Abdullah bin İkrâş (ra) babasından şu hâdiseyi nakleder:
Kavmim Mürre bin Abîd oğulları mallarının zekâtını benimle Rasûlullah (sav)’e gönderdiler. Medine’ye geldiğimde Efendimiz Muhacir ve Ensar’ın arasında oturuyordu. Elimden tutup beni Ümmü Seleme (ranhâ)’nın evine götürdü.
Peygamberimiz:
“− Yiyecek bir şey var mı?” diye sordu.
Bize, içerisinde bolca et parçaları olan bir tepsi yemek getirildi. Ondan yemek için yaklaştık. Ben kabın her tarafından yiyordum. Allah Resûlü ise önünden yiyordu. (Bir ara) sol eliyle sağ elimden tuttu ve:
“− Ey İkrâş! Önünden ye! Çünkü yemeğin her tarafı aynıdır” buyurdu.
Sonra bize, içerisinde taze ve kuru hurmalar bulunan bir tabak getirildi. Bu sefer önümden yemeye başladım. Peygamber Efendimiz’in eli ise, tabağın her tarafında dolaşıyordu.
Bana da:
“− Ey İkrâş! Dilediğin yerinden ye! Çünkü (tabağın içindekilerin hepsi) aynı çeşit hurma değil” buyurdu. (Tirmizî, Et’ime, 41; İbn-i Mâce, Et’ime, 11)
Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz bu hâdisede rıfk ve mülâyemetle İkraş’ın elinden tutarak ona yemek âdabını öğretmiştir. Sahâbîsinin elini tutması, onun muhabbet ve yakınlığını artırdığı gibi yapılan îkâzı unutmamasını da sağlamıştır. (Üsve-i Hasene-2, Erkam Yay.)