Peki kriz bizi ne kadar vurdu

ABD'li yatırım bankası Lehman Brothers'ın 15 Eylül 2008'de iflasını açıklamasıyla "resmen" başlayan küresel kriz, birinci yılını doldurdu.

Aram Ekin Duran'ın haberi...

ABD'li yatırım bankası Lehman Brothers'ın batmasıyla patlayan küresel ekonomik kriz birinci yılını doldurdu. Krizde özellikle reel sektör büyük darbe yedi. Ama krizden çıkışın sinyalleri de gelmeye başladı.

Kapitalizmin kalelerinden ABD'li yatırım bankası Lehman Brothers'ın 15 Eylül 2008'de iflasını açıklamasıyla "resmen" başlayan küresel kriz, birinci yılını doldurdu.

Kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan kriz, AK Parti hükümetinin "teğet geçti" açıklamalarına rağmen, Türkiye'ye de uğradı. Özellikle istihdam, ihracat, üretim ve dolayısıyla milli gelirde ciddi tahribata yol açan kriz, 12 ayın sonunda yavaş da olsa sona ereceğinin işaretlerini vermeye başladı.

Türkiye ekonomisi, son 1 yılda adeta iyi ve kötüyü birlikte yaşadı. Bir yandan, iç ve dış talebin azalmasıyla üretim-tüketim-ihracat-ithalat çarkı neredeyse durma noktasına gelirken işsiz sayısı da 4 milyona dayandı. Yüzlerce işyeri kapısına kilit vurdu, doğrudan yabancı yatırımlar yönünü Türkiye'den çevirdi. Diğer yandan ise dış ticaretin durmasıyla 50 milyar doları bulan cari açık kapandı ve hatta temmuz ayında 286 milyon dolar fazla verdi. Enflasyon yüzde 11,7'den yüzde 5,3'e geriledi, faizler düştü. Bankacılık sektörü tüm dünyada finans sektörünün can çekiştiği bu dönemde, kârını yüzde 32 oranında artırmayı başardı.

Şimdi gözler, önümüzdeki 12 ayın olası gelişmelerine çevrilmiş durumda. Kriz devam edecek mi, yoksa yavaş yavaş tarihin tozlu sayfalarındaki yerini mi alacak? Son 3 çeyrektir sürekli küçülen Türkiye ekonomisi, pozitif büyüme rakamlarına ne zaman ulaşacak? İşadamları ve ekonomistlerin tüm bu sorulara verdikleri yanıtlar farklı olsa da görüş birliğine varılan tek bir konu var: "En zorunu atlattık, şimdi doğru mali politikalarla krizden yükselerek çıkma zamanı."

Dalga dalga yayılacak

Tüm dünyada derin etkileri olan krizin bir "kendini düzeltme" krizi olduğunu vurgulayan Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, krizde Türkiye'nin milli gelirinde de yüzde 13-14 azalma olduğunu söyledi. Ekonominin ana parametrelerindeki düşüşlerin "beklenen" gelişmeler olduğunu dile getiren Özilhan, reel sektörün krizden ağır darbe aldığını, buna karşın bankacılık sektörünün krizi en iyi yöneten sektör haline geldiğini vurguladı. 2009'un ilk yarısından itibaren büyük ekonomilerin krizin yaralarını sarmaya başladığını anlatan Özilhan, şöyle konuştu: "Son çeyrekte gerek ABD'de gerekse Almanya ve Fransa'da önemli iyileşme ve gelişme emareleri var. ABD'deki temaslarım 7-8 ay öncesine göre ciddi bir iyileşme olduğunu gösteriyor. Bu iyileşme dalga dalga tüm dünyaya yayılacaktır. Türkiye de 2009'un son çeyreğinden itibaren büyümeye başlar. 2010'da yüzde 2'ler civarında büyürüz. Ondan sonra da tekrar normal trendine girer. Ama artık kimse yüzde 5-6'lar oranında büyüme beklemesin."

Türkiye'nin krizi farklı

Ekonominin 2008'in son çeyreğinden bu yana devamlı küçüldüğünü hatırlatan Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Merkezi Koordinatörü Ali İhsan Gelberi, bu dönemde enflasyon ve cari açıkla birlikte özel sektörün yurtdışı borçlanmalarında da ciddi bir azalma olduğunu kaydetti. Gelberi, son 1 yılda dünyanın aksine Türkiye'de bankacılık krizi yaşanmadığına dikkat çekerek "Biz krizi farklı bir yapıda yaşadık. Bizde, dünyadaki bankacılık krizinin yarattığı güven krizi oldu. Bu nedenle iç talep büyük ölçüde düştü" dedi. Önümüzdeki dönemde iç talep ve ihracatta hızlı bir çıkış olmayacağını dile getiren Gelberi, "Krizden çıkış çok yavaş olacak. 2010'un ikinci yarısından itibaren büyümenin tekrar hızlanması, mevcut mali politikaların değiştirilmesini gerekli kılacak. Yani faizler tekrar yukarı çıkacak" diye konuştu.

