Korkut, “Kim ne derse desin önemli olan değişikliklerin ne getirdiğidir. Bu noktada değişikliklerin geriye gitmeyi ifade etmediği açıktır. Oldukça ileri bir adımdır. Yetersizlikleri ve eksikleri olabilir. Ancak demokratikleşmeden yanaysak sözümüz ‘evet’ olmalıdır” dedi ve ekledi: “Adaletsizlik, haksızlık gören ve ezilen herkes ‘evet’ safında yerini almadır.”
İşte o söyleşi:
-Anayasa değişiklik paketine karşı muhalefet partilerinin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Düğümlenen nokta reform yanlısı olmak ya da olmamak. Muhalefet partileri bu noktada olayı siyasi bir boyuta çekmeye gayret gösteriyorlar. Referandum sandığının direk olarak genel seçimleri etkileyeceğini düşünüyorlar. Değişikliklerin öneminden çok genel seçim kaygısı taşıyorlar. Oysa anayasa değişiklik süreci 2007 yılında aktif bir şekilde başlamıştı. Bugün karşı cepheyi oluşturan muhalefet partileri o gün uzlaşmadan yana olsalardı bugün bu tartışmaları yaşamıyor olacaktık. Ve daha sivil bir anayasaya çoktan kavuşmuş olacaktır. Ancak şimdi kaygıları onları blok kurmaya itti. Israrla reform boyutunu dikkate almayarak politikleştirdiler. Ancak bu politikleşme en fazla onlara zarar veriyor.
-‘Hayır’ cephesi ‘reform paketine’ ısrarla karşı koyarken, değişiklikte yana olanları gericilikle suçlamaları doğru mu?
Asla büyük bir haksızlık… Süreç iyi analiz edildiğinde kendilerini ilerici ve çağdaş olarak niteleyen kesimler reform paketi konusunda sergiledikleri tutumdan dolayı sınıfta kalmışlardır. Aslında bu hep böyle olmuştur. İşte CHP… 1950 yılından bu yana demokrasiden yana olmadılar. Değişim ve gelişimin yanında yer almadılar. Vesayet anlayışı ile sürekli ileri yönde atılan adımların önünde durdular. Sürekli olarak gerici olarak tanımladıkları muhafazakâr kesim ise aksi bir tutum sergiledi. Ülkenin liberal, demokrat ve özgürlükçü kanadını yanına alan muhafazakâr demokratlar sistemin değişmesinden yana tavır sergilediler. Sürekli demokrasiden söz eden çevreleri geride bırakarak önemli reformlara imza attılar ve anayasa değişikliği ile de bunu belgelediler.
-Peki değişiklikleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben özellikle 84. maddede yapılan değişikliği önemsiyorum. 84.madde, milletvekilliğinin düşürülmesini düzenliyor olup, daha önce parti kapatılmasına sebep olan milletvekilinin milletvekilliği düşüyordu. Yapılan değişiklikle milletvekilinin milletvekilliği düşmeyecek. Bu da demokratik açıdan önemli bir gelişmedir. Burada siyasetçilerin tasfiyesi söz konusuydu. Yani milletin seçtiklerinin TBMM’den mahrum bırakılması. Muhalif seslerin yok edilmesi. Keşke parti kapatmada düzeltilebilseydi ancak siyasilerin politika dışı bırakılmamasına yönelik yapılan değişiklikte önemlidir. Tabi YAŞ konusunda. 125.madde, yargı yolunu düzenliyor olup, buraya önemli bir ekleme yapıldı. Değişiklikle, Yüksek Askeri Şura’nın terfi ve kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma işlemi hariç, her türlü işlemlerine itiraz edilebiliyor. Yani disiplinsizlik veya irtica gibi nedenlerle ihraçlara karşı yasal itiraz yolu açılmış oldu. Önemli bir değişiklik de şudur: Yargı yetkisini kullanan hakimler, idari işlem ve eylemlerin sadece hukuka uygunluğunu denetleyebilecekler. Yerindelik denetimini hiçbir şekilde yapamayacaklar. Yürütmenin, görevini kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirmesini kısıtlayacak ve takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremeyecek. Asıl olan Yargıya kapalı alanın bırakılmamasıdır. Kim tarafından gündeme getirilirse getirilsin sonuç demokratikleşmedir. Bundan rahatsız olmak manidardır. Darbe döneminin mirası durumunda bulunan 15. geçici madenin kaldırılmasıdır. Bu madde darbecilerin teminatıdır. Bunu ortadan kaldırmak gecikmiş bir düzeltmedir. Tartışmaya gerek bırakmayacak bir adımdır. Yıllarca darbe kültürünü aşamadıysak bu maddenin varlığındandır. Bu düzenleme ile sembolik dahi olsa darbecilerin yargılanması mümkün olacaktır.
-Değişiklik paketini desteklediğinize göre 12 Eylül günü oyunuzun rengi ‘evet’ olacak…
Kim ne derse desin önemli olan değişikliklerin ne getirdiğidir. Bu noktada değişikliklerin geriye gitmeyi ifade etmediği açıktır. Oldukça ileri bir adımdır. Yetersizlikleri ve eksikleri olabilir. Ancak demokratikleşmeden yanaysak sözümüz ‘evet’ olmalıdır. Bugüne kadar yapılan değişikliklerin hepsinden daha önemli konular var. Biz değişiklikler ile ‘konu kapanmıştır’ demiyoruz. Daha ileri ve sivil bir anayasa bekliyoruz. Görüldüğü kadarıyla hükümette farklı düşünmüyor. Hükümet farklı düşünürse aynı eleştirilerimizi hiç çekinmeden onlara karşı da yaparız. Önemli olan evrensel hukuk ilkeleridir. Devletin yeniden yapılanmasıdır.
-Referandum konusunda en fazla kafa karışıklığı yaşayanlar sanırım Kürt vatandaşlarımız. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Söz konusu değişiklikleri bir bütün olarak ele almalıyız. Evet, Kürt vatandaşlarımızın talepleri bugün tam olarak karşılanmamıştır. Onların beklentilerinin gerisinde bir düzenlemedir. Ancak Kürt vatandaşlarımız bugün bu pakete ‘evet’ diyerek destek vermezlerse karşı cephenin hamlelerine hazır olmak zorundalar. Adaletsizlik gören ve ezilen herkes ‘evet’ safında yerini almadır. Bu kapsamda bölge sivil toplum temsilcilerinin demokrat tavırlarını çok anlamlı buluyorum. Tersten gelecek olan hak ihlallerinin ve adaletsizliklerin farkına vararak ‘evet’ demeleri özgürlükten yana oluşlarının göstergesidir. Çok duyarlı davrandılar ve haktan yana olduklarını ispatladılar. Şimdi sıra halkta…
KLAS GAZETE / ÖZEL