Şamil Tayyar'dan SERT CEVAP

İlker Başbuğ isim vermeden medyadaki bazı isimleri 'hain'likle itham etti!.. Şamil Tayyar'dan Başbuğ'a sert bir yanıt geldi!..

 

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'dan olay açıklamalar geldi!.. Türkiye'de basının bir bölümünün İstiklal Savaşı'ndaki mütareke basınını aratmayacak seviyede olduğunu belirten Başbuğ, medyadaki bazı isimleri isim vermeden 'hain'likle itham etti!..

Başbuğ'un bu sözlerini fırsat bilen gazeteciler soluğu Şamil Tayyar'ın kapısında aldı... Çünkü Şamil Tayyar, son günlerde artan PKK saldırılarının "Devlet ve PKK içindeki Ergenekon uzantılarının" işi olduğunu ve amacın da Anayasa değişikliği ile demokratik açılımın engellenmesi olduğunu iddia etmişti.

Tayyar köşesinde ayrıca, istihbarat birimlerine ulaşan ihbarları hatırlatarak tek tek muhtemel eylem yerlerini sıralamıştı. Tayyar'ın yazısınından ardından Tunceli'den ve Diyarbakır Lice'den şehit cenazeleri geldi. Bu üç adres de Tayyar'ın köşesinde yer alıyordu...

İşte Şamil Tayyar'ın, İlker Başbuğ'un olaylı açıklamalarına 'muhatap' alınmasına sebep de o yazısı oldu!..

Tayyar, kendisini arayan gazetecilerin "Başbuğ’un açıklamalarına ne diyorsunuz?" sorusuna bugünkü köşesinden sert bir yanıt verdi!..

'Kendi hainlerine bak Paşam!' başlığıyla kaleme aldığı yazısında, 'Asıl Hainin kim olduğunu sorgulayan Star yazarı, Başbuğ'a, "Burada hain kim? Kan akmasın diye çırpınan gazeteci mi, yoksa karakollarını bile bile koruyamayanlar mı? Askerin eline el bombasını tutuşturan veya kendi askerinin ayakları altında mayınları patlatan komutan mı? Yüksekova’da askeri helikopterle uyuşturucu taşıyan asker mi? Ergenekon mu? Kafes mi? Balyoz mu?" sorularını yöneltti.

Kendi hainlerine bak paşaGenelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un terörle mücadele laflarının arasına sokuşturduğu şu cümle çok ağırdı: “Türkiye’de basının bir bölümü, çok açık söylüyorum, İstiklal Savaşı’ndaki mütareke basınını dahi aratacak seviyede. Ben inanıyorum ki mütareke basını dahi bu kadar hain bu kadar önyargılı değildi.”

Açıklamayı duyan gazeteciler beni aradı “Başbuğ’un açıklamalarına ne diyorsun?” diye sordular. Açıklamayı satır satır okudum, benden söz etmiyordu. Ne hikmetse, herkesin aklına “muhatap” olarak ben geldim.

Sonuçta, Başbuğ’un sözlerinden Şamil Tayyar çıkarılıyorsa ve kamuoyunda bu yönde bir algı oluşuyorsa, bir iki satır cevap vermem gerekir.

Neden Şamil Tayyar?

Belki birikimden söz etmek mümkün ama temel neden 26 Nisan’da yazdığım Kaos Planı... Demişim ki, yeni anayasayı ve demokratik açılımları engellemek isteyen devlet ve PKK içindeki Ergenekon uzantıları Türkiye’yi kaosa sürüklemek isteyebilir.

Bir de istihbarat birimlerine ulaşan ihbarları hatırlatarak tek tek muhtemel eylem yerlerini sıralamışım.

Peki ne oldu?

Giresun’dan, Tunceli’den ve Diyarbakır Lice’den şehit cenazeleri geldi. Üç adres de yazımın içinde yer alıyor.

Daha vahimi, benim köşeme taşıdığım bu notlar, devletin tüm istihbarat ve operasyon ekiplerinin elinde var. Zaten bana da oralardan geldi.

Keşke “yalancı” çıksaydım, vatan evlatlarının bir damla kanı akmasaydı. O halde soruyorum: Burada hain kim?

Kan akmasın diye çırpınan gazeteci mi, yoksa karakollarını bile bile koruyamayanlar mı? Askerin eline el bombasını tutuşturan veya kendi askerinin ayakları altında mayınları patlatan komutan mı? Yüksekova’da askeri helikopterle uyuşturucu taşıyan asker mi? Ergenekon mu? Kafes mi? Balyoz mu?

Paşam, önce içinizdeki hainlere bakın...

Sarıkamış’ta binlerce vatan evladını bile bile ölüme sürükleyen ittihatçı Enver Paşa’ya özenenler bilsinler ki, felaketin faturasını bu millet öderken, o ittihatçı paşa Alman denizaltısıyla kaçtı.

Mustafa Kemal maskesiyle Enver Paşa rolüne soyunanların maskesi er geç düşecektir, düşmeye başladı. Felaket senaryoları tutmadı, tutmayacak...

Medyanaliz Haberleri