Bizzat Hz. Enes'in ağzından nakledilen bir rivayette Hz. Peygamber'in (sas) kendisine şunları öğrettiğini görürüz; 1. Sır tevdii ve saklanması, 2. Abdest, 3. Namaz ve teferruatı, 4. Gusül, 5. Kalb temizliği, 6. Selâm vermek, 7. Büyüklere hürmet, küçüklere merhamet, 8. Sünnete ittibâ...
Hz. Enes'ten nakledilen bir rivayet, Allah Resulü'nün (sas) terbiye metoduna da ışık tutar. Hz. Peygamber metot olarak tebligatını daima kısa kısa yapmıştır. Bunu nakledilen hadiste de görürüz. Hadîste dikkate değer bir husus "ilk tavsiyesi", "ilk öğrettiği" diyerek belirtilen meselelerdir. Zira bunların sekiz yaşı içerisinde olduğu kesinlik kazanmaktadır. Der ki: "Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine'ye geldiği vakit ben sekiz yaşında idim. Annem elimden tutarak Resûlullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) götürdü ve, "Ya Resûlullah Ensâr'dan herkes sana bir hediyede bulundu. Ben ise şu oğlumdan başka sana hediye edecek bir şeye sahip değilim. Bunu al, istediğin hususta sana hizmet etsin." dedi.
NE AZARLADI, NE SURAT ASTI
"Bundan sonra ben on yıl Resûlullah'a hizmet ettim. Bu müddet sırasında beni ne dövdü, ne azarladı, ne tahkir etti ne de bir defacık surat astı."
"Bana ilk tavsiyesi; sırrımı kimseye fâş etme, müemmen ol" demek oldu. Annem ve Resûlullah'ın zevceleri (zaman zaman) benden Resûlullah'ın sırrını sorarlardı, ben onlara söylemezdim, Resûlul-lah'ın sırrını asla kimseye söylemedim.
"(Bir seferinde şunu) söyledi: "Oğulcuğum, abdestini tam al, tâ ki hafaza melekleri seni sevsin ve ömrün uzatılsın."
"(Bir seferinde şunu) söyledi: "Ey Enes! Cenabetten guslederken mübalâğa et." [Bu tabir, serdedilen bu nasihatlerin farklı zamanlarda ve bu kısmın bülûğdan sonra olma ihtimalini kuvvetlendiriyor.] Böylece yıkanma mahallinden ayrılırken üzerinde günah ve hatalardan arınmış olarak çıkarsın". "Ya Resûlullah" dedim "Mübalâğa nasıl olur?" Cevaben: "Saç diplerini ıslat ve deriyi de arındır." dedi. "(Bir seferinde de): "Ey oğulcuğum! Elinden geldikçe abdestli ol, zira kim abdestli olduğu halde ölüm gelirse ona şehîdlik (sevabı) verilir." dedi.
"(Bir seferinde): "Ey oğulcuğum; elinden geldiği nisbette namazı bırakma, zira bu takdirde melekler daima sana rahmet okurlar." dedi. "(Bir seferinde): "Ey Enes; rükû edince ellerinle dizlerini sıkı tut, parmaklarını birbirinden ayır, dirseklerini yanlarına yapıştırma. Ey oğulcuğum, rükûdan doğrulunca her uzvun tam olarak yerine gelsin, zira Cenâb-ı Hâk, kıyamet gününde, rükû ve secde arasında bellerini tam doğrultmayana nazar etmez. Ey oğulcuğum; secde edince de alın ve ellerini yere tam koy. Horozun yeri gagalaması gibi (secdeden çabuk kalkarak) gagalama, (secdede kollarını yere sererek) köpeklerin veya tilkilerin yatışı gibi yere serilme. Namazda sağa sola nazar atmaktan sakın; eğer mutlaka bunu yapacaksan bari nafilede yap, farzda yapma." dedi.
SELAMI İHMAL ETME
"(Bir seferinde de): "Ey oğulcuğum evinden çıktığın zaman ehl-i kıbleden gördüğün herkese selâm ver, böylece mağfur olarak eve dönersin. Ey oğulcuğum; kendi evine girdiğin zaman da kendine ve ev halkına selâm ver." dedi.
"(Bir seferinde de): "Ey oğulcuğum kimseye karşı kalbinde kötülük tutmadan sabahlamaya, akşamlamaya çalış. Zira bunda muvaffak olabilirsen, hesabını çok kolay verirsin, ey oğulcuğum vasiyetimi tutarsan hiçbir şey sana ölümden daha sevgili olmaz." (Taberânî, el-Mu'cemu's-Sağîr 2/32-33)
"... Müslümanların büyüklerine" hürmet, küçüklerine merhamet et..."
"Ey oğulcuğum, duayı çok yap. Zira dua mübrem (muhakkak) kazaları bertaraf eder."
"Ey oğulcuğum, işte bu benim sünnetimdir, kim benim sünnetimi ihya ederse beni ihya etmiş olur, beni ihya eden de cennette benimle olur." (Tirmizî, İlim 16 (7/322, 2680. H.)
(Hz. Peygamber'in Sünnetinde Terbiye, Prof. Dr. İbrahim Canan)