Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi (BRSHH) Başhekimi Doç. Dr. Erhan Kurt, panik atak bozukluğu olan hastalarda, agorafobi adı verilen kalabalık korkusu geliştiğini belirterek, panik ataklardan korunmak için devreye giren kaçma ve kaçınma davranışlarının, korku ve kaygı devamına neden olduğunu bildirdi.
Kurt, yaptığı açıklamada, panik atak rahatsızlığının sosyal yaşamı olumsuz yönde etkileyen önemli bir psikolojik sorun olduğunu ifade etti. Panik atak rahatsızlığının, toplumun yüzde 1,5 veya 2'sinde görülebildiğini belirten Kurt, rahatsızlığın kadınlarda erkeklere göre iki kat daha rastlandığını, ergenlik ve 30'lu yaşlarda da zirve yaptığını kaydetti.
Panik atak rahatsızlığının en önemli nedenlerinden birinin stres olduğunu ve ilk atağın kalabalık bir yerde, evde ya da araba kullanırken meydana gelebileceğini belirten Kurt, şunları ifade etti:
''Panik atak geçiren kişiler, o sırada oluşan bedensel duyumlarına bağlı olarak yorum yapıyor. Örneğin, kalp krizi geçirdiğini düşünen bir kişi, acil servise gidiyor. Çekilen kalp elektrosunda bir şey bulunamıyor ancak, bu şikayetlerin nasıl olduğuna dair tatmin edici bir açıklama da yapılamıyor. Hasta, 'şikayetlerimi açıklayacak bir neden yok ama ben de bunları uydurmuyorum ki, acaba aklımı mı kaçırıyorum' diye düşünüyor.''
Yaşadığı bu durumun dehşetinden ürken hastanın, tekrar panik atak geçirmekten ürkerek bedensel belirtilerle daha çok meşgul olmaya başladığını söyleyen Kurt, ''Bu sırada kendince bazı tedbirler alıyor. Panik atağın gelebileceğini düşündüğü yerlere gitmemeye başlıyor, kalabalık ortamlardan uzak duruyor ya da evden çıkmıyor. Sonuçta panik atak hastalarının çoğunda gördüğümüz kalabalık korkusu gelişiyor. Panik ataklardan korunmak için devreye giren kaçma ve kaçınma davranışları, korku ve kaygı devamına neden oluyor'' ifadelerini kullandı.
Panik atak olan hastaların, ''kendimi kontrol edemeyeceğim, bayılacağım, delireceğim, öleceğim, felç olacağım veya kalp krizi geçireceğim'' gibi yanlış yorumlar yaptıklarını da belirten Kurt, ''Yaptıkları bu yorumun doğruluğuna da inanırlar'' düşüncelerini dile getirdi.
''TEDAVİ İÇİN PROFESYONELLERE BAŞVURUN"
Hastalığın temel tedavisinin 'bilişsel davranışçı terapi' olduğunu vurgulayan Kurt, şunları kaydetti:
''İlaç da etkin bir tedavi şeklidir. Ancak, sadece ilaçla tedavi edilen vakalarda panik atak rahatsızlığının yeniden nüksetmesi oranı daha yüksektir. Bilişsel davranışçı terapi de ise hastanın çarpık düşünceleri düzeltilmeye çalışılmakta ve kaçtığı/kaçındığı durumlarla baş etmesi sağlanmaktadır. Unutulmamalıdır ki, ne yapıldığından çok nasıl yapıldığı önemlidir. Çünkü bilinçsizce yapılan tedavi girişimleri başarısız sonuçlandığında bir adım daha geri gidilebilir. Profesyonellerle birlikte yapılan tedavilerde iyileşme oranları son derece yüksektir. Tedavi sürecinde ilk önce 'Panik', sonra kaçınılmaz olarak eşlik eden 'depresyon', en son da 'beklenti anksiyetesi' iyileşmektedir.''