Ömrünü Filistin davasına adamış siyasî tarihçi Refik Şakir en-Nedşe, güzel bir üslûpla bu mücadeleyi eseri Sultan II. Abdülhamid ve Filistin'de gözler önüne seriyor.
Semerkand Yayınları’nın 10 yıllık yayıncılık hayatında basmaya değer gördükleri ilk kitaplardan biri olan, muharriri Refik Şakir en-Netşe imzalı Sultan II. Abdülhamid ve Filistin. Konuyla ilgili piyasada birçok eser olmasına rağmen, Abdülhamid ve Filistin davasını bir Filistinli’den okumak mühim.
Refik Şakir en-Nedşe kim?
1934 El Halil (Hebron) doğumlu Nedşe, Siyasal Bilimler alanında Kahire Üniversitesinde master, Moskova Üniversitesinde doktora derecesi almış. 1956 yılından 1970 yılına kadar Katar Eğitim Bakanlığında çalışmış. El-Fetih’in Suudi Arabistan temsilcisi olarak atanmış. Mayıs 1980’de el-Fetih’in merkez yönetimine seçilmiş. 1988’te Filistin Çalışma Bakanlığı, 2002’de Filistin Tarım Bakanlığı yapmış. Filistin Tarihi üzerine yazılmış pek çok eseri mevcut.
Tarihte Yahudiler ve Filistin’i vatan edinme gayretleri
Yazar, eserine evvela Yahudilerden başlıyor. İslâm idaresindeki Yahudilerin ahvalini anlatırken buna mukabil Almanya ve Avrupa’da çektikleri eziyetten ve düştükleri durumdan bahsediyor. Bununla beraber Kuran ve sünnette de Yahudilerin yerini kaleme alan yazar, tarihi kaynakların yanı sıra birçok ayet ve hadisi eserine almış.
Beş bölümden oluşan eser ikinci bölümündeyse bir yabancı olarak Osmanlı Devletinden bahsetmiş. Yıkılış aşamasını Abdülhamid’in emperyalistlere karşı direnişini, Mısır Valisinin ihanet ve tehdidini ele alıyor.
Yazar daha sonra Türk Milliyetçiliğinden, İttihad hareketlerinden ve Jön Türklerden bahsediyor acıyla. Herzl ve Abdülhamid arasındaki dialogları yorumluyor. İttihatçıların Filistin’i yahudilere vermeye dünden razı olduğundan bahsediyor ve delil olarak Abdülhamid’in Beylerbeyi sarayında yazdığını düşündüğüm şu notunu gösteriyor:
‘’Şu İttihatçılar Filistin’de Yahudiler’e ait ırki bir vatan kurulmasını tasdik etmem için çok ısrarda bulundular. Onların bu ısrarlarına rağmen bu teklifi kat’iyyen kabul etmedim’’
Filistin yüzünden tahttan oldu!
Selanik’ten harekete geçen isyan ordusunun Padişah’ı tahttan indirme sebeplerinin alt yapısında Filistin Davasının olduğunu kaydediyor yazar. Emperyalist devletlerin Abdülhamid başta olduğu müddetçe Filistin’in bir Yahudi yerleşimi olmasının namümkün olduğunu kavramalarının gizli masonik faaliyetlerle bu isyanı doğurduğunu iddia ediyor.
Kitabın bir Filistin’li tarafından yazılmış olması ayrı bir ehemmiyet arz ediyor.
Eser Osmanlı aleyhtarı olan Filistin ve Mısır toplumuna doğru Osmanlı’yı göstermek için yazılmış. Kendilerini savunan ve kendilerine hizmet eden bir devleti iyi göstermek adına bazı kusurlarını atlamasını normal karşılıyoruz. Ancak eserin okutulacağı akademik çevrede tepki alacağına hazırlıklı olan Nedşe’nin kitabında hazırladığı ‘Son Söz’ü eserin yazılış amacını kavrayabilmek ve hangi kitleye hitap ettiğine hâkim olabilmek maksadıyla kayda değer.
Eserin son söz’ü
Bu kitabın konularının genelde tüm dünya ve özelde ise Araplar tarafından Osmanlı Devleti aleyhinde tavır takınan birçok kimse nezdinde bir takım münakaşa ve mücadelelere neden olacağını tahmin etmek zor değil. Ancak Sultan Abdülhamid’in devleti ıslah gayreti içerisinde olduğu ve emperyalistlerle birlikte hareket eden ve onların uşağı olan Siyonistlere karşı direndiğini kabul etmek insaf gereğidir. Osmanlı Devleti’ni yıkmak isteyen emperyalist devletlerin ittifakla desteklediği ülkenin her tarafına yayılmış fesat yüzünden Sultan bu çalışmalarında muvafık olamamıştır. Hâla kalkınma ve kurtuluşuna mani olmak için tetikte bekleyen düşmanlarının çirkin gösterdiği bu milletin tarihini en azından Araplar nezdinde tashih etmede bir ana kaynak olması için konunun derinliğine araştırılmasına önem vermem beni bu sonuca ulaştırdı. Kendisine yardım edene Allah mutlaka ve mutlaka yardım eder. Allah güçlü ve azizdir. (Hac,40)
Kitap hakkında
Eser 210 sahife. Kaynakçası oldukça geniş. Çevirisi Necmeddin Gevri tarafından yapılmış olup, oldukça rahat bir üslubu var. Son baskısı Semerkand Yayınları tarafından 2004 yılında gerçekleşmesine rağmen, eseri bulmak hâlâ mümkün. Akıcı bir üsluba sahip olmakla beraber Mustafa Armağan’ın Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı kitabında olduğu gibi hem halkın anlayacağı bir dil tutturulmaya çalışılıp, hem de kaynak ve delilleriyle akademisyenlere de ulaşmayı amaçlamış.
Mehmet Bahadıroğlu
dunyabizim.com'dan alıntıdır.