, Milli Savunma Bakanlığı'na gönderildiği vurgulanıyor.
Geçtiğmiz yıl 'sahte çürük raporu' iddiasıyla suçlanan bir şebekeye düzenlenen operasyonda çeteyle bağlantılı olduğu iddia edilen Hava Hâkim Albay Askerî Savcı Ahmet Zeki Üçok tutuklanmıştı. Soruşturmayı yürüten Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta, Albay Üçok'un el konulan 4 bilgisayarının imajlarının gönderilmesini askerî makamlardan talep etti. Ancak askerî savcılık, "bilgisayarda gizli askerî belgeler bulunduğu" gerekçesiylebilgisayarimajlarını göndermedi. Bunun üzerine Savcı Usta, gizli askerî belgelerin ayrılarak imajların gönderilmesini istedi. Askerî savcılık da bu ayırma işlemini tamamlayarak 10 Ekim 2009'da bilgisayar imajlarını sivil savcılığa gönderdi.
Ancak 2-3 Aralık 2009 tarihlerinde sanal ortama bir ses kaydının düşmesi soruşturmanın seyrini değiştirdi. Kayıtta o dönemde tuğgeneral rütbesinde olan Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu ve ekibinin, kamuoyunda 'sahte çürük raporu çetesi' olarak bilinen çeteye ait delilleri karartmaya çalıştıkları ortaya çıktı. Ses kaydında Çubuklu, Milli Savunma Bakanlığı'nda görevli Albay Neşet Uncu, Genelkurmay Adli Müşavirliği'nde görevli binbaşılar Olcay Yeşilkaya ve Okşan Çidem'in Askerî Savcı Albay Ahmet Zeki Üçok'un sivil savcı tarafından istenen bilgisayar kayıtlarını ve belgelerini ayıkladıkları iddiası yer alıyordu.
Savcı Hikmet Usta, ses kayıtlarının ortaya çıkmasından sonra soruşturmayı bu yönde genişletti. Ses kayıtlarına göre Çubuklu ve ekibinin üzerinde temizlik yaptığı iddia edilen ve adli emanette bulunan bilgisayarların imajının değil, kendilerinin gönderilmesini talep etti. Gelen bilgisayarlar, içinde askerî görevlilerin de bulunduğu 8 kişilik bilirkişi heyeti tarafından incelendi ve şok bilgilere ulaşıldı. Bilirkişi raporuna göre 397 adet dosya sivil savcılığa hiç gönderilmemişti. Ve askerî belge diye ayrılan ve sivil savcıya gönderilmeyen 10 dosyanın da askerî belge niteliği taşımadığı belirlendi. Gönderilmeyen bu dosyaları mercek altına alan heyet, bunların bir kısmının "Sahte Çürük Çetesi" ve "Karargâh Evleri" soruşturmalarıyla ilgili çok önemli bilgiler içerdiğini tespit etti.
Hikmet Usta, yürüttüğü soruşturmayı tamamladı ve 'görevsizlik' kararı verdi. Ancak savcılığın verdiği görevsizlik kararında Tümgeneral Çubuklu ve diğer şüpheliler hakkında ciddi suçlamalar yer aldı. Kararda, askerî personelin delilleri 'emirle' kararttığı üzerinde duruluyor. Şu ifadeler kullanılıyor: "Neşet Uncu ve Hıfzı Çubuklu'nun da aralarında bulunduğu şüpheliler, tamamen keyfî surette davranıp, bir kısım dosyaların Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderilip gönderilmeyeceği noktasında ayrıştırma yaparak, hiyerarşik bakımdan üstünlüklerini de kullanarak askerî savcılara da bu yönde emir ve talimat vererek delillerin gizlenmesi yönünde hareket ettikleri anlaşılmıştır. Şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınan Albay Neşet Uncu ve Binbaşılar Olcay Yeşilkaya ve Okşan Çidem, alınan ifadelerinde konuyu doğrulamışlardır."
'KARARGâH EVLERİ' DOSYALARI GİZLENMİŞ
İddiaya göre, Tümgeneral Çubuklu, hiyerarşik bakımdan üstünlüklerini kullanarak askerî savcılara da bu yönde emir ve talimat vererek delilleri sivil savcılıktan gizledi. Kararda, "Tarafımızda yapılan yeni inceleme sonrasında 397 adet dosyanın tarafımıza hiç gönderilmediği, 10 adet dosyanın da askerî belge şeklinde ayrıldığının ancak bu kapsamda olmadığının, bu dosyalardan bir kısmının soruşturmamızla ilgili olduğu, bir kısmının ise 'Karargah Evleri' yapılanmasına ilişkin terör dosyası olduğu anlaşılmıştır."
Savcı Hikmet Usta, iki ismin ayrıca internette yayınlanan ses kaydını da doğruladığına dikkat çekiyor. Bu durum Savcı Usta'nın hazırladığı görevsizlik kararına şu şekilde yansıdı: "Çubuklu ve Uncu, hiçbir yetki ve görevleri olmamasına rağmen, tamamen keyfi davranıp delil ayıklaması yaparak, hiyerarşik üstünlüklerini de kullanarak askerî savcılara emir ve talimat vererek delilleri gizlemişlerdir. 25 Eylül 2009 tarihinde şüphelilerden Ahmet Zeki Üçok'un tutukluluk halinin devam ettiği, yineKara KuvvetleriKomutanlığı eski Askeri Savcısı Mehmet Çelik'in ise tutuksuz olarak yargılandığı, Hıfzı Çubuklu, Ahmet Neşet Uncu, Olcay Yeşilkaya, Okşan Çidem'in adı geçen şüphelilerin bu durumlarını bilerek bu kişiler hakkında toplanacak delillerin tespitinin engellenmesine çalıştıkları, bu eylemin başlı başına CMK'nın 250. maddesinde sayılan suçlardan olmasa bile örgüt suçuna bağlı bir yan suç mahiyetinde olduğu CMK'nın 'Görev ve Yargı Çevresinin Belirlenmesi' başlıklı bölümde yer almaktadır."
Başsavcılık'tan 'görevsizlik' baskısı
Savcı Usta, yaşanan gelişmelerden sonra 31 Mart 2010 tarihinde Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Çubuklu'yu ifadeye çağırdı. Ancak Genelkurmay Adli Müşavirliği "soruşturma yürütme yetkisinin sivil savcılıkta olmadığı"nı iddia eden bir yazı gönderdi ve Çubuklu ifade vermeye gelmedi. Aynı gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, Genelkurmay Adli Müşavirliği'nin yazısına istinat ederek Savcı Usta'nın görevsizlik kararı vermesini istedi. Çolakkadı'nın yazısında "yasalara muhalif bir işlem yapılmaması, soruşturma yapılan askerî hakimlerle ilgili evrakın ayrılıp, Milli Savunma Bakanlığı'na gönderilmesi" talep ediliyordu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in de bu yönde şifahi talimat vermesi üzerine, soruşturmayı yürüten Savcı Hikmet Usta, görevsizlik kararı vererek dosyayı MSB'ye gönderdi. Kararda, "Başsavcılıkça da şifahi talimatla doğrulanıp teyit edilmesi üzerine, görev hususunda üstte açıklanan hususların aksine görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir." denildi.
KADİR KÖKTEN
ZAMAN