Dr. Mehmet Bozkurt
Efendimiz buyuruyor ki ‘’ Amellerin en kolayı en sevaplısı ve en safı(riyasız ve gösterişsiz saf olanı) zikirdir buyuruyor. Burada zikir denince başta Allah sonra La ilahe İllAllah ve diğer zikirler kastediliyor. Ancak namaz kılmakta Kuran okumakta zikir onu da belirtmek lazım.
‘’ Muhterem kardeşlerim! Bir insan Allah yolunda parasını sarfederse, yediyüz misli sevap verilir.
( Nafakatüke fî sebîlillâhi bi seb’i mieh) (Ramuz; 69/11): Yediyüz mislidir. Hadis-i şerifte var... Yani, siz şimdi camiye yardım ediyorsunuz; Elhamdü lillâh yediyüz misli... Bin lira verseniz, yediyüzbin lira vermiş gibi oluyorsunuz. Onbin lira verseniz, yedi milyon vermiş gibi sevap oluyor. Çok güzel bir şey!..
Ama bir başka hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Zikrullahi teâla efdalü minen nafakati fî sebîlillâhi bimieti dereceh) “Allah ‘ı zikretmek -Allah Allah demek , Lâ ilâhe illallah demek -Allah yolunda infak etmekten yüz misli daha üstündür.” diyor.
Şimdi, o zaten yediyüz misliydi. Bu da yüz misli ondan üstün olunca ne olur muhterem kardeşlerim?.. Yetmiş bin eder. Yani bir insan, bir Allah dedi mi, yetmiş bin sevap alıyor. Kaçırır mı akıllı bir insan?.. Ahireti düşünen bir insan, sevap düşünen bir insan, Allah’ın rızasını düşünen bir insan ihmal eder mi, bu vaadi gördükten sonra?.. Sonra yine bir başka hadis-i şerif var: “Sessizce, hiç kimsenin duymayacağı gibi, gösteriş olmayacak gibi, şöhret olmayacak gibi, fiyaka olmayacak gibi, içinden yapılan zikir, dille yapılan zikirden yetmiş kat daha sevaplıdır.” Deniliyor. O da hadis-i şerifte var...
O zaman ne oluyor? (70.000 x 70 = 4.900.000 ) Dört milyon dokuz yüz bin sevap oluyor muhterem kardeşlerim!.. İnsan kalbinden bir Allah dedi mi, dört milyon dokuz yüz bin... Bir daha dedi mi, dört milyon dokuz yüz bin daha... Bir daha dedi mi, dört milyon dokuz yüz bin daha... Az bir sevap mı?
Şu ölümlü dünyada neden yaşiyoruz?.. Allah’ın rızasını kazanmak için... Niye vaaz ediyoruz? Allah’ın rızasını kazanmak için... Niye vaaz dinliyoruz...Allah’ın rızasını kazanmak için...Niye burada tek dizinizin üstünde duruyorsunuz?.. Allah’ın rızasını kazanmak için...
Hocamızın(Mehmed Zahid Kotku Rh. Aleyh) bir hatırasını nakledivereyim. Hocamız r.aleyh, Ankara’da, geniş salonu olan Kayserili hacı bir kardeşimizin evine gitmişti. Bir başka Hocaefendinin ihvanından bazı kimseler de Hocamızı sevdikleri için gelmişlerdi. Onlardan bir hoca, vâiz, - vaazı çok sürükleyici, cemaati kendisini seven, konuşkan, bilgili, Arap ülkelerinde tahsil gördüğü için Arapçası mükemmel. Kur’an okuyuşu şahane bir kardeşimiz- Hocamızın yanına sokuldu. Hocamız ona iltifat ederdi. O da Hocamıza, kendi hocası olmadığı halde çok muhabbet duyuyordu. Dedi ki:
Hocam, Medine-i Münevvere’de kılınan bir namaz, başka yerde kılınan bir namazdan bin kat daha sevaplı oluyor. Mescid-i Haram’da, Mekke-i Mükerreme’de, Kabe’nin civarında kılınan bir namaz, başka yerlere göre 100 000 misli sevap oluyor. Bunun gibi başka sevaplar var mı? Kendisi vâiz, kendisi hâfız, kendisi Arap ülkelerinde okumuş, kendisi bilir bir çok şeyi. Hocamıza soruyor. Yani sevaplı işler peşinde, sevap kazanmak için soruyor. Kurnaz, akıllı, kârını düşünen insan...
