Erhan AFYONCU yazdı...
Türk fetihlerini bir türlü durduramayan Papa II. Pius, 1461'de bir mektup yazarak Fatih'i Hristiyanlığa davet etmiş ancak mektubu göndermeye cesaret edememişti. Bu hafta papanın Fatih'e yazdığı mektup konuşuldu. 1461'de yazılan bu mektup aslında o dönem Avrupa'sının çaresizliğine iyi bir örnektir. Pfeffermann, Schwoebel, Zinkeisen ve Babinger'in eserlerinde bu mektupla ilgili geniş bilgi vardır.
BOŞA ÇIKAN HAÇLI SEFERİ TEŞEBBÜSLERİ
İstanbul'un fethi üzerine Avrupa'da yeni bir haçlı seferi düzenleme fikri hakim oldu. Papa V. Nicolas ve III. Calixtus papalıkları dönemlerinde heyecanla Hristiyan birliği kurmaya çalıştılarsa da, bir sonuca varamadılar.
III. Calixtus, 1458 Ağustos'unda gözü açık hayata veda ederken, yerine II. Pius adıyla eski Siena Başpiskoposu Aeneas Silvius geçti. II. Pius, yeni bir enerjiyle Fatih Sultan Mehmed'i durdurmaya çalıştı ancak zafer hep Türkler'in oldu.
Papa, yazılarında Fatih'e hakaret edip, Tanrı'ya karşı en hürmetsiz barbar olarak tasvir etmişti. Ancak Mantua Kongresi'nin hayal kırıklığını yaşayınca daha önce dediklerini unutup, yeni bir yöntem izlemeye karar verdi.
Yorgun, cesareti kırılmış ve bir haçlı ordusu gayretleri boşa çıkmış papa, Fatih'i Hristiyan yaparak Avrupa'yı kurtarmayı düşündü. Zaten uzun süredir Avrupa'da bu yönde söylentiler dolaşıyordu.
Fatih, Patrik Gennadius ile Hristiyanlık akaidi üzerine tartışmış ve patrikten İncil'in 20 bölümünün çevirisini de istemişti. Bu durum Batı'da birtakım şayialara sebep olmuş ve Fatih'in Hristiyanlığa meylettiği yönünde birtakım fikirler ileri sürülmüştü. Ayrıca Fatih'in annesinin Hristiyan olduğu ve oğlunu kendi dinine göre yetiştirdiği Osmanlı sultanının Pater Noster'i ezbere okuyabildiği, hatta onun gizli bir Hristiyan olduğu bile söyleniyordu.
HRİSTİYAN OL
II. Pius, 1461'de Fatih'e hitaben bir mektup yazarak birkaç damla su ile vaftiz edilmek suretiyle dünyaya hükmedeceğini söyleyerek, onu Hristiyanlığa davet etti. Ancak papa Rönesans belagatinin bir örneği olan bu mektubu Fatih'e göndermedi. Mektup Fatih'in sağlığında 1469'da Köln'de, 1475'te ise Treviso'da basıldı.
II. Pius, mektubunda yalnızca Hristiyanlığın İslam'a üstünlüğünü kanıtlamaya çalışmıyordu. Papalık makamının ruhani hakimiyeti altında bir Doğu imparatorluğu kurmak istemişti. Sultan Mehmed'e Doğu'ya ve Balkanlar'a hakim olduğu gibi rahatça İtalya'ya hakim olamayacağını ispatlamaya çalışmıştı. II. Pius, Hristiyan olmasına mukabil sultanın Bizans'ın fethini meşrulaştırmayı teklif ederek Batılı hükümdarları da korkutmayı ümit etmişti. Ancak mektubu göndermeye bile cesaret edemedi.
SAHTE MEKTUPLAR
Osmanlı sultanına gönderilen ve ondan gelen sahte mektuplar Rönesans Avrupa'sında yaygın bir şekilde elden ele dolaşırdı. Bu mektuplar, yazarlarının hayal ürünü yazılardan başka bir şey değildiler. Birçoğu sadece yazarlarının konu hakkındaki yaygın ilgiden yararlandıkları amatörce edebî çalışmalardı. Bazıları siyasî propagandacıların eseriydiler. Bazıları belki günümüzde kamu görevlilerine mektup yazanlar gibi gerçekten sultanın siyasetini etkilemeyi düşünüyor veya ümit ediyorlardı. Teolog Paolo Guistiniani Fatih'e hitaben yazdığı ancak göndermediği mektubunda sultana İskender'den ziyade Konstantin'i örnek almasını tavsiye etmişti.
HRİSTİYAN OLURSAN DÜNYAYA HÜKMEDERSİN
II. Pius mektubunda Fatih'e şunları söylemişti:
"Eğer sen, Hristiyanlar arasında hükümdarlığını yaymak ve şanına şan katmak istiyorsan, paraya, silahlara, ordulara ve filolara ihtiyacın yok. Ufacık bir ayrıntı seni bugün yaşayanların en büyüğü, en güçlüsü ve en ünlüsü haline getirebilir. Bunun ne olduğunu mu bilmek istiyorsun? Bulunması zor değil, aramak için uzun yol kat etmek gerekmiyor: Kendini vaftiz ettireceğin, Hristiyanlığa döneceğin ve İncil'e inancı kabul edeceğin birkaç damla su. Bunu yaptığın takdirde, dünyada senin şanından daha fazla şana sahip olacak ya da senden daha fazla güce sahip olacak hiçbir hükümdar olmayacaktır. Seni Rumlar'ın ve Doğu'nun imparatoru tayin edeceğiz ve şu anda zorla zapt ettiğin ve haksız yere işgal ettiğin yerler bundan böyle yasal olarak sana ait olacaktır. Bütün Hristiyanlar sana saygı gösterecek ve anlaşmazlıklarında senin hakemliğine başvuracaklar. Baskı altındakiler ortak bir hamileri gibi sana sığınacaklar; dünyanın neredeyse tüm ülkelerinden sana başvuracaklar. Çoğu sana gönüllü olarak teslim olacaklar, huzuruna gelecekler ve haraç ödeyecekler. Tiranlara boyun eğdirecek, iyilere yardım edecek ve kötülerle mücadele edebileceksin ve Roma kilisesi doğru yolda olduğun sürece karşına çıkmayacaktır. Papalık makamı seni diğer krallar gibi sevgi ile kucaklayacak, hattâ makamın daha yüksek olacağı için o denli daha fazla bağrına basacaktır. Bu şartlar altında savaşmadan ve kan dökmeye gerek kalmadan birçok zenginlikler edinebilirsin... Asla düşmanlarına yardım etmeyiz, aksine kimi zaman Roma kilisesinin haklarını kullanarak, kendi annelerine karşı çıkanlara karşı senin yardımını talep ederdik; nasıl ki seleflerimiz Stefanus, Adrian ve Leo'nun Longobardiya kralları Aistulph ve Desiderius'a karşı Pipin ve Şarlken'i yardıma çağırmışlar ve tiranların elinden kurtardıktan sonra Rumlar'ın hakimiyetini kurtarıcılarına aktarmışlarsa, biz de kilise sıkıntı içinde olduğunda senin himayene sığınırdık ve bize bu şekilde yapılan iyilikleri yine iyilikle öderdik. Ah, bu nasıl da her tarafı saran bir barış olurdu... Bütün yeryüzünde barışı sağlamaya muktedir bir istek olurdu: Bu senin de isteklerinden biridir..."