Düşük faiz korunmalı

Ata Yatırım Başekonomisti Nurhan Toğuç ise mart ayındaki G-20 Zirvesi'nden sonra gelişmekte olan ülkelere para akımının arttığına dikkat çekerek "Bundan sonra önemli olan önümüzdeki 12 aylık süreçte düşük faiz oranlarının korunmasıdır" diye konuştu. Türkiye ekonomisinin 2009'un ilk çeyreğinde krizin dibini gördüğünü ve yukarıya çıkışın başladığını ifade eden Toğuç, "Küresel toparlanma aksarsa ABD para basmayı sürdürecektir. Bu da Türkiye gibi ülkelere para akışının devam edeceğini gösterir" dedi.

KRİZİN 1 YILLIK ETKİLERİ

Ekonomi küçüldü, enflasyon düştü, cari açık kapandı

İSTİHDAM: Türkiye ekonomisi son 3 çeyrekte yüzde 6,7 küçüldü. Krizin en fazla vurduğu alanlardan biri istihdam piyasası oldu. Eylül 2008'de yüzde 10,7 olan işsizlik oranı, Mayıs 2009'da 13,6'ya çıktı. İşsizlik, Şubat 2009'da yüzde 16,1 ile rekor kırarken işsiz sayısı 3.5 milyona ulaştı.

SANAYİ ÜRETİMİ: Türkiye sanayi üretimi endeksi Eylül 2008'de 113.87 puan iken, Temmuz 2009'da 110.25 olarak gerçekleşti. Sanayi üretimi, Şubat 2009'da yüzde 25'e varan bir düşüş yaşadıktan sonra yeniden yükselişe geçmeye başladı.

İHRACAT: Ağustos 2008'de aylık ihracat 10.9 milyar dolar olurken tam 1 yıl sonra Ağustos 2009'daki aylık ihracat 7.6 milyar dolarda kaldı. Son 12 ayın ihracatı ise bir önceki yıla göre yüzde 33 gerileyerek 97.7 milyar dolar olarak gerçekleşti.

İTHALAT: Yıllık ithalat Eylül 2008'de 176.6 milyar dolar iken Temmuz 2009'da 125.2 milyar dolar oldu. 12 aylık ithalat yaklaşık yüzde 40 geriledi. Aynı dönemde dış ticaret açığı da yüzde 57,3 azalarak 7.9 milyar dolardan 3.4 milyar dolara düştü.

REEL SEKTÖR GÜVEN ENDEKSİ: Ekonomiye ilişkin beklentileri gösteren "Reel Sektör Güven Endeksi", son 1 yılda yüzde 4 geriledi. 100 puanın "ekonomiye tam güveni" gösterdiği endeks Aralık 2008'de 52 puanı gösterirken Ağustos 2009 sonucu 98.5 oldu.

TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ: Vatandaşın ekonomiye olan güvenini ölçen "Tüketici Güven Endeksi"nde son 1 yılda dramatik bir değişim yaşanmazken Mart 2009'dan itibaren yükselişe geçen endeks Temmuz 2009'da 82.3 puana ulaştı.

YABANCI YATIRIM: Nisan 2007'de yıllık 26.3 milyar dolara ulaşan doğrudan yabancı yatırımlar, krizin patladığı Eylül 2008'de 16 milyar dolar civarındaydı. Haziran 2009 itibariyle yabancı yatırımlar yıllık 10 milyar doların altına düşmüş durumda.

İÇ BORÇ ÇEVİRME ORANI: Ekonominin önemli göstergelerinden biri olan "İç Borç Çevirme Oranı", son 1 yılda yüzde 30 artış gösterdi. Ağustos 2008'de ay içindeki iç borçların toplam borca oranı yüzde 70 iken, bu oran Ağustos 2009'da yüzde 92,4'e ulaştı.

TURİZM: Gelirler son 1 yılda yüzde 10,6 azalarak 7.5 milyar dolar olarak gerçekleşti.

KREDİ VE MEVDUAT: Ticari ve nakit krediler ile mevduatlar, 2008'in ilk 7 ayında 22 milyar 532 milyon dolarlık net giriş sağlarken 2009 yılının aynı döneminde 8 milyar 752 milyon dolar net çıkış oldu.

ENFLASYON VE FAİZ: Ağustos 2008'de yüzde 11,77 olan yıllık enflasyon, Ağustos 2009'da yüzde 5,3'e geriledi. 2008'in tamamında ortalama 7.65 olarak gerçekleşen Hazine'nin borçlanma faizi ise 2009'un ilk 7 ayında küçük bir düşüşle 7.23 oldu.