Hocamız sanki onun soru sormasını bekliyormuş gibi, hiç tereddüt etmeden dedi ki: Evet vardır. Bir insan zikrullahla iştigal ede ede zikrullah kalbine yerleşir. Kalbi zikretmeye başlar. İnsan zikr ede ede kalbe zikir yerleşir, sonra tüm azasına yayılır. Yani sadece kalbi Allah demez, vücudunun her zerresi Allah der. Her zerresi ışımaya, ışık saçmaya başlar. Her zerresi zâkir olur, Allah der. İnsan bu hale geldi mi, ona zikr-i müdâm" hali, "sultanî zikir" derler. Kalbi zikrettiği zaman 4 900 000 sevap kazanıyor insan. Kalbi her Allah deyişinde 4 900 000. Sevaplar böyle tümen tümen geliyor. Zikir önce lisanla başlar, sonra kalbe yerleşir. Halk içinde Hak ile olur insan. Böylece Nakşîlikteki halvet der encümen hali hâsıl olur
“Allah... Allah...” desem, bu sevabı kazansam, kim mahzun olur, kim sevinir?.. Şeytan çatlar, melekler sevinir. Sen sevap kazanırsın, ahirette derecen yükselir. Yapacaksın bu işi!.. Şeytanı çatlatacaksin, bu sevaplı işi kaçırmayacaksın!..
Yetmişbin kat... Bir insana birisi gitse, “Şurada Allah yolunda harb oluyor, cihad oluyor, çikar paraları!” dese; o da bin lira verse, yediyüzbin lira vermiş gibi yediyüz kat sevap oluyor. E bu, yetmişbin kat sevap oluyor! Bu zikir kaçırılır mı?.. Durduğu yerde insan, bedâvadan, gayet kolaylıkla çok sevap kazanıyor. Onun için şeytan, bu sevapları kazandıkça müslümanlar çok kızıyor da, çok telaşlanıyor kıskanıyor da, bunları yaptırmıyor.
Değerli okuyucum günlük yaşamımızda hayhuyda bu hususları unutmamamız lazım. Maneviyatımızı Allah CC ile irtibatımızı kuvvetlendirmemiz lazım. Allah dostlarının bu sözlerine çok dikkat etmemiz yabana atmamamız lazım.. Zikir konusu bu kadar değil elbette. İnşaAllah gelecek yazıda bu konuya devam etmek istiyorum.
Müminin dünyaya bakışı konusunda Abdülaziz Bekkine (Rh. A) Hocamızın sözünü nakletmek istiyorum:
Hidayete Ermek, Müslüman Olmak:
Yakın zamanda okuduğum bir başka kıssayı da sizinle paylaşmak istiyorum.
Yanılmıyorsam Sultan Gazneli Mahmud Ebul Hasanül Harkani Hazretlerine Bayezid Bistamiyi sorar. O zat da onun tasarrufu güçlü çok büyük bir veli olduğunu söyler ve onu gören kafir hidayete erişip Müslüman olur der. Bunun üzerine Gazneli Sultan Mahmut itiraz eder. Nasıl olur, Allahın peygamberini gören Ebu Cehil Müslüman olmuyor da bir veliyi gören nasıl Müslüman oluyor? Harkani Hazretleri cevap verir: Ebu Cehil Allah Rasülü Muhammedi SAS görmedi göremedi, Abdullahın oğlu Muhammedi gördü onun için Müslüman olamadı der.
Allah'a inanmayan ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve koyu yeşil ağaçların çiçeklerin arasında kuş cıvıltıları ve tatlı bir esintiyle mest olmuş gezerken birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış. Adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama arkasına her bakışında ayı de peşinden kovalıyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki bir dala takılmış, ayı adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış. Tam vurmaya hazırlanırken adam: "Aman Tanrım!’’ diye bağırmış. Bir anda zaman durmuş ayı donmuş kalmış, ormandaki nehir bile akmaz olmuş, orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık huzmesi adamın üzerine parlamış. Çok derinden gelen ilâhi bir ses adama:
"ALLAHIM, senin rızkınla orucumu açıyorum, bana verdiğin nimetlere hamd olsun.’’ Demiş.
Akşamdan pilavı pişirdim | Akşam ezanı dinlemek |
Bak geldi etli dolma | Bekçiniz kapıya geldi |
Bu aya sultan ay derler | Bu gece ayın evveli |
Davulumun ipi kaytan | Davulun içi pekmez |
Devamı aşağıdaki linkte:
http://www.biriz.biz/oruc/ramazanmanileri.htm
Değerli okuyucu Ramazanınızın feyizli ve bereketli olması dileği ile esen kalın.