31 Ağustos 1997'de Paris'te hayatını kaybeden Prenses Diana ve sevgilisi Dodi el Fayed, aslında bir suikast kurbanıydı. Peki bu işin arkasındaki gizli servis hangisiydi? MI5 mi? MOSSAD mı? O dönemde Prens Charles'ı zor durumda bırakan Prenses Diana, dolayısıyla İngiltere Kraliyet Ailesi'nin de saygınlığını zedelemişti. Fakat Dodi'nin babası Muhammed el Fayed, o dönemde İsrail hükümetiyle yakın ilişkiler içinde olan Yahudi işadamlarına karşı İngiltere'de zafer üstüne zafer elde ediyordu. Muhammed el Fayed, İngiltere'deki iş dünyasında sürekli büyüyordu. İşte burada devreye MOSSAD girdi. Paris'te Pompidou yakınlarındaki bir apartmana yani MOSSAD'ın hücre evine bir isim taşındı. Prenses Diana ve Dodi el Fayed'in öldüğü olaydan 2 ay önce daireye giriş yapan MOSSAD ajanı Monsiuer Maurice, çok yetenekli bir isimdi.
Beyaz Saray'daki pencere camları gibi bu binadaki camlar da tarayıcıları geçirmiyordu. MOSSAD'ın hücre evleri uzun süre boş duruyor, bir operasyon zamanı kullanılıyordu. Maurice gelene kadar da boş tutulmuştu. Maurice, hafif Orta Avrupa aksanıyla mükemmel Fransızca konuşuyordu. Çoğunlukla erkekler ve ara sıra kadınlar haftalar ya da aylar kalacak şekilde aniden ortaya çıkıyor, sonra da hiç oraya gelmemiş gibi aniden yok oluyorlardı. Tıpkı kendisinden öncekiler gibi Maurice de komşularının kendisiyle ya da işiyle ilgilenmesine izin vermedi. Son derece sıradan biri olan MOSSAD ajanı, bomboş bir sokaktan geçse kimsenin onu fark etmeyeceği zekaya sahipti. Prenses Diana ve sevgilisi Dodi'nin, Akdeniz'de tatilde oldukları ve yakın bir tarihte Paris'e geleceğini bilen Maurice, planı hazırladı. Suikast timi görevi aldı. 31 Ağustos tarihinde 12.30 gibi Dodi'nin apartmanına gitmek için otelden ayrılan çift, Pont de l'Alma tünelinde kaza yaptı ve yaşamları son buldu.
Prenses'in içinde bulunduğu Mercedes'e kaza yaptıran Fiat Uno'nun paparazi James Andanson tarafından kullanıldığı iddia edildi. Ancak Fiat Uno'yu kullanan kişi bir MOSSAD ajanıydı. Olay gecesi Maurice, İsrail'deki MOSSAD'ın merkezini aradı ve "İşlem tamam" dedi. MOSSAD bu olayı doğrulamadı ama inkar da etmedi. 2 ay boyunca Paris'teki hücre evinde kalan Maurice de, yeni görevi için ülkeden ayrıldı.
ŞOFÖR DEĞİL MOSSAD AJANI
Prenses Diana ve Dodi el Fayed'in yanında işe başlayan şoför Henri Paul de bir MOSSAD ajanıydı.
Paul'ün harika CV'si, onu yıllar önce işe alan Dodi'yi memnun etmişti.
Çünkü Paul hem koruması hem de şoförü olacaktı. Hatta, Dodi'ye yakın bir kişi, "Henri, ajan olabilir. Bu konuda bazı duyumlar aldım" dedi. Dodi, Paul'ü çağırdı ve ondan şüphelendiğini söyledi.
Deneyimli ajan Henri Paul de, "İsterseniz görevi bırakmaya hazırım" deyince Dodi'nin tüm şüpheleri ortadan kalktı. Ajan şoförün üzerinde sürekli bir vericinin bulunduğu ve bu sayede çiftin tüm konuşmalarının MOSSAD'a iletildiği daha sonra ortaya çıktı.
TÜRKİYE BÖLÜNMELİ
Güneydoğu'daki petrol yatakları, yıllardır birçok ülkenin iştahını kabartıyor. Bu ülkelerden biri olan İsrail, Türkiye'nin bölgedeki petrol yataklarını kullanması halinde, Ortadoğu'da daha güçlü olma ihtimalini sürekli masada tutuyor. Karşı hamle olarak da Mesud Barzani kartını devreye sokan İsrail, Kuzey Irak'a büyük destek verdi. İsrail, bu sayede Türkiye'nin önünü kesmeyi planladı. Geçmiş dönemde Kuzey Irak'ta Peşmergeler'i eğiten ve bunları birer komando haline getiren MOSSAD ajanları, hala bölgede gelecek planları yapıyor.
İsrail'in bir diğer planı da Güneydoğu'yu da Kürdistan'ın dışında bölünmüş bir bölge haline getirmek. Tabii, bu çok zor görünüyor. Ancak bölgede huzursuzluğu çoğaltarak, Türkiye'nin elini zayıflatmak isteyen İsrail, kendisine destek veren diğer ülkelerle birlikte çalışmalarını sürdürecek.
PKK da bu konuda İsrail için vazgeçilmez bir koz olarak duruyor.
HEDEF ŞAŞIRTTI
Diana'nın ölümüyle ilgili şüpheler o dönemde MOSSAD'a doğru yönelmeye başlayınca, Almanlar'ın ünlü gazetesi BİLD devreye girdi. Yüksek tirajlı gazete, olayın MOSSAD değil MI5 tarafından organize edildiğini iddia etti. Olayla İngiltere Kraliyet Ailesi'ne göndermeler yapan BİLD, bu iddiasını uzun süre sürdürdü. Gazete, görüş aldığı bazı İngiliz uzmanların ifadesini günlerce manşetine taşıdı ve ibrenin İngiliz İç İstihbarat Servisi'ni gösterdiğini yazdı.
EVET GİZLİ SERVİS İŞİ
Muhammed el Fayed, önceleri olayın ardında İngiltere Kraliyet Ailesi'nin olduğunu iddia etti...
Sonra gerçeği öğrenen Fayed, İngiltere'de birçok konuda Yahudi işadamlarının rakibi olarak geri adım attı. Adeta o tarihte emekliye ayrıldı ve sadece Harrods'a ağırlık verdi. Yahudi işadamlarını geçerek birçok önemli ihale kazanan Muhammed el Fayed, bir daha ihalelere girmedi ve İsrail Gizli Servisi'ni ima eden bazı açıklamalarda bulundu.