CARİ AÇIK: Yıllarca Türk ekonomisinin kâbusu olan cari açık, kriz döneminde fazla verdi. Temmuz 2008'de 4 milyar 6 milyon dolar açık veren cari işlemler hesabı, Temmuz 2009'da 286 milyon dolar artıya geçti.

YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK İŞLERİ: Yurtiçinde yerleşik inşaat şirketlerinin yurtdışında gerçekleştirdikleri inşaat hizmetlerinden kaynaklanan net döviz girişi, 2009'un ilk 7 ayında bir önceki yıla göre yüzde 13.5 artarak 655 milyon dolar oldu.

BANKACILIK: Kriz döneminde çok iyi bir performans sergiledi ve 2008 sonunda 86.4 milyar TL olan özkaynaklarını, yüzde 13,1 artışla Haziran 2009'da 97.8 milyar dolara çıkardı. Sektörün son 1 yıllık dönem sonu net kârı ise yüzde 32,6 artışla 10.9 milyon TL oldu.

*NOT: Veriler, TÜİK, Merkez Bankası ve Hazine Müsteşarlığı'nın açıkladığı rakamlardan derlenmiştir.

Dünya, Türkiye'ye krizde ne not verdi

* Alman bankacılık devi DekaBank'ın 31 ülkeyi kapsayan araştırmasına göre Türkiye krizden en çok etkilenen ve gayri safi milli hasılası (GSMH) en çok düşen ülke oldu. Rapora göre, Türkiye'nin GSMH'sindeki gerileme yüzde 14,2 oldu.

* Bağımsız Türkiye Komisyonu tarafından Brüksel'de açıklanan "Avrupa'da Türkiye: Kısırdöngüyü Kırmak" başlıklı raporda, Türk ekonomisinin bazı AB ekonomilerine oranla daha iyi durumda olduğu vurgulanırken "Kalitesi kanıtlanmış üretim üssü olma özelliği ve önemli bir ticari merkez olarak içinde yer aldığı geniş ve kalkınmakta olan bölgeyi tanıyan şirketleriyle Türkiye, Avrupa iş dünyası için büyük potansiyeli olan bir ekonomidir" denildi.

* Dünya Bankası'nın hazırladığı "Doing Business-İş Yapabilirlik 2010 Raporu"na göre, Türkiye iş yapmanın kolaylığı sıralamasında 183 ülke içerisinden 73. sırada yer aldı. Geçen sene 63. sırada yer alan Türkiye, böylece 1 yılda 10 basamak geriledi.

* IMF'nin yayımladığı "Dünyanın Ekonomik Görünümü" raporunda Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 5,1 küçülmesinin, 2010'da ise yüzde 1,5 oranında büyümesinin beklendiği bildirildi. Raporda, Türkiye'deki tüketici enflasyonu ise bu yıl için yüzde 6,9, 2010 için de yüzde 6,8 olarak tahmin edildi.

* ING Bank Türkiye Ekonomik Araştırmalar Grubu'nun küresel krizde turizm sektörünü incelediği araştırma raporunda, krizin Türk turizmi için bir fırsat olabileceği belirtildi. Raporda, "Kriz öncesi tatil için ilk tercihi Türkiye olmayan Batı Avrupalı turistler, krizle birlikte daha ucuz bir tercih olan Türkiye'yi tercih etmeye başladı. Bu turistlerin Türkiye'den memnun ayrılması, Türkiye'yi uzun vadede İtalya ve İspanya gibi bir turizm ülkesi yapar" görüşüne yer verildi.

* Merkezi Washington'da bulunan Göç Politikaları Enstitüsü tarafından hazırlanan "Göç ve Küresel Resesyon" araştırmasına göre Türkiye, son 1 yılda işçi dövizi girişleri en fazla azalan ülke oldu. İşçi dövizi son 1 yılda yüzde 43 azalan Türkiye, krizin bu alanda en fazla etkilediği ülke oldu. Araştırmada Türkiye'de işçi dövizi girişlerinin bu yılın ilk yarısında önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 43 gerilediğine dikkat çekildi.

CANLANMA İÇİN ÖZEL KAMPANYALAR DÜZENLENDİ

Küresel krizi "kendine özgü" koşullarda atlatmaya çalışan Türkiye'de iç talebin neredeyse durma noktasına gelmesi ile harekete geçen özel sektör, düzenlediği iki büyük kampanya ile tüketicilere "Alışveriş yap, krizden birlikte çıkalım" mesajı verdi. Önce mayıs ayı sonunda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde başlatılan, "Kriz varsa çare de var" kampanyası ile vatandaşların ekonomiye katkı sunması hedeflendi. Ağustos sonunda ise Türkiye Reklam Konseyi tarafından başlatılan, "Alın verin, ekonomiye can verin" kampanyasında da "Bir küçük sakız almak bile ülke ekonomisine olumlu katkı yapar" teması işlendi. Son kampanyanın reklamlarında medya ve iş dünyasının tanınmış simaları oynadı.

Referans

Ekonomi Haberleri