Yasadışı dinlemelerle ilgili son dalgada gözaltına alınan İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Ömer Hüseyin Eroğlu, savcılıkta çarpıcı itiraflarda bulundu. Paralel yapının kendisine dayattığı avukatı reddedip barodan avukat isteyerek bildiklerini anlatan Eroğlu, şubedeki yasadışı işleyişi bir bir anlattı. Emniyet'teki paralel yapının uzantıları ve yasadışı telefon dinlemeleri ile ilgili olarak 2'nci dalgada gözaltına alınan İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube'de görevli bir polis memuru savcılıktaki ifadesinde, paralel tezgâhın ipuçlarını verdi.
PARALEL AVUKATI İSTEMEDİ
Polis memuru Ömer Hüseyin Eroğlu, paralel yapının kendisine dayattığı avukatı reddedip barodan avukat isteyerek bildiklerini, şubedeki yasadışı işleyişi savcıya anlattı. Kendisinin Teknik Takip ve Operasyon Bürosu'nda dinleme faaliyeti icra ettiğini ve normal işleyişte bilgisayarına düşen telefon ve IMEİ (GSM telefonların 15 haneli kimlik numarası) numarasını önce gerçek kişi mi diye kontrol edip sonra dinlemeye başladığını kaydetti. Polis memuru Eroğlu, "Yanlışlık bulunca kısım amirlerime iletirdim. Amirlerimiz genelde 'Tamam, haberimiz var, sen işine bak, anlaşıldı, oldu, dinlemeye devam et' derlerdi" diye konuştu. Masum olduğunu savunan Ömer Hüseyin Eroğlu, "Bizim ne mahkeme kararından, ne talep yazılarından ne de uzatma kararlarından bilgimiz var. Ben dinlediğimiz kişinin gerçek kişi olup olmadığını kontrol eder gerçek kişi olmadığını anlayınca da amirlerimiz uyarırdım" ifadelerini kullandı.
TALEP YAZISINI BEN GÖRMEM
Ömer Hüseyin Eroğlu ifadesinde şunları söyledi: "İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde S Büro dediğimiz büroda dinleme faaliyetini icra ederim. Büromuzun İstihbarat Daire Başkanlığı'ndaki ismi S bürodur. Büroya biz kendi içimizde TEKOP deriz. Bunun açılımı da Teknik Takip ve Operasyon Bürosu'dur. Büronun bir adı da TİZ dediğimiz Teknik İzleme bürosudur. Ben radikal dini örgütlerin teknik takip kısmında dinleme faaliyetini icra ederim. Makine kimlik numarası üzerinden yaygın şekilde dinleme yapılmasının sebebi şudur: Ben mahkeme kararlarını, talep yazılarını, onay yazılarını, uzatma kararlarını ve uzatma talep yazılarını kesinlikle göremem.
'SEN İŞİNE BAK'
Bu konuda herhangi bir bilgi sahibi olmam mümkün değildir. Sistem buna müsaade etmemektedir. Ben sadece bilgisayarda benim aidiyet numarama ilişkin düşen telefon hattı ya da imei numarasını dinlemeye başlarım. Yaptığım ilk icraat, dinlemesini yaptığım kişinin gerçek kişi olup olmadığını araştırmaktır. Kod ismi veya bir başka kişiye ait hat üzerinden dinleme yapıp yapmadığımı araştırırım. Bunu araştırdıktan sonra bir yanlışlık varsa bunu kısım amirime sözlü olarak iletirim. Kısım amirimiz de genelde, "Tamam haberimiz var, sen işine bak, anlaşıldı, oldu' gibi beyanlarla konudan haberdar olduklarını benim faaliyete devam etmemi söylerlerdi. Ben kararları görmediğim için kararların kimin adına alındığını da bilmem. Ben sadece gerçek kullanıcıyı tespit ettiğimde bunu söylerim. Benim kısım amirim Ubeydullah Çelik olduğu için tespit ettiğim yanlışlıkları da kendisine bildirdim. İsmini de kendisine bir kinim olduğundan değil işleyişin anlaşılması açısından verdim." Polis memuru Eroğlu bu samimi itirafları üzerine savcılıktan serbest bırakıldı.
AVUKATLAR KİLİTLİYOR
Öte yandan adliye kaynakları, soruşturmayı şüphelilerin özel avukatlarının kilitlediği bilgisini verdi. Mağdur polislerin diğer soruşturmada da aslında bildiklerini anlatmak istediklerini fakat avukatlarından çekindikleri için bunu yapamadıklarını, paralel yapının kendisine dayattığı avukatı reddeden Ömer Hüseyin Eroğlu'nun bunun en somut örneği olduğunu belirttiler.
Kaynak: Nazif Karaman / Sabah