Cevheri Güven / Aktifhaber.com
Radikal Gazetesi manşetinden Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'a yüklendi.
Radikal Gazetesi'nin bu manşetini anlamak için sürece dikkat etmek gerekiyor.
Radikal, "Orası Başbuğ'un bildiği gibi değil" başlığıyla verdiği manşet haberinde, üstü kapalı olarak Genelkurmay Başkanı'nı doğruyu söylememekle eleştiriyordu.
Genelkurmay Başkanı geçtiğimiz haftaki basın toplantısında; çeşitli silah ve mühimmatların bulunduğu İSTEK Vakfı'na ait Poyrazköy'deki araziyle ilgili şunları söylemişti: "Poyrazköy'deki arazi Milli Savunma Bakanlığı'na ait arazi değildir. Bir vakfa ait bir arazidir. Statüsü nedir. İkinci derecede askeri yasak bölge statüsündedir. İkinci derece askeri yasak bölgelere sadece yabancılar giremez. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı herkes girer. Hatta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları imar iznini alırsa , TSK'dan da izin de alırsa; burada bina da yapar, oturur da, faaliyet de yapar."
Başbuğ'un bu sözleri ertesi gün gazetelere "Başbuğ, Dalan'ı yalanladı" şeklinde girmişti. Çünkü Dalan, arazisinden silah çıktığı akşam yaptığı açıklamada "Orası askeri arazi ben bile giremiyorum, çıkan silahlardan haberim yok" demişti.
Dalan ve Başbuğ'un sözleri görüldüğü gibi birbirine zıt. O silahlardan biri birinci derecede sorumlu olacak. Ya arazinin sahibi ya da araziyi kontrol eden...
İhtilaflı her durumda TSK kaynaklı bilgiyi kesin doğru kabul ettiğini bildiğimiz Doğan Grubu, bu kez "söz söyleyen" Genelkurmay Başkanı olmasına rağmen, doğrulama için özel bir çabaya girdi.
Radikal Gazetesi, muhabirlerini bölgeye girip giremeyeceklerini test için İSTEK Vakfı'nın Poyrazköy'deki arazisine gönderdi.
Radikal'in manşet haberine göre muhabirleri bölgeye gittiler ama çeşitli yollar denemelerine rağmen araziye giremediler. Radikal bölge halkından aldığı görüşlerle de bu tezi güçlendirdi.
Genelkurmay Başkanı'na yalancı iması yapan bu haberi yapmaya ve manşetten vermeye, Radikal'in editöryal kadrosunun karar verdiğini düşünmek biraz saflık olur.
Muhabir özel olarak görevlendirilmiş, bölgeye gitmiş "tezi" doğrulamış ve gelmiş.
Şimdi bandı geri saralım....
Dalan'ın hakkında gözaltı emri çıktıktan sonra, yurt dışında olduğu anlaşılmıştı. O akşam Dalan'a ekranlarını en geniş biçimde açan Doğan Grubu olmuştu. Dalan Star TV'de Uğur Dündar'a hakkındaki iddialardan tek biri bile sorulmadan, zor sorular yöneltilmeden, uzun uzun konuşmuştu.
Dalan daha sonra hakkında çıkan hemen her haber sonrası Doğan Grubu ekranlarını istediği gibi kullanmıştı.
Ancak o günlerde daha dikkat çekici bir bilgi vardı. Operasyonun ilk günüde Dalan'ın kaçış hikayesini ve perde arkasını kaleme alan Fatih Altaylı, "Dalan'ın, yakalanacağı yönündeki bilgileri büyük bir medya patronu olan dostundan aldığını" yazmıştı.
Altaylı'nın bu iddiasının arkasındaki bilgiler ise daha sonra gazetelere ifşa oldu. Gazetelerdeki habere göre, şuan yeğeni uyuşturucu işinden yargılanan bir Tuğgeneral, 24 Ekim 2008 günü saat 15.30'da, resmi bir araçla geldiği Doğan Medya Center'da Aydın Doğan'la bir süre görüştü. Bu görüşmede yeni dalgada Dalan'ın da alınacağı konuşuldu. Tuğgeneral, Doğan Medya Center'dan çıktığında bu bilgi anında Dalan'a ulaştırıldı. Ve kuş uçtu...
Aydın Doğan'ın Dalan'ın sahibi olduğu Yeditepe Üniversitesi'nde mütevelli heyetinde olduğunu ve kısa süre önce ayrıldığını biliyoruz.
Dalan'ın İSTEK Vakfı'nın kuruluşunda da Aydın Doğan var. Dalan, Vakıf kurulurken Aydın Doğan'ı arar ve ‘Vakfı kuruyoruz, Milliyet Gazetesi de Vakıf Kurucuları arasında yer alıyor. Makbuzu gönderiyorum, parayı hazırla' mesajını iletir...
Aydın Doğan, Dalan'a karşı neden böylesine bonkör davranır?
Doğan neden Poyrazköydeki silahlarda Dalan'ı kurtarma adına Genelkurmay Başkanı'nı karşısına alır?
Aydın Doğan'ın bu derece riske girdiği başka isim hatırlayan var mı?