Bundan sonrası için iyimser bir tablo çizen Rektör Laçiner, "TSK, 100 binlerce kişiden oluşur. Tüm generaller emekli olsa veya başka bir durum dahi olsa kendi içinden çok iyi bir nesil çıkarabilecek durumdadır. Çok yetenekli ve çok iyi eğitim almış subayları vardır. Bütün bir kadroyu dahi değiştirmek mümkündür. TSK'yi birkaç kişiye veya mahkemelerle başı derde girmiş generallere indirgemek doğru olmaz. O anlamda insanların da müdürler olsun, genel müdürler olsun, generaller olsun, kendi çıkarlarından önce kurumların çıkarlarını düşünmesi gerekiyor. Mahkemelerde görülen davalardan dolayı da TSK'ye bir suç örgütü muamelesi yapıldığını söylemek çok aşırı bir iddiadır, maksadını aşan bir ifadedir." dedi.
Bundan sonra yeni bir dönem başladığını söyleyen Prof. Dr. Laçiner, "Geçmişin olağanüstü şartlarının ürünü olan, askerin sivil iradenin üzerinde durması dönemi sona ermiştir. Bundan sonra seçilmiş ve halkın iradesini temsil eden kişiler, askeri bürokraside karar alıcı konumundadır. Bu ABD, Fransa ve Almanya'da da bu şekildedir. Kısacası bu ülkelerdeki şeyler bugün Türkiye'de de olmaktadır; son derece normaldir, doğaldır. Bunu bir kriz olarak dahi değerlendirmek doğru değildir. Hattâ altın kıymetinde bir fırsat doğmuştur, büyük bir şans ortaya çıkmıştır. TSK, modern çağın gereklerine göre mantalitesini değiştirmek zorundadır. Teknolojik bir yapıya kavuşmak zorundadır. İçişlerinden, siyasetten çekilip Türkiye'nin korunmasına, savunmasına odaklanmak zorundadır. 27 Mayıs 1960 tarihinden beri devam eden kronikleşmiş bir hastalığın sonu gelmiştir diye ümit ediyoruz. TSK'yi modern dünyanın gelişmiş ülkelerinin sahip olduğu ordular gibi yapabilmek, yeniden reforme edebilmek, daha sağlıklı bir yapıya kavuşturabilmek için büyük bir fırsat ortaya çıkmıştır. Bu sözde krizin ardından TSK'nin daha güçlü olacağını düşünüyorum." şeklinde konuştu.