Polat Alemdar nasıl İskender Büyük oldu?

'Ne diyon baba sen...? demeden yazıyı okuyun' diyen Salih Tuna, Polat Alemdar'daki 180 derecelik dönüşün neden yadırganmadığını analiz etti.


Yeni Şafak yazarı Salih Tuna bugünkü 'Polat Alemdar nasıl İskender Büyük oldu?' başlıklı yazısında, dizinin iki sezonda nasıl değiştiğini ve fanatiklerinin her iki durumu da kabullenmesini kaleme aldı.

Tuna okura, 'Ne diyon baba sen..?' demeden önce yazıyı bitirmelerini tavsiye ederken fanatiklerin 180 derecelik dönüşü fark etmememelerini şu satırlarla vurguladı: "Bu öyle bir haldir ki, derin devlet adına mücadele eden dünün “İskender Büyük”ü, “demokrasi uğruna” derin devlete savaş açan günün Polat Alemdar'ına dönüşür de farkına varmaz."

İşte Salih Tuna'nın yazısı:

Polat Alemdar nasıl İskender Büyük oldu?
Her Allah'ın günü “Kurtlar Vadisi Pusu” hakkında velvele kopartılıyor.

Üstelik bir süredir yayından “kaldırıldığı” halde…

Nerde, ne zaman yayınlanacak? Dizinin yapımcıları Show TV ile mi anlaşacak, başka bir kanalla mı? Abu Dabi TV'ye transfer oldu mu, olmadı mı?..

Evvel emirde mezkur sorular, sonra da yapımcı firmanın açıklamaları sürgit devam ediyor.

Hiçbir dizi bu kadar konuşulmadı!

Çok tuhaf:

Yayındaki diziler gündeme girmezken, yayında olmayan dizi gündemden inmiyor!

Rating desen onlarınki de rating; share desen onlarınki de share.

Lakin vaziyet değişmiyor!

“Kurtlar Vadisi Pusu”nun rakip medyada bile, rakip medyanın dizilerinden daha çok yer aldığını söyleyeyim de, varın gerisini siz hesap edin!

İşin sırrı nerde?

Arz talep dengesinde mi, yapımcıların “haber reklam” yaptırma başarısında mı, dizinin içeriğinde mi?

Yoksa…

İzleyicisinin fanatikliğinde mi?

Bence en doğru cevap, “Hepsinde…” olsa da, en etkini, “İzleyicisinin fanatikliği…”

İzleyicileri o kadar fanatik ki, dizinin kahramanı Polat Alemdar çoktan İskender Büyük olmuş da, ruhları duymuyor!

E'ee, “fanatiklik” denilen meret de şişedeki gibi durmaz; adamakıllı körlük yapar tabii.

“Vadi” tiryakilerinin “Ne diyon baba sen?...” demelerine kalmadan, meramımı açıklayacağım.

Lakin peşinen söyleyeyim, hepi topu üç beş bölümden fazlasını izlemedim; sürçü lisan edersem af ola…

Arkadaşlar, bu sizin Polat Alemdar'ınız önceki sezonlarda, derin devlet adına “çalışmıyor” muydu?

Diziye bir Veli Küçük, bir Kemal Kerinçsiz veya bir “Yeni Çağ” gazetesi “ulusalcılığı” hakim değil miydi?

Ömer Baba figürüyle fazladan “din” montaj edilmişti sadece.

Evet “montaj”; asla “perspektif” değil.

Polat Alemdar ve adamlarının “cinayetlerine” meşruiyet kazandırmaktan öteye geçmeyen “din” anlayışı, “montajdan” öte ne olabilir ki?!

Çünkü din, cinayet veya işkenceye hiçbir zaman cevaz vermez.

Bu yüzden olsa gerek, Ömer Baba marifetiyle olmadık teviller yapıldı.

Mesela, çoğu zaman ibretli fıkralar, darbımeseller, hikmetli menkıbeler anlatan Ömer Baba'nın dizinin bir bölümünde, “Hızır aleyhisselâm” kıssasından bahsedişi vardı ki, olursa o kadar olur!

Son derece literal okumayla nakledilen kıssayla, “Nasıl ki, Hızır'ın yaptıklarındaki hikmeti Musa anlamadı; siz de, Polat Alemdar'ların kanunsuz, hukuksuz hallerindeki hikmeti anlayamazsınız…” ihsas ediliyordu.

Polat Alemdar ve adamlarının “eylemlerinin” öncesinde, Hızır aleyhisselâmın duvarı onarması, çocuğu öldürmesi yahut durduk yere gemiyi delmesinin hikmetinden bahsetmenin başka ne “hikmeti” vardı ki?!

Halbuki tam aksini vazeder kıssa:

Hikmeti ne olursa olsun; zahire göre hüküm vermeyi!

Yani, “Derin devletin işlediği cinayetlerin mutlaka bir hikmeti vardır, ama, siz bilemezsiniz…” gibi mafyöz yaklaşımlara karşı çıkmayı…

Gelgelelim izleyicinin şartlandırılmasında din öyle araçsallaştırılıyor ki; asıp kesse de, yakıp yıksa da Polat Alemdar'ın yaptıklarından asla sual olunmaz “fanatikliği” hasıl oluyor.

Bu öyle bir haldir ki, derin devlet adına mücadele eden dünün “İskender Büyük”ü, “demokrasi uğruna” derin devlete savaş açan günün Polat Alemdar'ına dönüşür de farkına varmaz.

Hulasa, dizinin hiçbir bölümü kaçırmaz da, kahramanın 180 derece dönüştüğünü kaçırır.

Farzımuhal, bir parti statükoyu değiştirmek için iktidara gelir, şu veya bu nedenle statükonun bir parçası haline gelir de, seçmeninin ruhu duymaz ya; tıpkı böyle bir şey.

“Malum fanatik” bakar, bakar ama anlamaz.

Çünkü mazruf değişse de, zarf aynı kalmıştır.

Salih Tuna - Yeni Şafak
stuna@yenisafak.com.tr


Medyanaliz Haberleri