İSTANBUL (AA) - Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığı tarafından organize edilen "Prof. Dr. Necmettin Erbakan Ödülleri" törenle sahiplerine verildi.
Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende, "Onur Ödülü" ile birlikte 6 kategoride ödüller sahiplerini buldu.
Gecede, "Medya Ödülü"ne gazeteci Ruşen Çakır, "Sanat Ödülü"ne yönetmen Semih Kaplanoğlu, "Düşünce-Edebiyat Ödülü"ne yazar Şule Yüksel Şenler, "Spor Ödülü"ne Ampute Milli Takımı, "Bilim Ödülü"ne İstanbul Teknik Üniversitesi, "Onur Ödülü"ne ise Saadet Partisi Kurucu Genel Başkanı ve Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Recai Kutan layık görüldü.
Törende, İstanbul Teknik Üniversitesi'nin ödülünü verdikten sonra konuşma yapan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Necmettin Erbakan'ı minnet ve rahmetle andığını, onun hatırasının yetiştirdiği insanlarda yaşadığını ve attığı tohumların yeşerdiğini söyledi.
Erbakan'ın herkeste çok hakkı olduğunu ve Türkiye'ye büyük hizmetler sunduğunu anlatan Gül, "Tüm İslam dünyasına büyük hizmetleri oldu. Bunlar hiçbir zaman unutulmayacaktır. Gün geçtikçe çok daha fazla anlaşılacaktır. Mekanı cennet olsun hocamızın. Siyasete, devlete çok büyük adamlar yetiştirdi ve armağan etti. Kendisini anmaktan ve kendisi adına düzenlenen bu ödülleri vermekten büyük mutluluk duydum." diye konuştu.
- "En önemli miras, kültür, sanat, mimaridir"
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin sadece ekonomik parametreler ve gökdelenlerle ölçülemeyeceğini ifade ederek, gerçek manada gelişmişliğin en önemli ölçüsünün bilim, kültür ve sanata verilen önem olduğunu aktardı.
Karamollaoğlu, gelecek nesillere bırakabilecek en önemli mirasın, kültür, sanat, mimari olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
"İşte bu ödül töreni, sanatı, kültürü, edebiyatı ve ilmi çalışmaları teşvik etmek için gerçekleştirilmektedir. Biliyoruz ki marifet iltifata tabidir. Sanatta, edebiyatta, bilimde, kültürde, sporda ilerlemek, ona verdiğimiz önemle yakından ilgilidir. Bütün kültürler yaşadıkları toplumun ve coğrafyanın içinden doğar, büyür ve gelişir. Ancak onu evrensel yapan verdiği mesajın derinliği ve enginliğidir. Bizim medeniyetimiz, mimariden estetiğe, müzikten edebiyata büyük bir zenginliğe sahiptir. Bilim, kültür ve sanatın en önemli iklimi ise hoşgörü iklimidir. Farklı fikirlerin, farklı düşüncelerin ayrılık değil zenginlik unsuru olarak görüldüğü toplumlarda ancak kültürel değerler zemin bulur. İslam bir kültür ve vakıf medeniyetine sahiptir. Osmanlı'da vakıfların birçoğu da sanatı, kültürü, bilimi, estetiği korumak üzere kurulmuştur. O dönemde şehir estetiğini korumak için kurulan vakıflar vardı. Şu içinde yaşadığımız dönemde bunun ne kadar önemli olduğunu hepimiz yakından idrak ediyoruz. Eğitimde kaliteli personel istihdam etmek üzere kurulmuş vakıflar vardı o dönemde."
Karamollaoğlu, bugün İstanbul'da 4-5 yüz yıl önce yapılan eserlere imrenerek bakıldığını vurgulayarak, "Bir Süleymaniye'ye, bir Sultanahmet'e, bir Ayşe Sultan Çeşmesi'ne bakarken duygudan duyguya, alemden aleme geçiyoruz. Bugün İstanbul’da, Ankara’da elli katlı, yetmiş katlı gökdelenlere bakarken hissettiğimiz duygu hayranlık mı yoksa kasvet mi bilemiyorum. Bu devasa plazalar bize Süleymaniye'nin verdiği dinginliği, huzuru verebiliyor mu? Evet, şimdi sadece iç geçiriyoruz. İstanbul’un silüetini bozduğumuz için iç geçiriyoruz. İstanbul'a ihanet ettiğimiz için iç geçiriyoruz. Medeniyetin beşiği bir şehri betona esir ettiğimiz için iç geçiriyoruz." dedi.
- "Erbakan taklitçiliğe karşıydı"
Karamollaoğlu, kültürün nesilden nesile aktarılması gerektiğini dile getirerek, son yüz yıldır, her konuda olduğu gibi sanat, edebiyat ve kültürde de körü körüne bir Batı taklitçiliği yapılageldiğini savundu.
Batı'nın nesillerin önüne birer hedef olarak konulduğunu belirten Karamollaoğlu, kendi değerlerini, inançlarını ve medeniyetlerini referans alan bir anlayışı ortaya koyabilmeleri durumunda sadece sanatta değil, hemen her alanda çok daha başarılı bir noktada olacakları kanaatini taşıdığını kaydetti.
Necmettin Erbakan'ın her konuda olduğu gibi sanatta, mimaride, edebiyatta ve kültürde de taklitçiliğe bu sebeple karşı olduğunu aktaran Karamollaoğlu, "Referansını kendi tarihimizden, değerlerimizden alan ancak bütün insanlığa uzanan bir güzelliğin mücadelesini veriyordu. İşte Erbakan ödülleri, bu amaçla atılmış önemli bir adımdır, bir teşviktir." ifadelerini kullandı.
Törene, Saadet Partisi İl Başkanı Abdullah Sevim, eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, Ahmet Özal, Dünya Ehli Beyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, Prof. Dr. Cihangir İslam, eski Milletvekili Emin Şirin ile gazeteciler Fehmi Koru, Nevzat Çiçek, Uğur Dündar ve Levent Gültekin de katıldı.
Bu arada, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, törene giriş ve çıkışı sırasında kendisini bekleyen basın mensuplarından soru almadı.